Eşkıya ve Hızlıok

YAVUZ Turgul’un başyapıtı Eşkıya’nın insanı savuran, darmadağın eden sahnelerinden biridir.

Haberin Devamı

35 yılını zindanlarda geçiren Baran (Şener Şen), hapisten çıkınca geçmişin izini sürer, kendisini jandarmaya ihbar edip altınlarına el koyan, dahası büyük aşkı Keje’yi (Şermin Hürmeriç) ailesinden satın alan en yakın arkadaşı Berfo’nun (Kamran Usluer) karşısına dikilir:
- Bana niye ihanet ettin Berfo?
2004’te kaybettiğimiz Usluer, Berfo’nun cevabını, Türk sinema tarihinin en müthiş oyunculuk performanslarından biriyle verir (özetle):
“Sen yapabilir miydin benim yaptığımı ha? Arkadaşının altınlarını çalabilir miydin? O altınlarla arkadaşının sevdiği kadını satın alabilir miydin? Arkadaşını ölüme gönderebilir miydin? Ama ben yaptım. Şimdi söyle bana. Hangimizin aşkı Keje’ye daha büyük ha? Hangimiz Keje için bu kadar günaha girmeyi göze alabildi? Bu aşk için ben cehennemde yanmaya hazırım. Ya sen?”
Ömer Hızlıok’un zaferiyle sonuçlanan Altay kongresi, nedense bu sahneyi çağrıştırdı bende.
Yanlış anlaşılmasın; Ahmet Taşpınar’ı imza toplayarak seçime sürükleyen Hızlıok’un kulüp sevgisiyle yoğrulmuş başkanlık sevdası ile Berfo’nun ihanetle kirlenmiş aşkı arasında bir benzerlik kurma çabasında asla değilim.
Yalnızca o koltuk için harcadığı enerjiyi, inanılmaz hırsı ve bitmeyen tutkuyu anlatmaya çalıştım.
Alsancak elitlerinden “varoş” itirazları gelse de.
Camianın seçkinleri yollarına duvarlar örse de.
Medyada üvey evlat muamelesi görse de.
Daha önce üç kez seçime girip kaybetse de.
Pes etmedi ve dördüncü denemesinde “zorla da olsa” istediğini aldı.
28 Temmuz günü Altay tarihinde yeni bir sayfa açıp, ilk satırına da “72. dönem başkanı Ömer Hızlıok” cümlesi yazdırdı.
Bu cümlenin nasıl devam edeceğini ve sayfanın kalan satırlarına neler yazılacağını hep birlikte izleyip göreceğiz.
İktidara geliş biçimi kulüp geleneklerine pek uygun düşmese de ilk icraatları dikkat çekiciydi.
Reddi miras yapmak yerine, Taşpınar’ın göreve getirdiği Teknik Direktör Mehmet Altıparmak’la devam etme kararı.
Altyapıdan yetişen gençlere sahip çıkma arzusu.
Mali konulara hakim bir görüntü sergilemesi.
“Küsmedim, kazandım” sözüyle kavgacı değil, uzlaşmacı olacağı mesajını vermesi, hanesine olumlu puanlar olarak yazıldı.
Yeter mi? Elbette yetmez.
Çünkü, camianın ondan tek beklentisi var; şampiyonluk.
Bu noktada önemli bir hatırlatma yapmakta yarar görüyorum.
Ahmet Taşpınar ve ekibi kurumsallaşma, mali disiplin, marka değeri, reorganizasyon peşinde koşup sportif başarıyı unutunca, 97 yıllık kulübü 3. Lig’e düşürdü.
Ömer Hızlıok da camianın beklentilerini karşılamak adına sadece sportif başarıya odaklanıp; mali ve idarı anlamda doğru başlamış işlere sahip çıkmazsa hasar çok daha büyük olur.
3. Lig’e düşmüş bir takımı Süper Lig’e çıkarabilirsiniz, ancak değerlerini yitirmiş bir kulübü ayağa kaldıramazsınız.
NOT: Baran-Berfo hesaplaşması, tek el silah sesiyle biter.
Hiçbir ihanet cezasız kalmaz...

Yazarın Tüm Yazıları