Eylül sezonu dizi sezonu!

Yaşasın dizi sezonu başladı! Uzun kış akşamlarında en büyük keyfim tartışmasız battaniyenin altına girip sevdiğim dizileri izlemek!

Haberin Devamı

EYLÜL sonu itibariyle baktığımda “Muhteşem Yüzyıl” bu sezon da reyting tahtının en kuvvetli adayı. Saraydaki entrikaları keyifle izlerken o dönemin tarihine ışık tuttuğu için de önemsediğim diziyi aynı heyecanla izlemeye devam! Diğer favorilerime gelince:

1. Bu sezonun en iddialı dizisi bana göre “Veda”. Kadroda Mehmet Aslantuğ’u görünce zaten “tamam” dedim. Bir de hikaye Ayşe Kulin’in “Veda” isimli romanından uyarlanıp, üstüne dizinin müziklerini de Zülfü Livaneli yapınca herkesi ekran başına toplayacağı aşikar. Romanı okuduğum için hikayeyi çok iyi biliyorum ama “Aşk-ı Memnu” yu da bildiğimiz halde dizisini soluksuz seyretmedik mi?
Bu sefer hikaye Osmanlı İmparatorluğu’nun son günlerinde, işgal altındaki İstanbul’da bir konakta yaşananları anlatıyor.

Haberin Devamı

 2.Son iki yıldır çoğunlukla gözyaşları içinde izlediğim en favori dizim “Öyle Bir Geçer Zaman ki” bu sezon beni hayal kırıklığına uğrattı. Ali kaptansız, Aylin-Soner aşkı olmadan, hele ki küçük Osman’sız dizinin tadı kalmamış. Anladım ki bir dizinin ömrü iki yıl. İki yıldan sonra hikayede tekrarlar başlıyor, gereksiz uzatmalara gidiliyor. Oyuncular doğal olarak yeni projelerde, farklı rollerle kariyerlerine devam etmek istiyorlar. O zaman da dizi tüm cazibesini yitiriyor. Mesela Ali kaptan Erkan Petekkaya bu sezon “Dila Hanım” la çıktı karşımıza. 1977’de Dila Hanım’ı Türkan Şoray’ın, Karadağlı Rıza’yı Kadir İnanır’ın canlandırdığı film ortalığı kasıp kavurmuştu. Şimdi ise rolleri Erkan Petekkaya ve Hatice Şendil devralmış. Açıkçası daha önce bu kadar efsane ustaların hayat verdiği rolleri canlandırmak oyuncuların işlerini bayağı zorlaştıracak. İlk bölümden gördüğüm kadarıyla Erkan Petekkaya “Karadağlı Rıza” rolüne çok yakışmış ama Hatice Şendil’de Türkan Sultan’ı aradığımı söylemeden edemeyeceğim.

3.Bir diğer iddialı dizi de “Son Yaz Balkanlar 1912”. Senaryosu Kürşat Başar’a ait dizi Balkan Savaşı’nın arifesinden Çanakkale Savaşı’na kadar olan süreci konu alıyor. Bu tip diziler tarihimizi öğrenmemiz açısından da çok faydalı. Başrollerde Hazal Kaya, Seçkin Özdemir, Furkan Palalı ve Tuğçe Kazaz oynuyor. İddialı dizinin çekimleri Makedonya’da sürüyormuş. Kurulan setin içinde hükümet konağından, manava, kahvehaneye her türlü detay varmış. Özel kostümler, araçlar ve mobilyalar için hiçbir masraftan kaçılmamış. Belli ki yatırımı yüksek ve emeği bol bir proje olmuş. Balkan savaşının acılarını, aşklarını ve kahramanlıklarını izlerken yine gözyaşlarına boğulacağız gibi görünüyor.

Haberin Devamı

4.Çetin Tekindor, Kenan İmirzalıoğlu ve Bergüzar Korel! Kadro müthiş! Hepsi “Karadayı” dizisinde bir araya geliyor. Bir kabadayı rolünü zaten Kenan İmirzalıoğlu’ndan daha iyi kimse yapamaz. Çetin Tekindor deseniz hiç konuşmayıp dursa yeter. Yönetmen “Ezel” dizisini akıllara kazıyan Uluç Bayraktar. Müzikler de Toygar Işıklı’dan. Bu ekipten de çok güzel bir iş çıkacağı kesin.
 
5.Yabancı diziler içinde ise benim favorim kuşkusuz “Desperate Housewives”. Ama bu keyifli dizinin de artık sonu geldi. Her ne kadar Türk versiyonu, “Umutsuz Ev Kadınları” olarak çıksa da bence orijinalinin yanına bile yaklaşamadı. Yazın New York’ta Obama’ların da ailece izledikleri “Modern Family” ve “Homeland” dizilerini seyrediyordum. Geçtiğimiz hafta “Modern Family” komedi dalında, “Homeland” ise drama dalında Emmy ödüllerini silip süpürdü. Yakında bizim kanallarda da başlar nasıl olsa, onlara devam ederim.
 
ÇİNEKOP YEMEYİN!
 
Sonbaharla birlikte pazar, manav tezgahları ne güzel oldu. İncirin, üzümün en lezzetlilerini tadıyoruz. Yazın özlediğimiz balığın da sezonu başladı. İri iri palamutların, sardalyanın en bol, en lezzetli günleri. Ama benim favorim tartışmasız lüfer. Lüferin de sezonu başladı. Izgara boğaz lüferinin tadına doyulmaz. Fakat AMAN diyeyim boy sınırı uyarılarını dikkate alalım. Soyu tükenme tehlikesinde olduğu için boyu 24 cm’den küçük olan lüferi avlamamak gerekiyor.
Geçen hafta gittiğim bir balıkçı “Abla çok taze çinekopum var, vereyim mi?” deyince kıyameti kopardım. Çinekopu avlamanın yasak olduğunu anlattım. Çünkü çinekop lüferin küçüğü, yani henüz yumurtasını bırakmamış hali. Onu avlamak balığın büyümesine, üremesine, soyunu devam ettirmesine engel olmak demek. Bilinçsiz balıkçı bunu avlarsa, biz de satın alırsak birkaç sene sonra Lüfer diye bir balık türü kalmayacak. Ben restoranlarımda ve evimde bu kurala uymaya çok dikkat ediyorum. Çinekop almıyorum, satmıyorum. Satanları da 174 Alo Gıda hattını arayarak Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bildiriyorum.

Yazarın Tüm Yazıları