Güncelleme Tarihi:
Hicri yılbaşı olarak bilinen Muharrem ayı başlangıcı 2024 Diyanet takvimi ile duyuruldu. Bu ay, Müslümanlar için maneviyatın ve ibadetin yoğunlaştığı bir dönemdir. Haram aylar arasında yer alan Muharrem ayı, İslam takviminin ilk ayı olarak kabul ediliyor. Muharrem ayı içerisinde büyük önem taşıyan aşure günü de yer alıyor. Muharrem ayında yapılan ibadetler, toplumsal dayanışmanın ve birlikteliğin güçlenmesine vesile olur. Aşure, bu anlamda paylaşmanın ve bereketin simgesi olarak kabul edilir ve Müslümanlar arasında dağıtılarak toplumsal bağlar güçlendirilir. Peki, Aşure ayı ne zaman başlıyor?
Muharrem Ayı, Hicri takvime göre yılın ilk ayıdır ve İslam dünyasında büyük bir öneme sahiptir. 2024 yılı Muharrem Ayı, 7 Temmuz 2024 tarihinde başlayacak ve 5 Ağustos 2024 tarihinde sona erecektir. Bu tarih, aynı zamanda Hicri yılın başlangıcı olan Hicri Yılbaşı olarak da kabul edilir.
Hicri takvimin başlangıcıdır: Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye hicreti bu ayda gerçekleşmiş ve bu olay hicri takvimin başlangıcı olarak kabul edilmiştir.
Dört haram aydan biridir: Muharrem, Recep, Zilkade ve Zilhicce ayları haram aylar olarak kabul edilir ve bu aylarda savaşmak yasaktır.
Aşure günü bu ayda yer alır: Hz. Hüseyin ve Kerbela şehitlerinin anısına Aşure günü oruç tutmak ve aşure yapmak önemli bir ibadet olarak kabul edilir.
Birçok önemli olay bu ayda yaşanmıştır: Hz. Âdem ve Havva'nın cennetten çıkarılması, Hz. Nuh'un gemisiyle tufanı atlatması, Hz. İbrahim'in oğlu İsmail'i kurban etmeye hazırlanması gibi birçok önemli olay Muharrem ayında yaşanmıştır.
Muharrem ayının en önemli günlerinden biri ise Aşure Günü'dür. Aşure Günü, Hz. Hüseyin ve 72 can yoldaşının Kerbela'da şehit edildiği günün anısına her yıl Muharrem ayının 10. gününde kutlanır. Bu kutsal günde aşure pişirilir, komşulara ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılır. Diyanet’in dini günler takvimine göre 2024 yılı aşure günü 17 Temmuz 2024 tarihinde başlayacak.
Sevgili Peygamberimiz buyuruyor ki:
“Ramazan orucundan sonra en faziletli oruç, Allah’ın değer verdiği ay olan Muharrem ayında tutulan aşure orucudur…” (Müslim, “Sıyâm”, 202)
“Aşure günü orucunun, bir önceki yılın günahlarına keffaret olmasını Allah’tan umarım.” (Tirmizî, “Savm”, 48)
Hazreti Aişe (r.ah) İslâm öncesinde, Mekke halkının oruç tutmakta olduğu aşure gününde peygamberimizin de oruç tuttuğunu bildirmekte... Allah Rasulü Medine’ye hicret ettikten sonra da bu orucu tutmuş ve müminlere de onuncu günü ile birlikte, bir gün öncesi veya sonrası ile oruçlu olmalarını tavsiye etmiş... (Ahmed b. Hanbel, VI, 244)
Sadaka vermek sünnettir, ibadettir. Hadis-i şerifte, (Aşûre günü, zerre kadar sadaka veren, Uhud Dağı kadar sevaba kavuşur)buyuruldu. (Şir'a)
Sıla-i rahim yapmalı. Yani salih akrabayı ziyaret edip, hediye ile veya çeşitli yardım ile gönüllerini almalı. Hadis-i şerifte, (Sıla-i rahmi terk eden, Aşûre günü akrabasını ziyaret ederse, Yahya ve İsa’nın sevabı kadar ecre kavuşur) buyuruldu. (Şir’a)
Çok selam vermeli. Hadis-i şerifte, (Aşûre günü on Müslümana selam veren, bütün Müslümanlara selam vermiş gibi sevaba kavuşur) buyuruldu. (Şir'a)
Aşure günü, "Sübhânellâhi mil’el-mîzân ve müntehe’l-ilmi ve mebleğa’r-rızâ ve zinete’l-Arş." duası okunabilir.
Aşurenin içinde yer aldığı Muharrem ayı da, aynı zamanda Hz. Peygamber (sav)’in torunu Hz. Hüseyin’in ve çoğu Ehl-i Beyt mensubu 70’den fazla insanın siyasi ihtiraslar uğruna Kerbela’da şehid edilmesi nedeniyle Müslümanların ortak hafızasında büyük bir acının tarihidir. Kerbela’da acımasızca şehit edilen Hz. Hüseyin ve arkadaşları, bu hadisedeki asil duruşu ve haksızlıkla karşısındaki onurlu mücadelesi ile bütün müminlerin gönüllerinde taht kurmuş, ona ve yakınlarına bu zulmü reva görenler ise insanlığın ortak vicdanında mahkûm edilmiştir.
Aşure paylaşmanın, dayanışmanın, birlikteliğin ve sevginin ifadesi, bolluk ve bereketin simgesidir. Aşurenin bu mecazî anlamı toplumumuz için bugün her zamankinden daha fazla önem taşımaktadır. Milletimiz, asırlardır sürdürdüğü gelenekle bugün de; “farklılıkların ahenk içindeki ortak tada katkı sağlamaları”, “birlik” gibi kültürümüzün özünde hep var olan güzellikleri devam ettirme bilinci ile birbirinden farklı tatları aynı kazanda kaynatıp, aşure aşı yapmaya, birlikte yaşamanın sembolünü tadarken muhabbeti paylaşmaya devam etmektedir.





