Erdal Sağlam: Hükümet ne yaptığını biliyor mu?

Erdal SAĞLAM
Haberin Devamı

SAKİN giden piyasada, birdenbire patırtı koptu. Hafta başından beri, herkes bu işle uğraşıyor.

Bu karışıklıkta, rekabet oyununu, abartılı biçimde sertleştiren bankaların rolü büyük.

Ancak bu davranış, mali sektördeki sıkıntıların rasyonel analiz ihtiyacını ortadan kaldırmıyor.

Herşeyden önce şunu hatırlayalım; sürekli para verilerek afyona alıştırılan bir bankacılık sektörü var. Bu sektörde, programla birlikte ne geleceğini göremeyen, buna göre önlem alamayacak kadar, hele hele enflasyonsuz ortamda banka yönetemeyecek kadar bilgisiz, beceriksiz bankacılar var. Bu sistemde, alıştıkları ‘‘sıkışırsak politikacıya gideriz’’ davranışını değiştirmeyen patronlar var.

Bu sistemde asıl olarak ise, bir kaynak yetersizliği var. Bu yetersizlik baştan beri biliniyordu. IMF'den, Dünya Bankası'ndan bunun için ek kaynak istendi ama verilmedi.

Şurası unutulmamalı ki; bu yetersizlikle, programa girildi.

20-30 milyar dolarlık bir kaynağı getirip sisteme koysaydınız, sistemi tümüyle rahatlatırdınız, bunun yarısı kadar kaynağı getirebilseydiniz, işiniz en azından kolaylaşırdı. Ama olmadı...

Ama bu yetersizliğin, para alamadık diye, ortadan kalktığını kimse düşünmesin.

Peki bu kaynak olmadan, olmaz mı? Elbette, olacağı düşünüldüğü için bu programa girildi.

Ancak bu, programın yumuşak karnının mali sektör olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Mevcut haliyle, mali sektörde krize yolaçmadan bu program götürülemez mi? Götürülür...

KAYNAK OLSAYDI 2 YIL

Kaynak olsaydı mali sektörü iyileştirmek, örneğin iki yıl alırdı, kaynak olmadan iyileşme için 5-10 yıl gerekebilir. Yani daha uzun ve hassas bir dönem gerekiyor. Daha da önemlisi; hassas bir süreç olacağı için de, hiç hata yapılmadan bu yolun katedilmesi gerekiyor.

Bu hafta yaşadığımız kargaşa, herkese ders olmalı.

Herşeyden önce bürokratlara, ‘‘hiç gevşememek gerektiği’’ uyarısını yapan bu kargaşa, ekonomi yönetiminde çok daha iyi ve sıkı bir koordinasyon gereğini ortaya çıkardı.

Ama, asıl dersi alması gereken Hükümettir.

Hükümet, bu kargaşayı sadece bankaların tepişmesi diye geçiştirirse, işte o zaman işimiz zor.

Hükümet, eğer söz verdiği uygulamaları zamanında yerine getirseydi, bu kargaşa yaşanmazdı. Ufak tefek rahatsızlıklar yaşayan bankalar, ya da her kimse, durup dururken bu kadar karışıklık yaratmaya cesaret edemezler, anında piyasadan tokadı yer otururlardı.

Hani Telekom... IMF'ye söz verdiniz, piyasalara bu konuda taahhütte bulundunuz ama hala ortada somut bir şey yok. Hani Telekom'un özelleştirip, bu yıl parasını alıyordunuz?

Hani bankacılık reformunu daha önce yapıyordunuz, hani tarım reformuna geçiyordunuz, hani sosyal güvenliğin geriye kalanlarını hemen yapıyordunuz?

Bunları yapmadığınız takdirde, mali sektörde kargaşaya zemin hazırlamış olursunuz.

Hálá programın ne demek olduğunu anlamayan bakanlar var. Hele hele bir Başbakanlık bürokrasisi var ki; programa en büyük muhalefeti yapan kesim...

Her gün yeni bir harcama kalemi, popülist karar bulup çıkarmakta, üstlerine yok.

Bir yandan ‘‘LPG'deki sübvansiyonu kaldırıyorum’’ diyorsunuz, öteki yandan ‘‘Seramikteki LPG kullanımına sübvansiyon’’ diye ortaya çıkıyorlar, yıllardır alınıp da ödenmeyen denizcilik sektörünün batık 2000 milyon dolarını kurtarmaya çalışıyorlar...

Üstüne üstlük Bakanlar Kurulu Toplantısı sonrası Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel, Seydişehir Alüminyum tesislerinde yeni yatırım yapacaklarından, Zonguldak için yeni yeni harcama kalemleri bulup çıkarttıklarından dem vuruyor.

Bu kafayla giderlerse, her gün böyle karışıklar çıkar, hiç ummadıkları kadar ülkeye ve ekonomiye zarar verirler. Popülizmle halkı ezerler.

Unutmayın, piyasa, bir daha sefere böyle sakinleşmeyebilir.

Yazarın Tüm Yazıları