Futbol ve lümpen faşizm

Yıllar önce Sofya'da Bulgar Yazarlar Birliği lokalinin terasında Bulgar yazarlarla birlikte oturuyorduk. Karşı kaldırımdan bir genç kadının geçtiğini gördüm.

O sıralar Bulgaristan'da iyi blucin bulunmamasına karşın çok kaliteli bir pantolon giymişti. Sol elindeki dosyaları göğsüne bastırmıştı. Gümüş bir zincirle boynuna astığı köstekli saat iki memesinin arasında sallanıyordu. 'Üç taksim sekiz' yürüyüşüyle dünyaya meydan okuyordu.

Bulgar yazarlara dönüp 'Bu kız televizyonda çalışıyor' dedim. 'Evet' dediler.

*

Uluslar, halklar birbirine benzemez ama meslek erbabı birbirine benzer. Bir Japon ile Nijeryalı birbirine benzemez ama Japon berber Nijeryalı berbere benzer. Parisli kahve garsonu da, Kasımpaşalı olanı da 'Kahvenin önünde ikisini sallandıracaksın!' yöntemine inanır.

Sözü İngiltere'nin Aston Villa takımında futbol oynayan milli futbolcu Alpay'a getirmek istiyorum: Alpay, Türkiye-İngiltere maçında İngiliz takımının manken-foto model kılıklı kaptanı David Beckham ile kapıştı, kapışmış. Güya Beckham Bey’e ana-avrat dümdüz gitmiş. Alpay'a sorsanız, 'Asıl Beckham bana küfretti!' diyecektir. Zaten Beckham'ın ay-yıldıza tükürdüğünü, Türk halkından özür dilemesi gerektiğini söylüyor.

Sözüm meclisten dışarı ama dünyanın her yerinde futbolcuların bir bölümü zihinsel ve duygusal olarak gelişmemiştir. Futbolu çok sevmeme, yazı masamdan ancak televizyonda futbol maçı izlemek için kalkmama karşın gerçek bu!

*

Benim asıl yazmak istediğim futbolcuların kişilik ve kimlikleri değil. Dünya halklarının, futbolun aynasına yansıyan hal ve gidişi; lümpen ırkçılık, lümpen faşizm!

Düşünün, İngiltere'de futbol oynayan bir Türk futbolcu, Türkiye-İngiltere milli maçında Türk ulusal takımında yer aldığı ve karşı tarafın kaptanıyla didiştiği için İngiltere'de adeta linç ediliyor. Linç davetiyesi çıkartanlardan biri de Rebekah Wade adlı düşman başına bir cins-i látif. Alpay'ı 'Ahlaksızın teki!' diye aşağılıyor.

Bu linç girişiminde beni en çok şaşırtan The Sun gazetesi muhabirinin (15 Ekim 2003 tarihli Milliyet'te fotoğrafı var) Alpay'a havaalanında kırmızı kart göstermesi. Alpay ne yapmış olursa olsun bir basın mensubunun böyle bir davranışı meslek etiğine uymaz. Bu nedenle Türkiye Futbol Federasyonu ile Spor Yazarları Derneği bir gazeteciden çok holigana benzeyen bu muhteremi İngiltere'de gerekli yerlere şikayet etmeli ve cezalandırılmasını istemelidir.

*

Aynı olaydan dolayı Alpay Özalan İngiliz basını tarafından 'halk düşmanı' ilan ediliyor. Türk futbol basınının diliyle 'Bir grup taraftar' Alpay'ın kuklasını, darağacı niyetine elektirik direğine asıyor.

The Sun gazetesi Alpay'ın Aston Villa takımından kovulması amacıyla kampanya başlatıp kulüp başkanına gönderilmesi için kupon yayınlıyor. Bu kuponun yanında da bir yazı: 'Kick Alpay out by singing here!' ('Burayı imzalayarak Alpay'ı kovun!') Bu soytarılık 'özgür basın' hakkına sığınamaz!

*

Nereden bakılırsa bakılsın lümpen ırkçılığın, lümpen faşizmin İngilizvári tipik göstergeleri bunlar. Avrupa Birliği'nin önde gelen bir ülkesinde halkın böylesine ilkel faşizmin içinde debelenmesi kimilerini şaşırtabilir ama şaşırtmıyor beni. Para ve teknik ile insani gelişmişlik doğru orantılı değil.

Esas oğlanlar yer değiştirse, Türk gazeteleri David Beckham için böyle bir kampanya açsaydı, Avrupa Birliği memurları bu olayı Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmeye hazır olmadığına bağlarlardı. Bu iş daha uzarsa İngiliz basını Türkiye'nin AB'ye alınmamasını bile isteyebilir.

*

Yapılması gereken ne? Bu şamata futbol ve basın holiganizminin ötesinde diplomatik bir olaydır. Her ciddi devlet gibi Türkiye Cumhuriyeti de yabancı bir ülkede mesleğini yapan vatandaşı Alpay Özalan'ın canını, mesleki hayatını ve haklarını korumak zorundadır. Aynı işler Türkiye'de David Beckham'ın başına gelseydi İngiliz hükümeti dünyayı ayağa kaldırırdı!
Yazarın Tüm Yazıları