Festivaldeki edebiyat tadı

SİNEMATEK’in olmadığı bir ülkede İstanbul Film Festivali’nin öneminin altını bir kez daha çizeyim. Dünyadaki sayılı film festivallerinde ödül kazanan filmlerden tematik gösterilere kadar, sinema tutkunlarının ilgilerine göre seçecekleri geniş bir liste.

Haberin Devamı

‘Edebiyattan Beyazperdeye’ bölümü yalnız, seyirciler açısından değil, yönetmenler, senaristler, dizi yönetmenleri tarafından da izlenmesi gereken filmler toplamı.
Edebiyatla sinema ilişkisi her zaman üzerinde konuşulan, tartışılan bir ilişki. Çok başarılı örnekleri de var, yanlış aktarmalarla seyirciyi umutsuzluğa sürükleyeni de.
Yalnız seyirciyi değil, yönetmeni de üzen sonuçlar.

Oysa iyi bir edebiyat yapıtı sinema için çok zengin bir kaynak. Klasikleri okuyanların eseri bir de beyazperdede görmeleri, türler arası farkları algılama bakımından da önem taşıyor.

İstanbul Film Festivali’nde ‘Edebiyattan Beyazperdeye’ bölümünde gösterilecek filmlerin adlarını okursanız, belki kitabını anımsar, değişik bir gözle seyredersiniz. Lizbon’a Gece Treni, Hipnozcu, Bukalemunun Rengi, Kollarımda Kal, Sislerin İçinde, Arada Kalan, Büyük Umutlar, Katil, Kuru Gürültü.

Uyarlanan yazarlar arasında Victor Hugo, Charles Dickens, William Shakespeare gibi adlar yer alıyor.

Edebiyat eseri sinemaya getirildiğinde en çok tartışılan, eleştirilen kitap ile film arasındaki gelgitlerdir. Hiç kuşkusuz fark olacaktır. Biri edebiyat diğeri sinema ve ikisinin de kendine göre kuralları var. Yönetmenin her zaman yazarın isteklerini yerine getirmesi mümkün değil. Arada bir uyum kurulabilir mi, sinema eleştirmeni olmadığım için bilemiyorum. Ancak romanın özünü tamamen yok eden bir filmi de yazarın onaylamamasına katılıyorum.
  Â
* * *

Haberin Devamı

ANNA KARENİNA yeniden sinemaya aktarıldı ve çok beğenildi. Daha önceki çalışmalar da başarılıydı. Bizim usta romancılarımızın da filmleri çekildi, çok seyredildi beğenildi. Ne yazık ki, şimdilerde edebiyattan yararlanma çok yavaş bir tempoda gidiyor. Bizde yapılmış olan uyarlamaların bir listesi oluşturularak bunlara toplu gösterim yapılsa ne kadar güzel olur. Özellikle genç kuşak için çok yararlı olacağı kanısındayım. Bizim eksiğimiz, sinema tarihini bir çizgi halinde gösterecek filmleri sunamamamız.

Son günlerde Osman Sınav’ın yönettiği, Mustafa Kutulu’nun Uzun Hikâye’sini beğenmiştim.

Ancak diziler söz konusu olunca orada biraz düşünmek gerekiyor. Tefrika romanları okuyamazdım, şimdi dizileri de seyredemiyorum. Üstelik o kadar uzatılıyor ki, kitapla ilişkisi kayboluyor.

İşte tam da bu yüzden dizi sektöründekilerin festivalin bu bölümünü seyretmesini isterim.

Haberin Devamı

* * *
  Â
SİZE iyi seyirler diliyorum. 14 Nisan’a kadar İstanbul Film Festivali’nde mutlaka beğeneceğiniz bir usta işi film bulabilirsiniz.

Yazarın Tüm Yazıları