Evren: "Allah, Demirel'i başımızdan eksik etmesin"

İsmet SOLAK

Askeri uçakla Bursa'dan dönüyoruz. Baba'nın keyfi yerinde: ‘‘Ortalıkta ne var, ne yok? Bugün sen beni brife et.’’

İlk konumuz, Çiller. Son Susurluk söylevini, ‘maksatlı, tahrik ve tahrip edici bulduğumu’ söylüyorum. Baba, ‘‘Neden?’’ diye üsteliyor. Baba, aslında nedenini de bal gibi biliyor. Ama sorunca özetliyorum:

‘‘Halkın oyunu almadan, kim Yılmaz'ı Başbakan yaptıysa, Susurluk çetesi de odur dedi. Yani Refahyol'a kim karşı ise herkesi çete yapıyor.’’

BURSA'YI 70'TEN SONRA PATLATTIK

Uçağın özel bölümünde, Cumhurbaşkanlığı danışmanları Ekrem Ceyhun, Ahmet Sarp, Vefa Tanır ve Koruma Müdürü Şükrü Çukurlu var. Baba ile karşı karşıya oturuyoruz. Ve ‘‘Kimlermiş onlar?’’ diyerek topu bana atıyor:

‘‘Başta siz... Komutanlar, Refahyol'a karşı ve laik cumhuriyeti savunan TESK, TİSK, DİSK, Türk-İş, TOBB ve bir kısım medya mensubu olarak bizler.’’

Yani milletin yüzde 90'ı. Baba, hiç umursamıyor:

‘‘Sen bu işi çok ciddiye almışsın İsmet, takma kafana...’’

Basıyoruz kahkahayı. Gün boyu, öğle yemeği bile yemeden, açılış ve temel atma törenlerinde koşuşturan Demirel, ‘‘Az oldu, dört beş yer daha koyabilirmişiz’’ diye takılıyor. Şaşkınlığımı görünce devam ediyor:

‘‘Çocuklar gibi sevinçliyim, çocuklar gibi.’’

Pencereden aşağıya bakarken dalıyor:

‘‘1965'i düşünüyorum. Tonla oy aldık Bursa'dan. Elde para-pul yok, proje yok. O zamanlar bıçak yapılıyor, at arabaları yapılıyor Bursa'da. Küçük tezgahlar var. At arabaları ne güzel boyanırdı. Sonraki yıllarda ne yapıldı ise altında bizim izimiz, imzamız vardır.’’

Bir yandan da görebildiği yerleşim merkezlerini sıralıyor:

‘‘Gemlik çok güzel bir yer. Tam altımızda Umurbey, bak Celal Bey’in anıtı da görünüyor. Karşısı Yalova. Bursa'yı 1970'ten sonra patlattık.’’

Baba dur durak bilmeden koşuşturma nedenini anlatıyor:

‘‘Gittiğim yerlerin yüzde 90'ı özel kişi ve kuruluşların açılışlarıdır. Cavit'in yaptığı az iş mi? Yılda 400 milyon dolar ihracatı var, 75 bin nüfuslu modern kent kuruyor. Kim buna cesaret edebilir? Kim ediyorsa, Cavit gibi 17 bin kişiye iş buluyorsa bravo deyip alnından öpmek lazım. Ben bir mesaj veriyorum. Kime veriyorum? Bugünkü hastaneyi yaptıran Muammer Ağım adlı vatandaşımız törene gelemedi. Vali, heyecanlandığı için gelemediğini söyledi. Muammer Bey, 'Hayatta bütün bir büyük şeftaliyi israf olur diye yiyemedim' demiş. Üç trilyonluk hayır işi yapmış. Benim mesajım onlara.’’

Konu 8 yıl kesintisiz eğitime geliyor:

‘‘İlkokula giren her 100 çocuktan 30'u ortaokula gitmiyor. 30 çocuk 12 yaşında işsiz kalıyor, zaten iş yok. 70 çocuk ortokulu bitirince yine yüzde 30'u liseye gitmiyor. Dokuz 9 veya 10'u üniversiteyi bitiriyor. Bir milyon çocuktan 300 binini de artık üç yıl daha okutacağız. Çocuğu okuyan vatandaş niye kızsın? Küçük gruplar tahrik ediliyor. Dinini öğrenmek için imam hatibe çocuğunu gönderen baba, çocuğu militan yapıp arka bahçesine çekenlere kızmalıdır, bize değil. Sekiz yıl aslında eğitim devrimidir.’’

EVREN VE DEMİREL'İN SOHBETİ

Baba ile Ankara'ya döndüğümüz gece, Çağlar, Kurşunlu'daki konutunda 7. Cumhurbaşkanı Evren onuruna bir yemek veriyor. Yemek sırasında da Çankaya Köşkü'nü arıyor. Baba ile sohbet edip telefonu Evren Paşa'ya uzatıyor:

‘‘Sayın Demirel, kendinize dikkat edin, sağlığınızı iyi koruyun. Siz devlet için dengesiniz. Çok önemlisiniz.’’

Ve masadakilere dönüyor:

‘‘Allah Demirel'i başımızdan eksik etmesin.’’