Ertuğrul Özkök: Bu da benim vatandaşlık hakkım

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

BAYRAM sırasında Başbakan Bülent Ecevit'in, Sakıp Sabancı'nın eşi Türkan Sabancı'ya verdiği cevap, siyasette zarafetin çok etkili bir araç olacağına olan inancımı kuvvetlendirdi.

Türkan Sabancı, konuşmasında Başbakan Ecevit'in hükümetten çekilmesini, eşinin de ‘‘elinin hamuru ile bu işlere bulaşmamasını’’ istedi.

Bir işadamı eşinin Türk siyaseti hakkında fikir sahibi olması elbette doğaldır.

AĞIRLIĞI NEDİR

Peki ama bunun ağırlığı nedir?

Elbette demokratik bir ülkede bir ‘‘işadamı eşinin sahip olması gereken’’ ölçüde.

Onun ölçüsü nedir?

Bana göre Başbakan Ecevit'in verdiği o ince cevaptaki ölçüdür.

Başbakan ‘‘Ne hakla böyle konuşuyor’’ diyebilirdi.

Öyle demedi.

‘‘Ona ne’’ diyebilirdi.

Onu da demedi.

Başbakan'ın cevabı da şuydu:

‘‘Vatandaş olarak benim başbakanlığı bırakmamı istemesi hakkıdır. Herhangi bir vatandaş hakkıdır.’’

Eşiyle ilgili olarak da aynı ölçüde zarif bir cevap verdi:

‘‘Ama Rahşan Ecevit için söyledikleri çok haksız. O bir partinin kurucusudur.’’

Bu cümleleri okuyunca bir kere daha şuna inandım.

Siyasette zarafet en etkili araçtır.

Ve zarif üslup da, demokrasinin en güzel siyasi mücadele biçimidir.

Böyle olduğu için Ecevit bunca yıl politikada kalabilmiştir.

Bunca yıl kirlenmemiştir.

Bugün de en çok oy alan partinin genel başkanı olarak başbakanlık koltuğunda oturmaktadır.

ESKİ YOL ARKADAŞI

Orhan Birgit, Başbakan Bülent Ecevit'in çok eski bir yol arkadaşıdır.

Rahşan Ecevit'le arası da öyle pek iyi değildir.

Ama dün Cumhuriyet Gazetesi'nde çok güzel bir Rahşan Ecevit portresi çizdi.

O yazıdan bazı parçaları aktarmak istiyorum:

‘‘Ataerkil yapısı politikaya da damgasını vuran bir Türkiye'de eşi ile birlikte köy, kasaba gezen, miting kürsüsü paylaşan, dahası suikast girişimleri karşısında da birlikte dikilen Rahşan Hanım'dır. 12 Eylül sonrasının Rahşan Ecevit'i, iğne ile kuyu kazanların bile sabırlarını zorlayacak bir sistem içinde DSP'yi örgütlemeye çalışan kurucu genel başkanıdır.’’

Ve çok önemli bir saptama daha:

‘‘Rahşan Hanım yasaklı eşi adına büyük bir siyasi hareketi yürütürken, akşamları da evinde ‘elinin hamuru' ile yemeğini hazırlamayı ihmal etmiyordu.’’

Çizilen bu portreye tamamen katılıyorum.

Bu ülkede kadın nüfusu, erkek nüfustan fazla.

HÜRREM SULTAN MI

Yıllardır, suni ‘‘kotalarla’’ kadının siyasetteki ağırlığını artırmaya uğraşıyoruz.

Ama bir yandan da tırnaklarıyla siyaset yapan kadınları yerinden etmek için elimizden geleni yapıyoruz.

Rahşan Ecevit’i, ‘‘kocasını perde arkasından idare etmeye çalışan’’ bir ‘‘Hürrem Sultan’’ gibi görmek çok yanlış.

Rahşan Hanım direkt olarak siyasetin içinde.

Üstelik bu oyunu kurallarına göre oynuyor.

Orhan Birgit, yazısının sonunda ‘‘kadın yazarları’’ bu olay karşısında sessiz kalmakla eleştiriyor.

Benim yazarlara veya öteki meslektaşlarıma nasihat verme gibi bir alışkanlığım yok.

Ama bildiğim bir şey var.

Rahşan Hanım'ın siyasetteki rolü, daha yansız, daha önyargısız biçimde tartışılmalı.

DİYORUM Kİ

Ben Ecevitler'i 1979 yılından beri şahsen tanıyorum.

Demek ki 20 yılı aşkın bir süre geçmiş.

Bu süre içinde ilişkilerini hep takdirle izledim.

Hem Rahşan Hanım'ın Bülent Bey'e olan koruyucu, destekleyici tavrını.

Hem de Bülent Bey'in ona karşı olan saygısını ve zarafetini.

O yüzden ben de ‘‘vatandaşlık hakkımı’’ kullanarak, ‘‘Ecevitler'e ve onların zarif politikalarına daha ihtiyacımız var’’ diyorum.

Yazarın Tüm Yazıları