Güncelleme Tarihi:
90'larda akustik gitarlı romantik pop şarkıları söyleyen erkek yıldızlar ön plandaydı. Genç kız dergilerinin kapaklarını süsleyenlerden biri de “Buseler” şarkısıyla tanınan Boran’dı. Şarkıcı, sesini ilk keşfedişini şöyle anlatıyor:
“Çocukluğumdan beri müzik tutkumdu. 15 yaşımdayken gitar dersi almaya başladım. Liseden sonra da İstanbul Konservatuvarı Opera ve Şan Bölümü’nü kazandım. Orada bir yıl kadar okuduktan sonra opera sanatçılığının bana çok uygun olmadığına karar verdim. Kendi müziğimi yapmak istiyordum. Marmara Üniversitesi’nin Müzik Eğitimi bölümüne girip orada devam ettim.” Boran’ın ilk albüm süreci ise konservatuardayken oluyor:
“17 yaşımdan itibaren kendi bestelerimi yapıyordum. En büyük hayalim bu şarkıları insanlarla paylaşmaktı. Bunun için de Unkapanı’na gidip oradaki firmalara müziğinizi çalmanız gerekiyordu. Onun haricinde Raks Müzik gibi oradan ayrılan yerler endüstrinin en büyük parçası olmuştu. Unkapanı’nda albümü yapmak istediler.
O yıllarda cevher olduklarını düşündükleri herkese albüm yapıyorlardı. Çok ciddi kaset satışı vardı. Kim çıkarsa çıksın albümü satıyordu.
O nedenle bir değil birkaç yapım firmasından teklif aldım. Ben de 1995 yılında 20 yaşımda Raks Müzik’i seçtim. Tamamı kendi söz ve müziğimden oluşan Fuat Güner’in stüdyosunda kaydedilen ‘Buseler’ albümüm çıktı.”
Boran, ikinci albümü sonrası müziği bırakmaya karar veriyor. O dönemi şöyle anlatıyor:
“99 yılında 2. albümü çıkardım. O albümü çıkardığım hafta da Raks yabancı bir firmaya satıldı. Ve ben hayatımda farklı bir yön çizmek istedim. Pop starlığının bana çok uymadığını fark ettim. Sürekli aşklar yaşamanız ve bir yerlerde basılmanız lazımdı. Daha çok ünlü olmak için sansasyonel magazinin içine dahil olmam gerekiyordu. Ben mizaç olarak buna uygun biri değildim. Hedefim önce pop yıldızı olmak değil müzik yapmaktı. O kültür içinde yer almadım.
Sonra eşim Mevsim’le birbirimize âşık olduk. Onun da ‘Nazar Değmesin’ diye ünlenen bir albümü vardı. Birlikte bir an önce aile kurmak istedik.”
Boran, 30 yıl sonra “Şimdi 90’lar 2” albümü için stüdyoya girip “Buseler” şarkısını yeniden seslendirdi: “Uhde Seçil, aradı ve 90’larda verdiğim ‘Dalgacı Yar’ şarkısını yeniden seslendireceğini söyledi. İzin almak istemişti. Hemen arkasından da Hakan Eren aradı ve ‘senin de yer almanı istiyoruz’ dedi. Çok keyifliydi yeniden stüdyoya girmek. Zor geçmedi. Ufak ufak bir heveslendim tekrardan bir şarkı yapmak için.”
Bizim zamanımızda ünlü olma kıstası ‘İstiklal Caddesi’ne çıkabiliyor muyum ya da çıkamıyor muyum’du. Ünlü olduğumu orada yürüyemediğimde anladım. Sabahtan akşama kadar televizyon programlarına çıkıyorduk. Müzik endüstrisine çok büyük bir talep vardı. Genç sanatçılar kendilerini TV’de gösteriyordu. Hemen orada ünlü olabiliyordunuz. İnsanlar televizyon izliyorlardı. Klip yayınlanması da çok önemliydi. Günde 10 kereye yakın klip dönerdi. Ve gençler bu klipleri dikkatle izliyordu.”
Boran, müziği bıraktıktan sonra kendi etkinlik şirketini kurduğunu söylüyor:
“2000’lerin başında Türkiye’de çok fazla ulusal ve uluslararası kongreler yapılmaya başlanmıştı. Bunlar için kaliteli orkestra o zamanlar yoktu. Biz böyle bir orkestra kurduk. Bu tarz özel gecelerde sahneye çıkmaya başladık. Uzun yıllar da müzik yaptık ama göz önünde değildik. Kapalı gruplar ve büyük şirketlerin organizasyonunun içindeydik.”
46 yaşındaki eski şarkıcı, şimdilerde ailesiyle İstanbul’da yaşıyor:“Şu an ses ve ışık kiralama şirketim var. Bambaşka bir kariyer yaptım kendime. Sahnenin üstünde yer aldık, şimdi sahnenin perde arkasındayım.”
Boran, 90’larda Akdeniz müzik furyasının bir parçası olduğunu söylüyor:
“Lise yıllarından itibaren gitarın faydalarını gördük. Gitar çalan bir anda popüler oluyordu. O zamanlar Akdeniz müziği furyası başlamıştı. Ben de ona dahildim. Klasik gitar tonları Türk halkına da hitap ediyor. Suat Suna, Yaşar, ben, Onur Mete benzer üsluplarda aynı tınıları kullanan isimlerdik. O yıllarda birçok erkek sanatçının albümünde gitar ön plandadır.”Boran, şimdilerde bile YouTube’da çok dinlenen 90’lar şarkıları arasına giren “Buseler”in ortaya çıkışını sağlayan etkenlerini şöyle anlatıyor:
“30 yıl geçti ama hâlâ 90’ların şarkıları dinlenmek isteniyor. Yeni şarkılardan ziyade eskiler çalındığında pistler doluyor. 30 yıl geçmesine rağmen müzik endüstrisinin o günlerde ürettiği şeyler, herkes için çok değerli. 90’ların pop müziğine yön veren yer konservatuvarlardır. Herkes bir şeyler üretmek istiyordu. Okulun kantininde böyle bir hava vardı. Okul arkadaşlarım Altay ve Kıraç’tı. Hatta Kıraç’ın ilk iki albümündeki vokaller bana aittir. ‘Buseler’ şarkısı da okulda çıktı. 20 yaşında konservatuvarın ilk yılında piyano başında otururken bir çırpıda yaptım. Hepimiz o yaşlarda duygu doluyduk.”