Güncelleme Tarihi:
Bulimia Nervoza hastalığı, popüler isim Duygu Özaslan'ın verdiği bir demecin ardından araştırılmaya başladı. Bulimia Nervoza hastalığı nedeniyle kilo aldığını açıklayana Duygu Özaslan, bu demecinin ardından sosyal medyada gündem olmuş ve dolayısıyla pek çok kişi tarafından araştırılmaya başlamıştı. İşte, Bulimia Nervoza belirtileri ve hastalık hakkında merak edilen bazı bilgilerBulimia Nervoza, sosyal medya fenomeni Duygu Özaslan'ın yaptığı açıklamanın ardından merakla araştırılmaya başlandı. Bulimia Nervoza belirtileri ve tam olarak nasıl bir hastalık olduğunu anlamaya çalışan pek çok kişi, internet üzerinden bu konuda araştırmalarını gerçekleştirmeye başladı. Peki, Bulimia Nervoza nedir ve belirtileri nasıl anlaşılır? İşte, Bulimia Nervoza hakkında detaylı bilgiler
BULUMİA NERVOZA HASTALIĞI NEDİR?Bulumia Nervosa, oburluk ve kilo almayı engelleyen davranışlarla karakterizedir. Ergen ve genç yetişkin kadınlar arasında sıklığı %1-3'dür (>18 yaş).
Semptomları ise şu şekildedir;
Kilo oynamaları
Kilo kaybı
Kusma
Yorgunluk
Baş ağrısı
Baygınlık
Belirsiz abdominal ağrı
Düzensiz adet görme
Bu durumla karşılaşan hastaların %70'i iyileşme eğilimindedir. %30 oranında ise tekrarlama durumu bulunmaktadır. Ölümcül etkisi çok düşüktür.
Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Hakan Atalay, yeme bozukluklarını ve psikolojik sebeplerini açıkladı. İşte, o detaylar;
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre Beden Kitle İndeksi (BKİ) 17 kg/m2’nin altı anlamlı ölçüde “düşük ağırlıklı” kabul edilir.
Bulimia Nervoza, sonuçları açısından Anoreksiya ile benzerdir. Sadece davranış biçimleri değişir. Bulimia “tıkınırcasına yeme” ataklarıyla kendini gösterir. Genellikle abur cuburdan oluşan gıdalar hızla ve çoğu kez gizlice tüketilir ve bunun sonucunda kişi pişmanlıkla bu “yükten” kurtulmak için kusar; boşaltım sistemlerini hızlandırmak için ilaçlar kullanır ya da çok fazla egzersiz yapar.
Tedavide öncelikli olarak bedenin fizyolojik dengesinin kurulması, beslenmenin düzenlenmesi esastır. Aynı zamanda psikofarmakolojik ve psikoterapötik müdahalelere de başlanır. Yatırılması gerekmeyen ve uygun zamanda başlanmış ilaç ve psikoterapiyle izlenen hastalarda hastalığın seyri tedavi görmeyen olgulardan çok daha olumludur ve ölüm nadir görülür.
Türkiye’de yapılan bazı çalışmaların kişilerin yeme bozukluğu olma sıklığını yüzde 3 olarak ortaya koyduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Dila Özçelik, daha çok ergenlik döneminde başlayan bu durumun genç kızlarda görülme yoğunluğunun genç erkeklere göre 4 katı olarak saptandığını açıkladı.
Yeme düzenindeki ciddi farklılıklar ve rahatsızlıklar olarak tanımlanan yeme bozukluğu kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen bir sorun. Dünya genelinde kadınlarda daha sık görülen yeme bozuklukları genellikle 10 ile 20 yaşları arasında ve daha çok da gençlik yıllarında ortaya çıkıyor. Herhangi bir yeme probleminin ‘bozukluk’ olarak nitelendirilebilmesi için bazı tanı kriterlerine sahip olması gerektiğini belirten Uzman Klinik Psikolog Dila Özçelik, ilgili tanı kriterleri değerlendirilince, gençlerde daha çok Anoreksiya Nevroza ve Bulimiya Nevroza tipi yeme bozukluklarının görüldüğünü söyledi.
“Anoreksiya Nervoza’da kişi çok ciddi bir yemek kısıtlamasına giderken Bulimiya Nervoza’da sık sık yeme nöbetleri yaşanır ve sonrasında aşırı egzersiz, kendini kusturma ve müshil kullanımı gibi durumlar görülür” diyen Dila Özçelik, yaşanan bu sorunlara fizyolojik, psikolojik ve çevresel etmenlerin bir bütün olarak sebep oluşturduğunu vurguladı.
Tedavi aşamasında da farklı disiplinlerin bir araya gelmesinin gerektiğini ifade eden ve bu süreçte özellikle psikoterapik yöntemlerden büyük oranda olumlu sonuç alındığını kaydeden Özçelik, şunları kaydetti:
“Özellikle son yıllarda etkinliği kanıtlanan birtakım psikoterapi çeşitlerinin, kişilerin bu bozuklukları yenmesinde önemli bir adım olduğu görüldü. Özellikle Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan çalışmalar Bilişsel Davranışçı Terapi’nin yeme bozukluğu konusundaki etkinliğini kanıtlar nitelikte. Fairburn ve arkadaşları (2015) yapmış oldukları kültürler arası çalışmada, direkt olarak yeme bozukluğu için geliştirilmiş terapilere katılan kişilerin yüzde 65’inin yeme bozukluğundan kurtulduğunu saptadı. Elde ettikleri bu sonucu 60 hafta boyunca takip eden araştırmacılar, tedaviden faydalanan kişilerin problemlerinin tekrar etmediğini gördüler. Bununla birlikte grup psikoterapilerinin ve sanat içerikli psikoterapilerin de yeme bozukluğu üzerinde etkin olduğunu gösteren birçok çalışma var. Öte yandan etkin bir tedavi için beslenme uzmanlarının da tedavinin bir kısmında olması önemli. Bunun haricinde bazı danışanların psikoterapiye eş olarak psikiyatrik ilaç tedavisi de görmesi gerekebiliyor.”
Türkiye’de yapılan bazı çalışmaların kişilerin yeme bozukluğu olma sıklığını yüzde 3 olarak ortaya koyduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Dila Özçelik, daha çok ergenlik döneminde başlayan bu durumun genç kızlarda görülme yoğunluğunun genç erkeklere göre 4 katı olarak saptandığını açıkladı.
Türkiye’de yapılan bazı çalışmaların kişilerin yeme bozukluğu olma sıklığını yüzde 3 olarak ortaya koyduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Dila Özçelik, daha çok ergenlik döneminde başlayan bu durumun genç kızlarda görülme yoğunluğunun genç erkeklere göre 4 katı olarak saptandığını açıkladı.
Dila Özçelik, “Tedavinin en çok ilgi çeken noktasının terapi protokolünün içerdiği insan ilişkileri yöntemlerinin kişilere sağladığı fayda olduğunu düşünüyorum. Kişiler edindikleri etkin iletişim becerileriyle özgüvenlerini yükseltebiliyor, böylece yeme bozukluklarını etkin bir şekilde aşabiliyorlar” şeklinde konuştu.