Fidanın güller açan dalları

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Anlaşılan ABD'den iade talebi kaçak işadamı Selim Edes'in ağrına gitmiş. Habere göre, ‘‘Beni Engin Civan'la aynı kefeye koymayın’’ diyormuş...

Mesele Türkiye'ye ceza borcundan ibaret kalsa Selim Bey yerden göğe haklı olacak. Çünkü parayı denkleştirmek için elinden geleni yaptı.

Kongo'da paralı askerlerle darbe girişiminden, Mehmet Okumuş'la dünürlüğe kadar her türlü riski göğüsledi... Olmadı, beceremedi.

O yüzden Selim Edes, Engin Civan'a benzemiyor.

Zaten nasıl benzesin...

Aslında Engin Civan ve benzerleri Selim Edes ile meslektaşlarının türevi sayılır... Çünkü hırsız bürokratı, rüşvetçi işadamı yaratır.

Edes'le Civan, rüşvet fidanının güller açan iki dalıdır.

* * *

Selim Edes, ODTÜ mezunu parlak bir mühendisti.

Keban Barajı ve Boğaz Köprüsü gibi projelerinde sivrildi. İlk müteahhitlik işini ABD Hava Kuvvetleri'nden aldı.

1983 yılı sonunda kurulan ANAP iktidarına kadar toplam 10 ihale kazandı. ANAP iktidarı yıllarında, yani 1991'e kadar 45 büyük ihaleye imza attı.

Özellikle Bedrettin Dalan'ın İstanbul Belediyesi Selim Edes'i ihya etti: Perpa, İkitelli Otobüs Garajı, Taksim-Tarlabaşı yolu, Bostancı-Maltepe yolu ESKA'ya verildi.

Edes Ailesi, kısa zamanda Özal Hanedanı'na yanaştı. Semra Edes, Semra Özal'ın yağcı kadrosu Papatyalar arasında ön plana çıktı. Semra Edes'in sekreteri İclal Hanım, İstanbul'a geldiğinde Semra Özal'a tahsis edildi.

Bu yakınlığın sonuçları Eska'nın ihale karnesine hemen yansıdı.

ANAP döneminde 35 kamu ihalesi alan Eska, bu projelerden 15'ini iki Semra Hanım'ın çok yakın çalıştıkları iki yıl içinde (1986-88) kazandı.

Özetle Selim Edes boşuna alınmasın...

Kendisi, siyasi iltimas arayan, bürokratı satın almaya çalışan bir işadamıdır. O yüzden ismi rüşvet verdiği hırsız bürokratla birlikte anılır.

Adalet kefesinde ancak Engin Civan kadar çeker.

* * *

Gelen gideni arattığı için ANAP'ın Özal'lı günlerine rastlayan rezillikleri unuttuk gitti.

Halbuki o dönemin hırsız politikacı ve bürokratlarından zamanında hesap sorulsaydı, en azından Tansu Çiller dönemine örnek olurdu.

Şaibe Bacı'nın hırsız politikacı ve bürokratları Meclis'te yalancı pehlivanlar gibi kasılamazdı.

Olmadı, becerilemedi.

‘‘Özal hırsız’’ diye seçim meydanında yırtınanlar, eğer haklıysalar suça ortak olmaları gereken bakan, milletvekili ve bürokratların eteklerinin altına saklanmasına ses çıkarmadılar.

‘‘Çiller hırsız’’ diye tamtam çalanlar, devleti soyanları partilerinde baştacı ettiler.

‘‘Hırsızsalar, tek başlarına mı soydular’’ sorusuna yanıt bulamadıkları için halk tarafından samimi bulunmadılar.

Seçim sandığına gömülmeyi hak ettiler.













Yazarın Tüm Yazıları