Fatih Altaylı: Bizi emeklilikle oyalarken iş çevirmeye kalkışmayın!

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Geçtiğimiz hafta Radyo D'deki programımda SPK Başkanı Muhsin Mengütürk'ün, Mesut Yılmaz'ın başbakanlığı döneminde SPK Başkanlığı'na getirilmezden önce, Yılmaz'ın kuzeni Mehmet Kutman'a ait Global Menkul Değerler'de ders verdiğini anlattım.

Bunu 1 yıl kadar önce bu köşede de gündeme getirmiştim.

Hemen SPK'dan aradılar ve Mengütürk'ün Global'de ders verdiğini ancak bu derslerin bedelinin Global tarafından değil, Euromoney tarafından ödendiğini söylediler.

Yani demek istedikleri, Mengütürk Global'den değil, Eromoney'den para almıştı.

Peki kim bu Euromoney?

İn mi, cin mi?

Aslına bakarsanız Euromoney de çok yabancı birisi değil.

Nesrin Nas adını hatırlarsınız.

Yine 1 yıl kadar önce Global ve SPK konularını yazdığım dönemlerde bu Nesrin Nas adı da sık sık burada gündeme gelmişti.

Nesrin Nas o zaman SPK'da Mengütürk'le birlikte çalışıyordu ve aynı zamanda ANAP'ın İstanbul İl Yönetimi'ndeydi.

Yani aslında ortada bir suç vardı. Bir SPK görevlisi, bir partide resmi görev almıştı.

O dönemde bu görmezden gelindi ve Nesrin Nas şimdi ANAP İstanbul Milletvekili.

Eski ANAP İstanbul il yöneticisi ve şimdinin ANAP milletvekili bu Nesrin Nas aynı zamanda da Euromoney'in Türkiye temsilcisi.

Yani Global'de ders veren ve bu derslerin parasını Euromoney'den aldığını söyleyen Mengütürk'e parayı veren kişi.

Mengütürk'e Global'de ders verdiren kişi Nesrin Nas.

Mengütürk SPK Başkanı olduktan sonra Mengütürk'e danışman olarak atanan kişi Nesrin Nas.

SPK'da görevli olduğu sırada ANAP İstanbul il yönetimine giren de Nesrin Nas.

Şimdi ANAP milletvekili olan da Nesrin Nas.

SPK ve Mengütürk ciddi bir soruşturmadan geçmeden bu ilişkilerin aydınlanması ve borsada neler döndüğünün ortaya çıkması zor.

Fakat Mengütürk orada otururken, soruşturma yapmak da zor.

ANAP bizi emeklilik meselesiyle oyalarken, fırsattan istifade eden olmasın diye bu yazıyı yazdım.

Bilesiniz.

Yıksan bir dert yıkmasan bir dert

GEÇ gelen adaletin adalet olmadığı ortada. İşte vakıf üniversiteleri ile ilgili son gelişmeler...

Birçok vakıf, orman arazilerini Milli Emlak'tan alarak buralarda üniversite yapmaya başladı.

Olay hemen yargıya aksettirildi.

Orman Mühendisleri Odası bunun orman kıyımı olduğu iddiasıyla dava açtı.

Böylesine önemli bir konuda yargı yavaş davrandı.

En azından bir tedbir kararı almakta bile gecikti.

Dava sürerken bu arazilerde üniversite inşaatları yürüdü. Hatta bitti veya bitme noktasına geldi.

Şimdi Danıştay bu inşaatları durdurma ve bu tahsisleri geri alma kararı verdi.

Haydaaa!

Kararı eleştirmiyoruz.

Ama mesele orman katliamı ise, zaten yapılmış.

İnşaatlar bitmiş. Pek çoğu önümüzdeki dönem kapılarını açacak hale gelmiş.

Şimdi karar çıkıyor.

Olmaz.

Peki nolacak?

Orman içinde açılan arazilere mi yanalım, bitmek üzere olan binalara mı? Her iki halde de milli servet kaybı.

Ne olurdu yargı şu kararını yıllar önce başvuru yapıldığında hızla vereydi de, buğün herkes kara kara düşünmek zorunda kalmayaydı!

Tahkim itiraf demek

ÇOK uluslu dev şirketlerin Türkiye'de yatırım yapması için Türkiye'nin uluslararası tahkimi kabul etmesi gerektiğini söylüyorlar. Bu ne anlama geliyor anlatayım.

Elin oğlu diyor ki:

‘‘Ey Türkiye! Ben senin hukuk anlayışına, hukukçuna, mahkemene ve hatta yüksek yargına güvenmiyorum.

Aslına bakarsanız sizinle iş yapılmaz. Ama madem o kadar istiyorsanız, sizin hukuk sistemi dışında kalacak şekilde iş yapalım. O zaman belki geliriz.’’

Eloğlu haklı mı?

Yer yer haklı.

Çünkü yabancıların Türkiye'de iş yapması zor. Türkiye'de nüfuz simsarlığı yapanlarla ortaklığın yoksa, işin zor yürüyor.

Yabancı için de nüfuz ticareti yapmak zor.

Onlar gece yarıları bakan evlerinde toplanmaya, başbakanlarla telefonla iş bitirmeye alışık değiller.

Bu nedenle Türkiye'de iş yapmak istemiyorlar.

İşbaşındaki hükümet bunun kabulünden yana.

Ecevit tahkime yeşil ışık yakıyor.

Çünkü o da yabancılar kadar sıkıntılı.

Onun eski ortağı iş üstünde yakalandığı için sıkıntılı.

Tahkim işi çıkar mı, çıkmaz mı bilemem.

Ama bunun Meclis'ten geçmesi, ‘‘Evet bizde hukuk yok. Evet bizim memlekette iş yapılmaz aslında. Evet evet haklısınız, burada güç simsarlarına para kaptırmak istemiyorsanız hakkınızı dışarda aramalısınız’’ demek olacak.

Bunun itiraf edilmesi bile az buz önemli değil.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Çağdaş yaşamın sağladığı kolaylıklara hızla intibak edebildiğimiz zaman.



Yazarın Tüm Yazıları