Faiz inerse karşılıklar artacak

MERKEZ Bankası Başkanı Erdem Başçı geçen hafta bir TV kanalında soruları yanıtlarken, faizde düşüş sürecinin başladığını, faiz bantının alt sınırını ve politika faizlerini indirebileceklerini söylemiş.

Haberin Devamı

Başçı’nın söyleşisini izlemedim ama gazetelere yansıdığı kadarıyla, ya Erdem Başçı eksik bir şeyler söyledi, ya da gazetelere aktarılırken söyledikleri eksik yansıdı diye düşünüyorum.
Çünkü faiz bantının alt sınırının inmesi demek, uygulanan politikalara göre aynı zamanda mevduat munzam karşılıklarının da artması demek. Bu kısmı söylenmeyince eksik, çünkü munzam karşılıklar artınca bankaların maliyetleri artacağı için, kredi faiz oranları da fazla düşmez. Enflasyona ve Merkez Bankası’nın fonlama oranına göre düşebilir ama fazla düşemez.
Zaten Merkez Bankası’nın yapmak istediği de, bantın alt sınırını indirerek sıcak para akışını sınırlamak, munzam karşılık kanalıyla da kredi hacminin aşırı  artmasını engellemek.
Bu söyleşiden önce geçen hafta İstanbul’da banka iktisatçıları ile bir araya gelen Merkez Bankası üst yönetimi de, “Fazla sıcak para akışı olduğu takdirde bir yandan faiz bantının alt sınırını indirirken, öte yandan munzam karşılıkların artacağını” söylemişler. Aslında söyledikleri çok önemli de değil, çünkü bir önceki Enflasyon Raporu’nda bu söyledikleri neredeyse aynen yazıyordu.
Bantın alt sınırının aşağı çekilmesinin asıl nedeni maliyetleri düşürmek değil, yabancıların girişini azaltmak. Hatırlarsınız daha önce de tartışılmıştı; Merkez Bankası yabancıların Türkiye’ye gelip yüksek faiz nedeniyle park etmesinden, sonra duruma göre yatırım araçları arasında gidip gelerek gereksiz volatilite yaratmasından çok rahatsız olmuştu. O nedenle yüklü sıcak paranın gelip park etmesini engellemek için önlem almışlardı.
Dolayısıyla fazla sıcak para gelirse benzer bir önlemle karşı karşıya kalacağız
demektir. Bu yolla sıcak paranın abartılı gelmesi caydırılmaya çalışılacak.

Haberin Devamı

GAZA FAZLA BASILMAYACAK

Sıcak para akışını sınırlamanın bir yolu da talebi frenlemek. Bunun için de  Merkez Bankası’nın bir süredir başarmaya başladığı içtalep ile dış talep arasındaki dengenin mutlaka korunması gerekiyor.
Yine daha önce yaşamıştık; aşırı hızla artan krediler içtalebi çok artırmış, Merkez Bankası aldığı tedbirlerle bunun sınırlanmasına çalışmıştı. Hatta zaman zaman piyasa mekanizmasının dışına çıkıp, neredeyse ikişer haftalık aralarla, bakanlar bürokratlar kredi büyümesi için bankalara farklı kısıtlar açıklamış, sonunda da kredi artış hızı frenlenmişti.
Bunu yaparken kullanılan en önemli araçlardan biri mevduat munzam karşılıklarını artırmak olmuştu. Bankalar zaten oranların çok yüksek olduğunu, hiç olmazsa karşılıklara faiz uygulanmasını istiyorlar ama beceremiyorlar. Öyle anlaşılıyor ki, bankaların çok yakındıkları yüksek munzam karşılıklar tekrar artırılabilir. Bu da doğrudan bankaları, karlılıklarını etkileyen bir unsur olacak.
Merkez Bankası munzam karşılıkları artırıp kredi hacminin fazla artmasını engellemeye çalışırken döviz rezervi de artacak. Çünkü ROK diye bildiğimiz TL karşılıkların döviz olarak tutulan oranı doyma noktasına geldiği için artık yükselmeyecek ama miktar artacağı döviz rezervlerini de artırmış olacak.
Yani Başçı’nın yakındığı mevduat ile kredi faizleri arasındaki fark aslında kendisinin uyguladığı munzam karşılık politikasından kaynaklanıyor.
Böylece Merkez, zaten değerlenmesini hedeflediği TL’nin daha da değerlenmesini engellemiş olacak. Çünkü aşırı sıcak para ub hesabı bozar.
Yani uygulanan para politikaları büyümede ihtiyatlı bir seyrin devam edeceğini, fazla gaza basılmayacağını gösteriyor.

Yazarın Tüm Yazıları