Ertuğrul Özkök: Başbakanlık koltuğunda bahçeli üslubu

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Geçen cuma günü Başbakanlık binasındaydım. Önce bir gözlemimi aktarayım. Bu binaya her girişimde, ortalıkta gezen kalabalık dikatimi çekerdi.

Şimdi bu kalabalık ortadan kalkmış.

Koridorlar pırıl pırıl.

Güvenlik önlemleri artırılmış. Polislerin, memurların kılık kıyafeti eskisine göre daha özenli.

ÜÇÜNCÜ DEFA

Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'yle 1 saat 20 dakika baş başa sohbet ettik.

Bu sohbetin bazı bölümlerini, ‘‘Lütfen sadece sohbet olarak kalsın’’ dediği için yazamıyorum.

Bahçeli üçüncü defa Başbakan'a vekálet ediyor.

Rahmetli Alparslan Türkeş de başbakan yardımcılığı yaptı.

Ancak başbakana hiç vekálet etmedi.

Yani bir MHP'li, ilk defa başbakanlık koltuğuna oturuyor.

Bizim sistemimizde, vekil, aslın bütün yetkilerine sahiptir.

Başbakan Vekili Bahçeli'ye neleri imzaladığını soruyorum.

‘‘Ben prensip olarak Başbakan'ın yokluğunda kararnameleri imzalamıyorum. O tür imzaları Başbakan'ın dönüşünde kendisinin imzalaması gerektiğini düşünüyorum. O nedenle sadece rutin işlere bakıyorum’’ cevabını veriyor.

O gün programda Bakanlar Kurulu toplantısı vardı.

‘‘Bakanlar Kurulu'nu da toplamayacağım’’ diyor.

Onun da Başbakan'ın başkanlığında toplanmasından yana olduğunu söylüyor.

Bu arada bir başka üslup özelliğini de anlatıyor.

Genel olarak partilileri Başbakanlık'ta kabul etmiyormuş.

Her akşam, Başbakanlık'ta işi bittikten sonra mutlaka MHP Genel Merkezi'ne uğrayıp partilileri orada kabul ediyormuş.

AZAMİ NEZAKET

Başbakan Ecevit'in de aynı özeni gösterdiğini biliyorum.

Bütün bunlar, Bahçeli'nin koalisyon kültürünü, ‘‘ince bir siyasi nezaket’’ temeline oturttuğunu gösteriyor.

Kendine güvenen, siyasi ortaklığının nezaketini asgari değil azami düzeyde tutmaya özen gösteren bir siyasetçi var karşımda.

Zaten oradan koalisyonun işleyişine geliyoruz.

Bana daha önce söylediği bir şeyi tekrarlıyor:

‘‘Tek parti gibi çalışıyoruz.’’

Toplumların kritik dönüşüm dönemlerinde, yeni ufuklar açmaya çalıştığı anlarda ‘‘Koalisyonların müthiş bir avantaj haline gelebileceğini’’ söylüyor.

KARARLI DURUŞ

Ardından şu açıklamayı yapıyor:

‘‘İyi bir koalisyon kültürü, sivrilikleri törpülüyor, sosyal dönüşümlerin kabulünü kolaylaştırıyor’’ diyor.

Uzun uzun Öcalan zirvesindeki tutumunu anlatıyor. Ama bunların yazılmamasını rica ediyor.

Daha çok, ileriye yönelik projeleri anlatıyor.

‘‘Hiç vakit geçirmeden Güneydoğu'ya yönelik kapsamlı bir ekonomik ve sosyal reform paketi uygulamaya hazırlanıyoruz’’ diyor.

Ve ekliyor:

‘‘Ekonomik programın arkasında nasıl kararlı ve tavizsiz duruyorsak, bunun arkasında da böyle duracağız.’’

Peki bu programın hedefi ne olacak?

Bu soruya ilginç bir cevap veriyor:

‘‘Oradaki insanların kendini etnik olarak nasıl hissettiği önemli değil. Önemli olan, Türkiye'nin kendisi için vazgeçilmez olduğu duygusunu taşıması. Hedefimiz işte bu duyguyu yaratmak olmalı.’’

Konu kaçınılmaz olarak Hizbullah terörüne geliyor.

Bahçeli bu konuda çok net ve kesin bir tavra sahip:

‘‘Hizbullah'ın sonuna kadar üzerine gideceğiz. Bu işi mutlaka sonuçlandırmalıyız’’ diyor.

Bu arada terörle ilgili şu analizi yapıyor:

‘‘Türkiye neredeyse 30 yıldır terörle mücadele ediyor. Bu süre içinde büyük bir tecrübe ve birikim sağladık. Bu tecrübeyle artık terör meselesini toplumun gündeminden çıkarmalıyız.’’

TAHRİK YOK

Bahçeli'ye her gidişimde, onu biraz daha belirgin bir devlet bilinci ve üslubu içinde görüyorum.

Hiç tahriklere kapılmayan bir yapısı var.

O nedenle de başka bazı liderlerin yaptığı hataları yapmıyor.

Yazarın Tüm Yazıları