Güncelleme Tarihi:
Koronavirüs salgını tüm dünyada etkisini sürdürüken bir yandan da aşı gelişmeleri dikkatle takip ediliyor. Ülkelerin geliştirdiği aşılar test edilirken insan denemeleri de başladı. Peki koronavirüs aşısı bulundu mu? Aşı çalışmalarında son durum nedir? İşte Aşı haberlerinde son gelişmeler..
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının başta Avrupa olmak üzere bazı bölgelerde yeniden hızlanması, küresel ekonomiyi de olumsuz etkiliyor. Salgının kontrol edilemez boyuta ulaşması, aşı ve tedavide hedeflenen ilerlemenin sağlanamaması durumunda, uluslararası kuruluşların gelecek yıl için yüzde 4-5 civarında beklediği küresel büyümenin de gerçekleşmeyebileceği belirtiliyor.
AA muhabirinin, 2021 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'ndan derlediği bilgiye göre, dünya ekonomisinin bu yılı yüzde 4,4, Avro Bölgesi'nin yüzde 8,3, ABD'nin yüzde 4,3 küçülmeyle ve Çin'in yüzde 1,9 büyümeyle kapatması bekleniyor. Gelecek yıl ise dünya ve Avro Bölgesi ekonomisinin yüzde 5,2, ABD'nin yüzde 3,1, Çin'in de yüzde 8,2 büyüyeceği tahmin ediliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Kabine toplantısı sonrası koronavirüs aşısıyla ilgili açıklama yaptı. Erdoğan şunları söyledi;
Türkiye bazı şehirlermizde zaman zaman endişe verici artışlara rağmen genel olarak kontrollü bir süreç yaşıyor. Sağlık altyapımızın gücü, sağlık çalışanlarımız sayesinde bu alanda herhangi bir sorunla karşılaşmadık.
Aşı çalışmaları dünyada ve ülkkemizde devam ediyor. Yıl sonunda yurt dışında üretilen aşının ülkemizde kullanılacak hale geleceğine inanıyorum.Yerli aşının da Sonbahar zamanında hazır hale gelecektir.
Analistler, Kovid-19 salgınının dünya genelinde ilkinden daha sert olması halinde, özellikle reel sektörün ciddi şekilde etkilenebileceğini, bu durumun şirketlerin iflaslarını tetikleyebileceğini ve finansal piyasalara negatif yansıyabileceğini öngörüyor. Bu gelişmelerin özellikle tedarik zinciri ve ticaret yoluyla tüm ülkelere olumsuz yansıması ihtimali üzerinde duruluyor.
Finansal piyasaların küresel gelişmelere aşırı duyarlılığı ve bunun küresel sermaye akımları üzerindeki etkileri, diğer temel risk faktörlerinin yanı sıra salgın şokunun sürekliliğine, alınan tedbirlerin ölçüsü ve etkinliğine bağlı olarak potansiyel arzda ortaya çıkacak kayıplara ilişkin belirsizlikler de bulunuyor.
Büyümenin öngörülenden kötü gerçekleşme riski de dile getiriliyor. Başta Avrupa olmak üzere bazı bölgelerde hızlanan Kovid-19 salgını tekrar güçlenip kontrol edilemez hale gelirse, aşı ve tedavi yöntemlerindeki ilerleme beklenenden daha yavaş olursa veya ülkelerin tedaviye erişiminde eş zamanlı bir süreç yaşanmazsa ekonomik aktivitede canlanmanın beklenenin altında kalıp, ülkeler arasındaki büyüme performansında farklılaşmayı artırabileceği belirtiliyor.
Bu durumda, uluslararası kurumların 2021 yılı için yüzde 4-5 civarında beklediği küresel büyümenin gerçekleşmeyebileceği ifade ediliyor.
Durgunluğun şiddetinin artması ve bazı ülkelerde acil önlemlerin geri alınması ihtimalinin iflasları artırabileceği gibi, istihdam ve gelir kayıplarına da yol açabileceği öngörülüyor. Finansal piyasaların bozulmasının ise kırılgan ekonomilere sermaye akımlarında ani duruşlara neden olabileceği tahmin ediliyor.
Buna karşın, aşı veya etkin tedavi sürecindeki gelişmelerin virüsün yayılma hızını azaltarak ekonomik aktivitenin salgın öncesi düzeyine tahmin edilenden önce dönmesini sağlama ihtimali de risk azaltıcı faktör olarak değerlendiriliyor. Genişlemeci mali tedbirlerin 2021 yılına uzatılması da büyümeyi mevcut tahminlerin üzerine taşıyabilecek bir unsur olarak görülüyor.
Kademeli iyileşme beklentisi
İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Direktörü Şant Manukyan, AA muhabirine, Kovid-19 salgını sürecinde dünyada kamu garanti ve destekleri sayesinde ertelenen iflasların gelişmelere göre yeniden dalgaya dönüşebileceğini söyledi.
Bunun bankacılık sistemini zor durumuna düşüreceğini ifade eden Manukyan, "Ondan sonra da bütün piyasalar ve ekonomiler üzerinde baskı olacaktır. Kovid-19 kaynaklı olarak yeniden ekonomilerin kapanması gibi bir risk görmüyorum ama bu sürecin uzaması neticesinde şirketlerin artık ayakta durma gücünün azalması ve iflasların hızlanmasıyla finansal sistem ve reel ekonomi derken global bir krize doğru tekrar gitme riski söz konusu olabilir." dedi.
Kovid-19 aşısına ilişkin gelişmelere değinen Manukyan, "hastalığın bulaşma hızı, aşının ne kadar etkin olacağı ve nüfusun kaçta kaçına yapılacağı" hususlarının önem taşıdığını bildirdi.
Manukyan, aşı bulunsa dahi finansal ve reel sektörün tepkisinin farklı olacağına işaret ederek, hava yolları, restoran ve ofis yöneten şirketlerin yukarı yönlü çok hızlı tepki verebileceğini dile getirdi.
Reel sektör açısından ise insanların hemen aşı olup, yurt dışına çıkmaya başlamasını beklemediğini vurgulayan Manukyan, şöyle konuştu:
"Aşı gelse bile kademeli bir açılma göreceğimizi düşünüyorum. 2021 yılında Ocak 2020'ye dönme ihtimali olduğunu ben düşünmüyorum ancak ABD tarafından tartışılan 1,8 trilyon dolarlık teşvik paketi ve Çin tarafından açıklanacak büyüme rakamları dünyada toparlanmayı biraz hızlandırabilir."
"Aşının bulunması olumsuz etkilerin büyük kısmını ortadan kaldırır"Spinn Danışmanlık Kurucu Ortağı Özlem Derici ise uzmanların, aşının yıl başından önce bulunup üretimine geçilmesi ihtimalini gerçekçi bulmadığını ifade etti.
Derici, devletlerin ilk dalgada uyguladığı kadar sert önlemler almamasının, bu dönemde salgının daha da hızlı yayılmasına neden olabileceğine dikkati çekti.
Böylesi bir senaryo oluşursa Türkiye'de büyüme, enflasyon, kur, faiz, bütçe açığı ve cari açık rakamlarının beklenenden daha kötü gelme ihtimalinin ortaya çıkacağını belirten Derici, şunları kaydetti:
"Yeni Ekonomi Programı'nda, GSYH büyümesi bu yıl yüzde 0,3, gelecek yıl ise yüzde 5,8 öngörülmüş. Enflasyonun gelecek yıl yüzde 8'e gerilemesi, cari açığın GSYH'ye oranla yüzde 1,9, bütçe açığının yüzde 4,3 olması bekleniyor ancak yaşadığımız türbülansın beklenenden daha yüksek kur ve faiz seviyesiyle sonuçlanmasını ve şirket finansallarını negatif etkileyen bu durumun büyümeden çalmasını bekliyoruz. Dolayısıyla büyümenin yüzde 3,5, kur geçişkenliği nedeniyle enflasyonun çift haneli, bütçe açığı ve cari açığın da öngörülenden yüksek olma olasılığının arttığını düşünüyoruz. Aşının bulunması ise bu etkilerin büyük bir kısmını ortadan kaldıracaktır."
İsrail'de geliştirilen potansiyel yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşısının birinci aşama klinik denemelerine geçildi.
İsrail Biyolojik Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilen ve "Brilife" adı verilen Kovid-19 aşısı, gönüllü 2 kişiye enjekte edildi.
Aşının birinci aşama klinik denemelerinde yaşları 18 ile 55 arasında değişen 80 gönüllüye aşının enjekte edileceği ve sürecin bir ay süreceği belirtiliyor.
Brilife'ın klinik denemelerinde ikinci aşamaya aralık ayında geçilmesi ve yaşları 18 ile 85 arasında değişen 1000 gönüllüye uygulanması hedefleniyor.
Üçüncü aşamaya ise Nisan-Mayıs 2021'de geçilmesi 30 bin kişinin üzerinde aşının denenmesi planlanıyor.
Brilife'ın üç klinik testi de geçmesi halinde aşının gelecek yıl yaz ayında kullanıma hazır olacağı ifade ediliyor.
İsrail Sağlık Bakanlığının verilerine göre, ülkede 314 bin 535 kişide Kovid-19 tespit edilirken, virüs nedeniyle 2 bin 541 kişi hayatını kaybetti.
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Azap: (Kovid-19) 2022 yılından itibaren hastalık artık mevsimsel bir özellik kazanacak
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alpay Azap, Trakya Üniversitesi ve Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği işbirliğinde online olarak düzenlenen 19. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi'nde "Kovid-19'a Genel Bakış" konulu sunum gerçekleştirdi.
Azap, dünyada kanıtlanmış olgu sayısının 45 milyonu, Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybeden hasta sayısının da 1 milyon 200 bini geçtiğini söyledi.
"Dünya genelinde 450 milyon kişi Kovid-19'la karşılaştı"
Salgının başladığı günden itibaren 450 milyon kişinin Kovid-19 hastalığı ile karşılaştığını belirten Azap, şunları kaydetti:
"Bilimsel çalışmalara göre her kanıtladığımız Kovid-19 vakasına karşılık toplumda 8-10 Kovid-19 vakası var. Salgının ocak ayında başladığını düşünürsek geçen bu 10 ay içerisinde 450 milyon kişinin Kovid-19'la karşılaştığını ve enfekte olduğunu söyleyebiliriz. Ölüm sayılarının da bilimsel çalışmalardan yola çıkarak kanıtlanmış sayının iki katı olduğunu söyleyebiliyoruz. Yani bugün itibariyle yaklaşık 2 buçuk milyon hastanın Kovid-19'a bağlı öldüğünü söyleyebiliriz."
"Salgın eğrisi yukarı yönlendi"
Azap, kış mevsiminin gelmesiyle Avrupa'da Kovid-19'un yeniden tırmanışa geçtiğini ve salgın eğrisinin yukarıya doğru ilerlediğini ifade etti.
Mart ve nisan aylarına göre vakaların daha da arttığına dikkat çeken Azap, İtalya ve Japonya gibi ülkelerde yeni rekorlar kırıldığını dile getirdi.
RNA virüslerinde mutasyonun sıkça karşılaşılan bir durum olduğunu anlatan Azap, "Özellikle hastalığın farklı seyretmesine sebep olacak düzeyde bir mutasyon geçirdiğini söyleyemeyiz. Hastalığın seyri ve öldürücülüğünde bir gerçekleşme görülmemiş durumda." dedi.
"Kalıcı bağışıklık yok"
Azap, Kovid-19 geçiren kişilerin kalıcı bağışıklığı olmadığını ve yeniden hastalanabildiğini belirtti.
Koronavirüsün griple benzerlik gösterdiğine vurgu yapan Azap, şunları kaydetti:
"Geçtiğimiz dönemde bir re-enfeksiyon vakası açıklandı. Artık biz bu virüsle hastalanan kişilerin iyileştikten sonra tekrar virüsle hastalanabildiğini gördük. Aslında bu bizim beklediğimiz bir şeydi. Solunum virüsleri böyledir. Mutasyona uğradıkları için bu hastalığı geçirmiş olmak size belli bir süre bağışıklık sağlar.
Virüsteki mutasyonlar birikip, bağışıklık sisteminizin tanıyamayacağı kadar farklılaştığı zaman tekrar o virüsle hastalanabilirsiniz. Grip gibi. Bu hastalık gribe bu yönüyle çok benziyor. Nasıl her toplumda 1-3 yılda epidemi yapıyorsa, olgu sayılar çok artıyorsa ve hastalanan kişiler 1-3 yılda tekrar hastalanıyorsa koronavirüste de bu böyle olacak gibi duruyor."
Azap, Kovid-19'un ilerleyen dönemde mevsimsel bir özellik taşıyacağına dikkat çekti.
"Hep hayatımızda olacak gibi duruyor"
Kovd-19'un insan hayatına olan etkisinin aşı ve etkili tedavi yöntemine göre değişeceğini vurgulayan Azap, şöyle devam etti:
"2020-2021'de büyük bir salgın geçireceğiz. Yaz ayının pek bir faydası olmayacak. 2022 yılından itibaren hastalık artık mevsimsel bir özellik kazanacak. Yaz aylarında azalan, kış aylarında artan bir seyirle insan hayatında sürekli var olacak gibi duruyor. Salgının başında kendisinden önceki SARS virüsü gibi ortadan kaybolacağına dair umudumuz vardı.
Artık bunun böyle olmayacağını çok net olarak biliyoruz. Bu 5'inci insan koronavirüsü oldu. Önümüzdeki yıllar içerisinde kış aylarında artan yaz aylarında azalan olgu sayılarıyla hep hayatımızın içerisinde olacak gibi duruyor. Hayatımızda hep bu kadar etkili olacak mı sorusu ise aşı ve daha da önemlisi etkili tedavisinin bulunup bulunmamasına bağlı."
Kovid-19'un grip aşısına benzer etkinliği olan bir aşı bulunması halinde sosyal yaşantıda sorun yaratmayacak bir hal alacağının altını çizen Azap, "Ama hep var olacak, tıpkı grip gibi. Bildiğiniz gibi her yıl gripten 400-600 bin kişi dünya genelinde hayatını kaybediyor. Bu koronavirüste böyle bir mevsimsel solunum yolu enfeksiyonuna dönüşecek. Aşı ve ilaç bulunduğu zaman da sosyal yaşamdaki etkileri azalacak gibi duruyor." dedi.
Prof. Dr. Azap, virüsün esas olarak yakın temas ortamında damlacık yoluyla bulaştığını söyledi.
Kovid-19 vakalarının yüzde 95'inin damlacık yoluyla enfekte olduğunu aktaran Azap, dünya üzerindeki vakaların yüzde 20'sinin de asemptomatik vakalardan hasta olduğunu dile getirdi.
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, "Üye ülkeler Kovid-19 aşılarını aynı anda, aynı koşullarda ve AB nüfusu içindeki paylarına göre alacaklar." dedi.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı geliştirilecek aşıların dağıtımı konusunda uzlaştıklarını belirterek "Üye ülkeler aşıları aynı anda, aynı koşullarda ve AB nüfusu içindeki paylarına göre alacaklar." dedi.
Von der Leyen ve AB Konseyi Başkanı Charles Michel, Kovid-19 gündemiyle video konferans yoluyla yapılan AB Liderler Zirvesi'nin sonunda basın toplantısı düzenledi.
Avrupa'da salgında son durumunun çok ciddi olduğunu; vakaların, hastaneye kaldırılanların ve ölümlerin ciddi artış gösterdiğini anımsatan Von der Leyen, "Acilen harekete geçmezsek virüsün yayılması sağlık sistemlerimizi mahvedecek." diye konuştu.
"Doğru verileri paylaşmalıyız"
Salgına karşı AB genelinde uyumlu hareket etmenin önemine işaret eden Von der Leyen, "Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC) ile gerçek zamanlı olarak kapsamlı ve doğru verileri paylaşmalıyız." dedi.
Von der Leyen, "AB Komisyonu, üye ülkeler arasında güvenli sınır ötesi Kovid-19 hasta transferlerini finanse etmek için 220 milyon avro kaynak ayırdı." diye konuştu.
AB ve üye ülkelerde Kovid-19 konusunda danışmanlık yapan uzmanları bir araya getirerek deneyim ve analizleri paylaşacak bir platform kuracaklarını belirten Von der Leyen, geliştirilmekte olan hızlı antijen testlerine AB çapında hızla onay verilmesi konusunda uzlaştıklarını belirtti.
Von der Leyen, pek çok AB ülkesinde akıllı telefonlar için geliştirilen Kovid-19 takip uygulaması olduğunu anımsatarak bu uygulamalarının birbirleriyle uyumlu olması ve daha fazla insanın bu uygulamaları yüklemeleri gerektiğini vurguladı.
AB ülkelerinin seyahatlerde farklı yolcu bilgilendirme formları kullandıklarını anımsatan Von der Leyen, Komisyonun kasım ayında bu konuda uyum sağlamaya yönelik pilot çalışmayı başlatacağını anlattı.
Von der Leyen, Kovid-19 aşı çalışmalarının doğru ve hızlı değerlendirildiğine işaret ederek AB'nin Kovid-19'a karşı geliştirilen olası aşılar için 3 firmayla ön alım anlaşması yaptığını, 4 firmayla da görüşmelerin sürdüğünü ifade etti.
AB ülkelerinin Kovid-19 aşılarının adil dağıtımına yönelik uzlaşı sağladıklarını söyleyen Von der Leyen, "Üye ülkeler aşıları aynı anda, aynı koşullarda ve AB nüfusu içindeki paylarına göre alacaklar." dedi.
Aşıların AB ülkelerine adil dağılımı
Michel, Kovid-19 vakalarının Avrupa'nın her yerinde hızla arttığını belirterek bazı ülkelerin kapanmaya giderek önlemler aldığını hatırlattı. Sağlık çalışanlarının büyük yük altında olduğunu vurgulayan Michel, bugünkü toplantıda liderlerle testler, temaslıların takibi ve aşıların ele alındığını söyledi.
Hızlı testlerin nasıl gönderileceği, nasıl kullanılacağı ve test sonuçlarının üye ülkelerce karşılıklı nasıl tanınacağını görüştüklerini kaydeden Michel, ülkelere göre farklılık gösteren karantina sürelerinin ve karantinanın nasıl uygulanacağını da konuştuklarını belirtti.
Michel, aşı konusunda ise "Aşılar hazır olduğunda üye ülkeler arasında adil bir dağıtımın garanti edilmesi konusunda mutabık kaldık." dedi.
Toplumda öncelikli olarak hangi grupların aşılanacağını da tartıştıklarını belirten Michel, önceliğin sağlık çalışanları, kronik hastalığı olanlar ve yaşlılar gibi gruplar olacağını bildirdi. Michel, ayrıca aşıların dağıtımında depolama ve nakliye gibi lojistik konuları da konuştuklarını, aşıların güvenilirliği ve yan etkileri gibi olası sorunların da gündeme geldiğini belirterek "Avrupalı liderler bu konularda doğru kararların alınmasında söz sahibi olmak istiyorlar." ifadesini kullandı.
Michel, Kovid-19 salgınıyla mücadele konusunda bir araya gelen liderler toplantısında, Türkiye'nin de konuşulduğunu söyledi.
Ekim başındaki AB Liderler Zirvesinde Doğu Akdeniz'deki durum ve Türkiye ile ilişkileri ele aldıklarını hatırlatan Michel, "olumlu ve daha az olumlu" olmak üzere iki boyutlu strateji belirlediklerini söyledi. Michel, "Türkiye'ye pozitif gündem için çalışma yolunu önerdik. Şu ana kadar Türkiye bu yolu seçmiş değil." dedi.
Doğu Akdeniz'deki tek taraflı eylemleri, provokasyonları ve söylemleri kabul edilemez bulduklarını ve kınadıklarını söyleyen Michel, "Bu konuyu aralık ayında tekrar ele alacağız." ifadesini kullandı.
Japon biyo eczacılık ve farmasötik şirketi Takeda, ABD’li Moderna’nın ürettiği yeni tip koronavirüs aşısı mRNA-1273’ü, 2021'de 50 milyon doz tedarik edecek.
Japon biyo eczacılık ve farmasötik şirketi Takeda'dan yapılan açıklamaya göre, ABD’li ilaç üreticisi Moderna ile Japonya Sağlık, Çalışma ve Refah Bakanlığı (MHLW) iş birliğiyle oluşturulan sözleşme açıklandı.
Buna göre Takeda, Kovid-19’a geliştirilen ve faz 3 klinik testlerini tamamlayan Moderna’nın aşı adayı mRNA-1273’ün onaylanması sonrasında, 2021'in ilk yarısından itibaren 50 milyon doz aşıyı ithal edecek.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Takeda Küresel Aşı İşletme Birimi Başkanı Rajeev Venkayya, firmanın Japonya’da sürdürülebilir ve süratli bir aşı tedariki için hükümet ve bakanlıkla iş birliğini sürdürdüğünü belirterek "Moderna ve Novavax ile çalışmayı tercih ettik ki her ikisi de gelecek vadediyor." ifadesini kullandı.
Sözleşme kapsamında, mRNA-1273 aşı adayının dağıtılması öncesinde Japonya'da mevzuata yönelik gerekli işlemler yapılacak.
Moderna da Takeda’ya aşının son halini temin ederek firmanın kalkınmasına destek verecek.
Japonya Sağlık Bakanlığı, aşının etkili olabilmesi için ülkede 25 milyon kişiye, iki doz uygulanacağını açıkladı.
Japonya'da hükümet, İngiliz AstraZeneca ve ABD'li Pfizer üretimi Kovid-19 aşılarının başarılı olması halinde bu firmalardan 120 milyon doz temin edilmesi için anlaşmıştı.
Öte yandan Takeda şirketi, ABD’li Novavax’ın aşı adayının Japonya'da üretilmesi ve satılması için de hazırlık yaptığını açıkladı.