Faziletli söylemler

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

İşi gücü din sömürüsü yapmak olan Refah Partisi, bir daha canlanmamak üzere tarihe gömüldü. Yerini Fazilet Partisi aldı. Onun da işlevi aynı. Sadece ve sadece din sömürüsü yapıp belli kesimlerin oylarını cebe atmak.

Allah uzun ve sağlıklı bir ömür versin, hayattaki en yaşlı ve kıdemli siyasetçi olan Osman Bölükbaşı'nın bir sözünü hiç unutmuyorum:

‘‘55 yıllık siyaset yaşamımda bütün sektörleri inceledim. Din sektörü kadar kazançlı olanını görmedim.’’

Tamamen doğrudur. Din ticareti kadar maddi ve manevi kazanç getireni gerçekten de yoktur. ‘‘Allah’’ dersin, Müslüman'ı kazıklarsın. ‘‘Peygamber’’ dersin, Müslüman'ı kafakola alırsın ve böyle ucuz ve çirkin yöntemlerle malı götürürsün.

Müslüman ayın sonunu getiremezken, çile çekerken, ezilirken, sen oturduğun yerde 150 kilo altın biriktirmeyi başarırsın.

Holdingler, şirketler, finans kurumları kurarsın. ‘‘Faizsiz’’ dümenine yatıp faiz alışverişi yaparsın ve saf Müslüman'ı bir kez daha kandırırsın.

Siyaseti camide ve okulda yaparsın. Kışlada yapamazsın çünkü adama yedirmezler. Fakir fukara Müslüman çocuklarını imam hatip'e postalarken, kendi çocuklarını kolejlerde ve yurtdışı'nda okutursun.

Din sömürüsünün, din ticaretinin, din ve iman işportacılığının dibi yoktur, sonu yoktur.

Osman Bölükbaşı'nın dediği gibi, en kazançlı sektördür.

***

Fazilet'in başkanı Recai Kutan dün ilginç açıklamalar yaptı:

‘‘Savaş baltalarını gömüyoruz, barış elimizi uzatıyoruz. Bizim laiklik ve cumhuriyetle bir sorunumuz yok. Dinin ve ordunun siyasete alet edilmesine karşıyız. Türkiye artık normalleşmeli.’’

Oh ne güzel! Bu önerinin özellikle Apo'nun ateşkes isteği ile aynı günlere denk düşmesi, özellikle çok sevindirici oldu!

İyi de, bu sözler geçerli olabilir mi? Çevresindeki din tüccarları bu sözleri, Kutan'a yalatıp yutturmazlar mı?..

Çünkü bunlar takiyye yapmanın ustasıdır. Gerekli gördüklerinde böyle ‘‘yumuşama’’ taktiklerine başvururlar, sanki geri adım atıyormuş gibi görünürler.

Tavşana kaç, tazıya tut politikası izlerler.

Büyüğümüz Recai Bey diyor ki: ‘‘Savaş baltalarını gömüyoruz, barış elimizi uzatıyoruz.’’

Bu demektir ki: ‘‘Şimdiye kadar savaş baltaları elimizdeydi.’’

***

Müslümanlık yüce bir dindir. Hele gericilerin, yobazların ve çirkin siyasetçilerin tasallutundan kurtulabilse, en yüce kavramdır.

Müslümanlık ‘‘dürüstlük’’ demektir. Yüreklerde ve vicdanlarda taşınan ‘‘Allah korkusu’’ ve ‘‘Allah sevgisi’’ demektir.

Siyasette bugüne kadar Refah'ı izledik, şimdi Fazilet'i izliyoruz.

Aranızda bilenler varsa lütfen söylesin, bunlar bugüne kadar bu kavramların hangisine sahip çıktılar? Hangi dürüstlüğü, hangi Allah korkusunu sergilediler?

Tansu Çiller'in malvarlığı konusunda Meclis'e soruşturma önergesi veren, komisyonlar kurduran, sonra onunla iktidar ortağı olunca o önergeyi yalayıp yutan ve kadını aklayan bunlar değil miydi?

Refah'lı bazı büyük belediyelerde devletin ve milletin parası yandaşlara hortumlanıyor. Bir sürü hırsız bir araya gelmiş, ‘‘Müslümanlık’’ numarasıyla belediye şirketlerinde ve ihalelerde tokatçılık yapıyor.

Türkiye yıllardan beri soyuluyor. Bunlar iktidar oldukları Refahyol döneminde hangi hırsızlığın, hangi yolsuzluğun, hangi pisliğin üzerine gidip de ortaya çıkardılar?

Var mı verecekleri bir tek örnek?

Refah kapatıldığında, partinin 1.2 trilyon lirasını sahte belgelerle buharlaştıran bunlar değil mi? Nereye, kimlerin cebine gitti o paralar?

Memlekette ne kadar ihale takipçisi liboş, üçkâğıtçı, iş bitirici, halkı televizyon vaatleriyle dolandıran gazeteci varsa, onları siyasal çıkar uğruna saflarına alan bunlar değil mi?

***

Bunların gözünde ‘‘Müslümanlık’’ günümüzde sadece ve sadece türban sömürüsü biçiminde karşımıza çıkıyor.

Varsa yoksa türban!

Başka hiçbir konu yok. Ülkenin sorunları hiç yok. Bütün yayın organları türban sömürüsüyle dolu.

Koskoca bir din, ne acıdır ki, bunların elinde sadece türban konusuna indirgenmiş durumda.

Yüreğinde Allah korkusu ve Allah sevgisi taşıyan gerçek Müslümanlar, işte buna isyan ediyorlar. Dinimizin siyasete böylesine alet edilmesine, birilerinin siyasal çıkarları ve oy hesapları uğruna böylesine oyuncak edilmesine tepki gösteriyorlar.

Recai beyamca inşallah sözlerinde samimidir ve göz boyamaca yapmıyordur. Eğer birileri bu sözlerini ona yalatmazsa, savaş baltalarını toprağa gömsünler, din ticaretini ve din sömürüsünü bıraksınlar ve yürekleri yetiyorsa, işlerine gelirse, hep birlikte ülkemizin sorunlarının, hırsızlıkların, vurgunların üzerine parti ayırımı gözetmeden gidelim.

Soyguncularla, vurguncularla, hep birlikte boğuşalım.

Biz ‘‘laik’’ hırsızları korumuyoruz. Onlar da ‘‘din tüccarı’’ hırsızları korumasınlar.

İşte o zaman bir yerde buluşur ve Türkiye'nin esenliği için daha etkili kavgalar veririz.

Ama bir atasözümüzü de hiç unutmayalım:

‘‘Huylu huyundan vazgeçmez.’’













Yazarın Tüm Yazıları