Eşcinsellikten vazgeçiş

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Çarşamba günü Hürriyet’in arka sayfasında son derece ilginç bir haber vardı.

Amerika’da eşcinsellerin seksüel tercihlerinden vazgeçip, ‘‘normal’’ ilişkiye dönüş yapmalarını savunan bir sosyal hareket başlamıştı.

Bu hareket temelde aşırı dincilerin kontrolü altında gelişti.

Bunlar bir süredir konuyu gündeme getirmek için sessizce örgütleniyorlardı.

Sonra birden en büyük dergilerde ve gazetelerde boy boy ilanlar vermeye başladılar.

Eskisen lezbiyen olan kadınlar, homoseksüel olan erkeklerin ‘‘Normal olduk, çok mutluyuz. Siz de tercihinizi doğru yapın ve mutlu olun’’ türünden çağrıları vardı bu ilanlarda

Şimdi bu sosyal hareket gittikçe yaygınlaşıyor.

* * *

Eşçinseller üzerinde bugünlerde bir sosyal-psikolojik baskı kurulmaya başlaması öyle büyük bir sürpriz de değil.

Çünkü toplumsal hareketler etki-tepki mekanizmalarına uygun iniş çıkışlar geçiriyor.

Eşcinsellik bir siyasi güç olarak 1970’li yılların başından itibaren gündeme geldi.

Başlarda cinsel özgürlük slogan olarak seçildi.

1970’li yılların ruhuna pek de uygun bir slogandı bu.

Cinsel özgürlük eşcinsel erkekler arasında sınırsız ve korumasız seks olarak yorumlandı.

Meselenin siyasi boyutu, yani insanların yaşamlarını özgür iradelerine uygun yaşama hakları ve talebi ikinci planda kaldı.

Ta ki AIDS, eşcinsel topluluğu vurana kadar bu böyle sürdü.

Virüs, eşcinsel toplumda muazzam bir bilinç uyanışına yol açtı.

Yaşam stilleri sorgulandı. Seksüel özgürlük yerine bireysel özgürlük kavramı getirildi.

Clinton’un başkan olmasıyla birlikte eşcinseller siyasi yaşamda kendilerine kapıların açıldığını da gördüler.

Artık seksüel yapı, insanın değerlendirilmesi için kriter olmaktan çıkmaya başladı.

* * *

Ancak aşırı dinciler bu gelişmeleri hiçbir zaman içlerine sindiremediler.

Onlara göre eşcinsellik bir seksüel tercihti.

İnsanlar nasıl eşcinsel olmayı tercih ediyorlar, bunu bilinçli olarak yapıyorlarsa, yine aynı şekilde ‘‘normal’’ olmayı da tercih edebilirlerdi.

İşte bu nedenle eşcinselliğe yol açan bir genin var olabileceğinin açıklanmasına aşırı dinciler inanılmaz biçimde sert tepki göstermişlerdi.

Böyle bir genin varlığı onların eşcinselliğin bir tercih olduğu saptamalarını tamamen ortadan kaldırıyor ve hatta onların ideolojilerini temelden yıkıyordu.

Eşcinsel geni tartışmaları bilimsel netlik kazanmadığından konu da kapanamadı.

* * *

Eğer sosyal bir hareket uzunca bir süre yükseliş gösterirse, buna tepki de kaçınılmaz olarak geliyor.

Şimdi eşcinselliğe tepki dönemine girildi.

Olayın bir seksüel ‘‘tercih’’ olduğu kabul edildiği takdirde tartışmayı eşcinseller zor kazanırlar. Çünkü meseleye dini boyut karıştırıldığından eskiden eşcinsel olanlar şimdi ortaya çıkıp ben artık normal oldum diyebiliyorlar.

Ve hatta aralarında evlenenler, çocuk sahibi olanlar bile var.

Tabii bu arada üzerlerinde kurulmuş olan baskı nedeniyle intihar eden, hastalanan insanların sayısı da hayli fazla.

Eşcinsellere ‘‘Haydi normale dönün’’ demek, tam anlamıyla bir faşizmdir.

Eşcinsellik bir tercih değil, her cinsellik gibi kendiliğinden oluşan bir yaşam biçimidir.

Eğer bu bir tercih meselesi olsaydı heteroseksüel bir insana ‘‘Haydi bundan böyle kadınlarla değil erkeklerle yatacaksın’’ denildiğinde onun da bunu tercih edip, uygulayabilmesi olasılığının açık olması gerekirdi.

Heteroseksüellerin bunun kendileri için tercih olmadığını söyleyip, mesele eşcinsellere gelince tercihten bahsetmeleri ayrıca tam anlamıyla da bir ikiyüzlülüktür.

Amerika, şu anda gerçek anlamda bir faşist halk hareketine sahne olmakta.






 








Yazarın Tüm Yazıları