Güncelleme Tarihi:
Üniversitelerin açılış tarihi için milyonlarca öğrenci YÖK'ün yaptığı son dakika açıklamalara odaklandı. Bu yıl üniversitelerde online mı yoksa yüz yüze eğitim mi görüleceği de gündeme gelen diğer konulardan oldu. YÖK geçtiğimiz haftalarda ‘küresel salgında yeni normalleşme süreci’ rehberi hazırladı. Diğer yandan YÖK Başkanı Saraç, üniversitelerin 1 Ekim sonrasında başlayacak şekilde planlamalarını istediklerini ifade etti. İşte, ayrıntılar.
Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, öğrencilerden ve velilerden sıklıkla üniversitelerdeki yeni eğitim öğretim dönemine ilişkin sorular aldıklarını belirtti.
"YÖK olarak, bugün itibarıyla üniversitelerimizin eğitim öğretim takvimlerini 1 Ekim 2020 tarihi sonrasında başlayacak şekilde planlamalarını istedik." ifadesini kullanan Saraç, şunları kaydetti:
"Bunun yanı sıra kampüslerdeki öğrencilerin seyreltilmesi, hareketliliğin azaltılması da önemli olup bunun için üniversitelerimize karar alma süreçlerinde geniş imkan tanıdık. Böylece üniversitelerimizin fakülte ve program bazında farklı uygulamalar yapabilmeleri mümkün hale geldi. Salgının bölgesel ve yerel seyrine göre farklı programlar için yapılacak uygulamalara yönelik hususlarda üniversitelerimizin ilgili kurulları karar verecek. Yeni YÖK olarak Türk yükseköğretim sistemine bu vesileyle getirdiğimiz karma modelin (hibrit) hayırlı olmasını diliyoruz."
Saraç, karar süreçlerinde en fazla dikkat ettikleri hususun aileler tarafından kendilerine emanet edilen öğrenciler başta olmak üzere bütün akademik ve idari personelin sağlığı olduğunu vurguladı.
Konuyla ilgili kesin bir açıklama yapılmazken, YÖK koronavirüs salgının 2020-2021 eğitim öğretim döneminde de devam etmesi ihtimaline karşı yeni düzenlemeler yapılması ihtiyacına yönelik rehber hazırladı.
Rehberde, uzaktan öğretim uygulamaları, uygulamalı eğitimler, ölçme ve değerlendirme uygulamaları, yabancı uyruklu öğrenciler, toplantılar, kongreler ve değişim programları başlıkları altında çerçeve kararlar ile öneriler yer aldı.
YÖK'ten yapılan açıklamaya göre, Kovid-19 küresel salgınının devam ettiği normalleşme sürecinde üniversitelerin, salgının bölgesel ve yerel dinamiklerini gözeterek çeşitli programlar için ilgili programın yeterlikleri, kazanımları, öğrenci sayıları, altyapı imkanları gibi hususları göz önünde bulundurup farklı uygulamalar yapması ve önlemler alması gerekebilecek.
Bu bağlamda ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile yükseköğretim kurumlarından alınan görüşler doğrultusunda, 2020-2021 eğitim öğretim dönemine yönelik planlamaların yapılabilmesi için çeşitli konularda çerçeve kararları içeren Küresel Salgında Yeni Normalleşme Süreci Rehberi oluşturuldu.
Rehberde, uzaktan öğretim uygulamaları, uygulamalı eğitimler, ölçme ve değerlendirme uygulamaları, yabancı uyruklu öğrenciler, toplantılar, kongreler ve değişim programları başlıkları altında çerçeve kararlar ve öneriler yer aldı.
Salgının 2020-2021 eğitim öğretim döneminde de devam etmesi ihtimaline karşı yeni düzenlemeler yapılması ihtiyacına yönelik hazırlanan rehber, Amerika ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere salgının bulunduğu ülkelerin yükseköğretim otoriteleri ve üniversitelerin aldıkları kararlar da değerlendirilerek oluşturuldu.
Rehberde, dinamik bir süreç olduğu göz önünde bulundurulduğunda, üniversitelerin ilgili kurullarınca salgının bölgesel ve yerel seyrine göre farklı programlar özelinde planlama yapılması gerektiğine işaret edildi.
Salgının kontrol altında olduğu bir ilde yapılacak birebir pilotaj eğitimi ile vaka sayısının artma eğiliminde olduğu bir ilde Kovid-19 hastalarını takip eden bir klinikte yapılacak staj eğitimleri için alınacak önlemlerin farklı olacağı da rehberde vurgulandı.
Eğitim ve öğretim yılının farklı aylarında, yine salgının seyrine göre alınan önlemlerin de çeşitleneceğine işaret edilen rehberde, ekimde uygulamalı eğitimlere devam eden bir programın, salgının yerel seyrine göre kasımda çevrim içi uygulamaya geçmek zorunda kalabileceği belirtildi.
Kılavuzun olası senaryolara göre genel bir çerçevede çizdiği ifade edilen rehberde, salgının bölgesel ve yerel seyrine göre farklı programlar için yapılacak uygulamalara yönelik hususlarda yetkinin üniversitelerin ilgili kurullarına bırakıldığı bildirildi.
Salgın süresince devletin ilgili kurum ve kuruluşlarının yanı sıra yerel otoritelerin kararlarının takip edilmesi ve buna göre uygulamalarda değişikliğe gidilmesi gerektiğinin de açık olduğu vurgulanan rehberde, üniversitelerin koronavirüs komisyonları ve ilgili diğer kurul ve komisyonları marifetiyle genel planlamalar yapabileceği gibi alternatif planlar da hazırlayarak gerektiğinde uygulamaya koyabileceği belirtildi.Uzaktan öğretim uygulamaları
Rehberde, uzaktan öğretim uygulamalarına ilişkin, "yeni normal" süreci ve devamında uzaktan öğretimin mümkün olduğunca çerçevesi çizilmiş ve yapılandırılmış bir uzaktan öğretim olması gerektiğine işaret edilerek, şu ifadelere yer verildi:
"Salgının etkinliğinin azalmakla birlikte devam ettiği yeni normal süreçte harmanlanmış (karma) öğrenme uygulamalarına yer verilebilir. Böylece öğrenci sayısı ve fiziki altyapıya göre, sınıflara belli sayıda öğrenci kabul edilip, aynı anda çevrim içi uygulamayla da sınıfın kalanının derse katılması sağlanabilir. Öğretim elemanı kapasitesi değerlendirilerek sınıfların gruplara bölünmesi suretiyle aynı ders birden fazla grupta da anlatılabilir. Yüz yüze yürütülen dersleri desteklemek üzere sınıf içi eğitimin yanı sıra çevrim içi uygulamalar da gerçekleştirilebilir. Yüz yüze yürütülen derslerde sınıf içi eğitimlerin yanı sıra bazı etkinlikler (ders notu paylaşımı, makale yazdırma/ödev, alıştırma ve kaynak paylaşımı vb.) belirli haftalarda ya da her hafta belirli oranlarda uzaktan öğretim uygulamalarıyla desteklenerek ÖYS (Öğretim Yönetim Sistemi) ve canlı ders sistemleri üzerinden yürütülebilir.
Önceden ders materyallerinin sisteme yüklenerek öğrencinin kullanımına açılması ve sınıf içi eğitim sürelerinin daha etkin kullanımına dayalı tersyüz uygulama benzeri çevrim içi destekli yöntemlerle hem öğrencilerin derse hazırlanması hem de sınıf içi yüz yüze veya eş zamanlı çevrim içi dersler için zamanın etkin kullanılması sağlanabilir. Dersler sırasında zaman problemi nedeniyle derinlemesine ele alınamayan konular bu şekilde daha kapsamlı ve nitelikli işlenebilir. Gerektiğinde günlük rutin mesai dışı saatler ve hafta sonu da yüz yüze uygulamalar için değerlendirilebilir."
Rehberde, "Salgının bölgesel ve yerel seyri, ilgili örgün programdaki öğrenci sayısı ve altyapı imkanları göz önünde bulundurularak üniversitelerimiz, ilgili programların teorik eğitimlerini vermeye ve uygulamalı eğitimlerini desteklemeye yönelik uzaktan öğretim süreçlerini planlamalıdır." ifadelerine yer verildi.
Yükseköğretim kurumlarının yetkili kurulları tarafından verilecek kararla, öğrencinin alması gereken toplam ders sayısının yüzde 40'ına kadarının uzaktan öğretimle verilebileceği hatırlatılan rehberde, uzaktan öğretimle yürütülecek derslerin, mümkün olduğunca 2020-2021 eğitim öğretim yılında ve özellikle ilk dönemde yoğun verilmesi önerildi.
Rehberde, uzaktan öğretimi, süreğen hastalığı bulunan ve engelli öğrencilere mümkün olduğunca erişilebilir kılmak için gerekli tedbirlerin de alınması istendi ve buna yönelik öneriler yer aldı.
Uygulamalı eğitimler
Rehberde, salgının hız kesmekle birlikte devam ettiği yeni normal sürecinde 2019-2020 bahar döneminde verilemeyen uygulamalı eğitimlerle ilgili eksikliklerin tespit edilerek telafi eğitimlerinin verilmesi gerektiğine işaret edildi.
Bu kapsamda küçük grup çalışmaları ve dönüşümlü eğitim gibi çeşitli öneriler rehberde sıralandı.
YÖK, koronavirüs salgınına yönelik bugüne kadar birçok tedbir aldı. 2019-2020 eğitim öğretim yılı bahar döneminde eğitim ve öğretim süreçlerinin kesintiye uğramaması ve bu sürecin en az hasarla aşılması için çevrim içi eğitime geçildi ve uzaktan eğitimle ilgili bazı mevzuat değişiklikleri yapıldı.
"YÖK Dersleri" adı verilen bir arayüzle üniversitelerin dijital ders malzemeleri açık erişime açıldı. Uygulamalı eğitimler, stajlar, iş yerinde mesleki eğitim gibi konularda da salgının seyrine göre kararlar alınarak üniversitelere iletildi. Türk yükseköğretimi, bütün alanlarda mümkün olan önlemleri alıp, dinamik ve çevik yönetim anlayışıyla süreçleri yöneterek hızlı uyum kabiliyeti bulunduğunu da ortaya koydu.