Fatih Altaylı: Aslında 2007'ye giriyoruz, haberiniz yok!

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Hepinize mutlu bir yıl dileyerek başlayalım yeni yıla...

Ve geçen hafta başlattığım bir tartışmayı yılın ilk gününde sürdürelim.

Hatırlayacaksınız, geçen hafta İsa'nın doğmunu gösteren tasvirlerde Halley kuyrukluyıldızının göründüğünü ve Halley'in Dünya'dan göründüğü yıllar göz önüne alınırsa, İsa'nın aslında 14 yılında doğmuş olduğunu yazmıştım.

Yani binyılın sonunu erken kutluyoruz demiştim. Bir okurumdan elime ulaşan bir yeni, daha doğrusu çok eski teori ise binyılın sonunu erken değil, geç kutladığımızı gösteriyor.

Neden mi? Anlatalım:

KEPLER DİYOR Kİ!

‘‘1603 yılında Noel'den kısa süre önce imparatorluğun kadrolu gökbilimcisi, matematikçi Kepler Parg'daki gözlemevinde gözlem yaparken, iki yıldızın kavuşum konumunda olduklarını belirler.

İki yıldız balık burcunda aynı boylam üzerinde birleşmişlerdir. Bu gezegenler Satürn ve Jupiter'dir. Kepler Yahudi din adamı Abarbanel'in bir metninde okuduklarını hatırlar.

Yahudiler'e göre bu birleşme Mesih'in doğmununun müjdecisidir.

Yahudiler'in İsa'yı Mesih ve Yahudiler'in kurtarıcı kralı zannettiklerini de hatırlayan Kepler, böyle bir birleşmenin daha önce olup olmadığını araştırmaya başlar...

Bu birleşmenin İsa'nın doğumu sırasında da oluştuğunu ve o zaman bu yıldız birleşmesine, Star of Bethlehem, yani İsa'nın doğum yeri olan Beytüllahim yıldızı dendiğini öğrenir.

Daha sonra yaptığı hesaplamalar sonucunda Kepler, böyle bu birleşmenin İsa'dan önce 7 yılda, bir yıl içinde üç kez gerçekleştiğini bulur.

Yıldız tablolarına bakan Kepler, İsa'nın doğmuna en yakın birleşmenin milattan önce 7. yılda olduğunu hesaplar. Bu hipotez önce reddedilir. Ama.....’’

BABİL YAZILARI NE DİYOR?

‘‘Babil'deki ünlü astroloji okulu Sipar'ın belgelerini çözen ünlü gökbilimci Schnabel, Babilli astronomların gözlem notları arasında Jupiter ve Satürn'ün İsa'dan önce 7. yüzyıla denk gelen bir zamanda, bir yıl içinde üç kez bir araya geldiklerini gözlemlediklerini belirten belgeler buldu.

Kepler'in hesapları Babilli gökbilimciler tarafından da teyit edilmişti ve aynı gökbilimciler bu olayın en iyi Akdeniz bölgesinde gözlemlenebildiğini yazıyorlardı Babil çivi yazılarında.

Babil'in astronomları, İsa'nın aslında İsa'dan 7 yıl önce doğduğu yolundaki tezi doğruluyorlardı’’

İşte böyle sevgili okurlar. Aslında 2007 yılına giriyoruz.

Milenyumu karşılamakta biraz geç kaldık.

Her yıl milenyum

BİR okurum milenyum çılgınlığına benden daha fazla sinir olmuş.

Şöyle yazmış:

‘‘Fatih Bey, elinizde iki bin santimlik bir mezura varsa, 1999'uncu santimde mezura bitmez. 1 santim daha vardır’’ diyor.

Doğru olmasına doğru.

Ama ne yazık ki, bunu anlatabilmek artık mümkün değil.

Olsun.

Seneye bir kez daha kutlarız.

Deliye her yıl milenyum...

Okul ücretlerine zam yüzde kaç?

BİR okur soruyor, ‘‘Fatih Bey, iki evim var. Birinin kira geliriyle kızımın özel okul taksitlerini ödüyordum. Şimdi evimin kirasını ancak yüzde 25 arttırabileceğim. Peki okul tasitleri ne olacak? Ya okullar yüzde 25'ten daha fazla zam yaparsa? O zaman bütçem altüst olur.’’

Okurun sorusu çok hoş.

Hükümetin ne kadar ‘‘abuk ve de sabuk’’ bir karar almaya çalıştığını gösteriyor.

Ey hükümet, kiralar gibi özel okul ücretlerinin artışlarını da sınırlayabilecek misin?

Bu arada faizlerin sınırlanmasıyla ilgili sorum hálá yanıtsız.

Yanıtsızlığın, çaresizlikten kaynaklandığını anlıyorum.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Yeltsin'in ‘‘Yeni yüzyılda yeni liderlere ihtiyaç var’’ sözü, Türkiye'den de duyulduğu zaman...

75 yıl yetmedi mi?

YILIN son esprisi yine Demirel'den geldi.

Baba, ‘‘21. yüzyılda Türk rönesansını gerçekleştireceğiz’’ diye buyurmuş.

75 yılını geçirdiği 20. yüzyılda kuş kondurduğu için, 21. yüzyıla umutla başlıyor Süleyman Bey.

Bana sorarsanız, 21. yüzyılda Türk rönesansını gerçekleştirmenin yolu, 21. yüzyılın 5. ayında biraz evdeki eskileri mandal ve plastik kova karşılığı olmasa bile atmaktan geçiyor.

Tek korkum, Demirel'in rönesansı gerçek anlamı olan ‘‘yeniden doğmak’’ olarak kullanmış olması.

Demirel yeniden doğarsa, biz öldük demektir...

Kanmayın!

OFF shore yazıma kızanlar olmuş.

Ne kadar fazla kazanç, o kadar fazla risk.

En basit ticari kural.

‘‘Banka müdürü bizi kandırdı.’’

Banka müdürü kandıracak tabii.

Off shore işini adam gibi yapanlar yüzde 25 verirken, siz yüzde 35 veren off shore'a giderken, ben kandırmış olamazdım ya!

Yazarın Tüm Yazıları