Fatih Altaylı: Reha Muhtar şov!

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

REHA Muhtar'a helal olsun. Türkiye'nin en büyük şovmeni, Türkiye'nin en başarılı televizyoncusu.

Her gün ciddi veya gayri ciddi Türkiye'nin gündemini oluşturuyor.

Haberlerini izliyoruz, izleyemezsek ertesi gün pişman oluyoruz.

Dün Hürriyet'te herkes Reha'nın bir gün önceki haber bültenini videodan izliyordu.

Çünkü Reha konuşulacak, izlemeye değer bir şeyler yapıyor.

Reha'nın yaptığına haber bülteni demek mümkün değil.

Çünkü haber bülteni, olan bir şeyi izleyiciye yansıtır.

Reha kendisi haber yaratıyor.

Sakın yanlış anlamayın, yalan haber yapıyor demiyorum.

Reha'nın yaptığı şey haber oluyor.

Ettiği söz, konuğuna ettirdiği söz, yaptığı bir hareket, bir yorum.

Ertesi gün herkes birbirine Reha Muhtar'ı anlatıyor.

Gazeteden giriyorum, Ertuğrul Özkök, ‘‘Dün Reha'yı izledin mi?’’ diyor gülerek.

İzlemeyenler için servis kurulmuş.

Videonun başında 30 kişi, seans seans Reha'yı izliyor.

Reha ağlıyor, Reha gülüyor.

Reha güldürüyor.

Ama Reha haksız rekabet yaratıyor.

Çünkü Reha haber bülteni yaptığını söylüyor.

Oysa Reha, şov yapıyor.

Olay yapıyor.

Reha'nın karşısında hiçbir haber bülteninin şansı yok.

En kabadayısı Reha'yı takip ederek, Reha'yı zorlar.

Ama bu büyük şovmeni kimse geçemez.

Bırakın habercileri, ne Cem Yılmaz, ne Yılmaz Erdoğan, ne Beyaz, ne Okan...

En büyük Reha başka büyük yok...

Ortadoğu’ya Ankara tipi barış!

ORTADOĞU barışı için Türkiye'nin müthiş katkısı geliyor. Ankara'nın formülü uygulanırsa, Ortadoğu barışı kaçınılmaz hale gelecek.

Bakın formül ne diyor.

Her dine ait kutsal mekánın anahtarı, bir başka dinin üst düzey görevlisine verilecek.

Yani caminin anahtarı hahama, sinagogunki papaza, kiliseninki imama.

Bu durumda sinagog ve caminin açılması mümkün değil. Çünkü hahamı camiye katiyen yaklaştırmazlar.

İmam da değil sinagog, havraya bile sokulmaz.

Kilise belki işi idare eder.

Mektup değil,

başyapıt!

FANATİK Fenerbahçeli okurumun mektubundan yaptığım alıntılar, büyük beğeni topladı.

Fenerlisi, Cimbomlusu, Beşiktaşlısı herkes okurumun fikirlerini ağzı açık okumuş.

Zannederim, Ömer Çavuşoğlu bile bu mektuba şapka çıkarmıştır.

Ancak herkes mektubun tamamını yayınlamamı istiyor.

Mektup üç sayfa.

Her bir satır, bir diğerinden daha anlamlı.

Bugün bir iki cümle daha nakledeyim:

‘‘...Galatasaray Şampiyonlar şampiyonu olmadı. Real Madrid mi, Sanal Madrid mi ne olduğu belli olmayan takımı tesadüfi bir golle geçti...

...tekrar ediyorum bu bir gösteri maçıydı. Unvan maçı değil. Unvanlar öyle tek maçla kazanılmazlar.

Real Madrid de Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu hak etmiyordu. O da bir sahte şampiyondu. İki sahte şampiyon arasındaki maçı en sahte olan şampiyon kazandı.

...tek maç ile başarı kazanılıyorsa 1997 yılında Avrupa Şampiyonu olan Borussia Dortmund'u 5-2 yenen Fenerbahçe Şampiyonlar Şampiyonu değil mi?

.. Esas başarılar milli takımla kazanılan başarılardır. Türk futbolunu Galatasaray'a endekslemeyelim... ’’

Evet sevgili okurlar.

Üç sayfalık muhteşem mektup böylesine müthiş yorumlarla dolu.

Her satırı kıymet arz eden bir eser.

Yazarı ise şimdilik sır.

Açıklayacağım ama az sonra!

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Okul müdürleri her yıl ders kitaplarını değiştirerek, öğrencileri yeni kitap almaya zorlamadığı zaman.

Yazarın Tüm Yazıları