G.saray ateş içinde

Güncelleme Tarihi:

G.saray ateş içinde
Oluşturulma Tarihi: Ekim 04, 1997 00:00

Turgay ŞEREN
Haberin Devamı

Galatasaray Futbol Takımı ile Galatasaray Spor Kulübü'nü ayrı ayrı düşünmek mümkün değildir. Zira, her ikisi de bütünleşmiştir. Sarı kırmızılı kongre üyeleri ile tabii ki tribündeki ve televizyon başındaki Galatasaraylılar biraz farklı düşünseler de, yine de her Galatasaraylı'nın yüreğinde sarı kırmızılı formanın sahalardan başı dik ayrılması yatar. Ancak, uzun zamandır yaptığım araştırmalar sonucu G.Saray Spor Kulübü'nün çok kötü yönetildiği ortaya çıkmıştır. Kongreden yetki alınmasının üzerinden belirli bir süre geçmiş olmasına rağmen G.Saray şirketinin kurulması hala havadadır. Ve en mühimi de G.Saray'ın ödenmesi mucizelere kalmış bir borç içinde gittikçe batmasıdır. Size basit bir hesap yapayım. G.Saray'ın şu anda 28 milyon dolardan fazla borcu vardır, ki bunun 20 milyon doları bankalaradır. Şöyle bir bugünkü kurdan 175 bin lira ile çarparsanız, G.Saray'ın Türk parası borcunu bulursunuz. Bunun yanında G.Saray gelirlerini de tüketmiştir.

Naklen yayından hissesine düşen payın büyük bir bölümünü transfer ayında sarfetmiştir. Kombine bilet paraları tükenmiştir. Her maçında kendi sahasında en fazla 8 milyar lira hasılat almaktadır. Oysa, sadece 4 Rumen'in de takımda oynadığı düşünülürse, Hagi ve Popescu'nun maç başına 20'şer bin dolar, İlie ve Filipescu'nun 10'ar bin dolar aldığı da göz önünde tutulursa, bu para Rumenlere yetmez. Peki, para nasıl bulunur? Kredi sahibi G.Saray yönetimindeki başta Özhan Canaydın'ın imzasıyla dolara endeksli, ileride ne olacağı belirsiz döviz kuruyla bankadan borç alınır, banka da buna razıdır. Zira G.Saray Spor kulübü öyle veya böyle borcunu ödeyemezse, bankanın karşısında itibarlı müşterisi vardır.

TERİM'İN NOKSANI YOK

G.Saraylı tabii ki takımının başarısını ister, istemelidir de. Bu başarıyı kim sağlayacaktır? Teknik yönetim ve futbolcular artı G.Saray Yönetim Kurulu'nun maddi, manevi desteği, kişilikli tutumu. Fatih Terim ve yardımcılarının en ufak bir vazife noksanı yoktur. Sabah sekiz, akşam sekiz tatil günlerinde bile Fatih, Metin Oktay Tesisleri'ndedir. Sadece profesyonel takımla değil, gençlerle, ümitlerle, 12 yaşındaki çocuklarla da ilgilenmektedir. Fatih görev aşığıdır.

Gelelim futbolculara. Özellikle de Rumenler'e. Hagi maç başına 20 bin dolar alır, bir de üstelik yılda aldığı 1 ile 1.5 milyon dolar arasında nakit para vardır. Babası ölmüştür, saygı duyarım. Ancak babası 67 yaşındadır ve amansız bir hastalığı vardır. Hagi tabii ki onun son gününde yanında olacaktır, ama Parma maçı sabahı da özel uçağa binip, G.Saray'daki görevine dönecekti. Burada Hagi'nin sarı kırmızılı renklere ve dolara boğulduğu Galatasaray Spor Kulübü'nde aşkı ortaya çıkardı.

Haa, Hagi gelseydi ne olurdu? Oynasaydı netice değişir miydi? Onu bilemem. Zira Hagi'nin hiçbir Avrupa kupası ve büyük maçta G.Saray'ı galibiyete götürdüğünü ben hatırlamıyorum. Bakın size bazı olaylar anlatayım da, G.Saray'ın nasıl oluştuğunu anlayın. Metin Oktay'ın oğlu doğdu, kısa süre sonra öldü. Rahmetli, 3 saat sonra maça çıktı ve attığı gollerle karşılaşmayı kazandık. Benim, yani Turgay Şeren'in babası öldü. Takım arkadaşlarımla gittik, onu mezara koyduk, oradan sahaya geldik. Coşkun Özarı'nın babasına son dini görevimizi yerine getirdik, onu da mezara koyduk. Aynı gün maça çıktık ve kazandık. Bunun gibi sayfalar dolusu anlatacağım, yaşadığım, gördüğüm ve bana anlatılan hatıralar var. İşte G.Saray Futbol Takımı'nın temeli böyle oluşmuştur.

Denilebilir ki, o zaman amatördü, şimdi profesyonel. Daha iyi ya, eğer G.Saraylı sadece profesyonelliği düşünüyorsa, duygusallık bir yana. Hagi efendi gelir, Parma maçında sahaya çıkar oynar. Her maç öncesi bakın Hagi tribünlere gidiyor ve duygu sömürüsü yapıyor. Onun ve Popescu'nun son durağı G.Saray.

POPESCU NE YAPIYOR?

Gelelim Popescu'ya. G.Saray'a maliyeti 5 milyon dolar. Üstelik 1.5 milyon dolarlık Hagi'den dolayı Barcelona'ya olan borcu da üstlenmiş G.Saray. Popescu ne yapıyor beyler? Popescu'nun Şekerspor'a attığı gol benim için hiç mühim değil. Bana Popescu ve Rumenler, Parma maçını kazandırsın. F.Bahçe'yi, Beşiktaş'ı yenmek için gayret göstersin. Babam da küçük maçlarda çıkar, oynar, golü atar, farklı maç kazanır. İrfan Kurtoğlu diyor ki, ‘‘Hagi olsaydı, Parma maçında takımı yönetirdi’’. İrfan Kurtoğlu benim çocukluk arkadaşımdır. Şimdi ona sorayım, Hagi oynadığımız bütün büyük maçlarda yok muydu? Ve biz de hepsini kaybetmedik mi? Yabancı futbolcu tabi ki Türkiye'ye para için gelecek, ama aldığı paranın karşılığını bana fazlasıyla verecek.

Kaldı ki, G.Saray Spor Kulübü'nün Faruk Süren yönetimindeki Yönetim Kurulu bu borç kazanının içinde ve gittikçe kar topu gibi büyüyen dolar faizleriyle bir gün tıkanacak, ne futbolcuya, ne kulüpteki genel müdürlere, ne İsviçre'deki müşavirine, ne de basketbol şubesine ve diğer şubelere, yani çalışan hiçkimseye para ödeyemeyecek. Ve sıfırı tüketecek. G.Saray Kongre üyesi, uyan. Tribündeki taraftar bunu bilmez ve anlamaz. Sen çık ortaya, G.Saray'ı böylesine dönüşü imkansız bir yola sürükleyen yönetimden ve Süren'den bunun hesabını sor. Hem de en kısa zamanda.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!