Enayi Mussolini bizi ne sandın

Top ve tüfeklerin teşhir edildiği askeri törenlerde yeri olup olmadığı tartışılıyor. Okul çağındaki çocukların ve gençlerin törenlere katılmamalarını savunan öğretmenlerin sayısı giderek artıyor.

Bu diyarda belki de en az eleştirilen ve kahraman sayılan tek diktatör başbakan Metaksas. 28 Ekim 1940 sabahı kendisiyle görüşüp ‘Teslim olun. Kan dökülmesin. Aksi takdirde Yunanistan’a savaş ilan edeceğiz’ diyen İtalya’nın Atina Büyükelçisi Grazzi’ye, ‘Ohi’ yani ‘Hayır’ demişti. İşte o andan itibaren de Yunanlıların 2. Dünya Savaşı sırasında Nazi kuvvetlerine karşı mukavemeti başlamıştı.

Diktatör Metaksas’ın, İtalyan büyükelçiye ‘Hayır’ dediği 28 Ekim ve 1821’de Osmanlıya karşı ayaklanmanın başlangıç tarihi sayılan 25 Mart Yunanistan’ın iki büyük milli bayramıdır. Bu iki bayram da her yıl okullarda ve ülkenin hemen bütün şehirlerinde düzenlenen öğrenci ve askeri geçit törenleri ile kutlanır.

Suyun Öte Yanından, geçen hafta bir ortaokulda 28 Ekim bayramı için düzenlenen töreni izledi.

Bazı şeyler hiç değişmiyor, hiçbir yerde değişmiyor belki de...

Yıllar, uzun yıllar önce biz öğrenciyken Türkiye’deki tüm diğer okullarda olduğu gibi İstanbul’da Zoğrafyon Erkek Lisesi’nde de düzenlenen 29 Ekim, 23 Nisan ve 19 Mayıs törenlerinden ana hatlarıyla pek farklı değildi Atina’daki tören.

BURADA DİN VE DEVLET İŞLERİ İÇ İÇE

Salonun sahnesinde bulunan kara tahtada tebeşirle ‘Yaşasın 28 Ekim’ diye yazılmış. Sahnenin bir uçtan diğer ucuna küçük Yunan bayrakları asılmış. Burada din ile devlet işlerinin iç içe olduğu için tören kısa bir dua ile başladı. Yunan milli marşının söylenmesinden sonra öğretmenler günün önemine binaen kısa konuşmalar yaptılar. Öğrenciler kahramanlık şiirleri okudular. Okul orkestrası ve korosu kahramanlık şarkıları çalıp söylediler: ‘Enayi Mussolini bizi ne sandın...’

Dikkatimizi çeken en önemli şey, öğrencilerin kıyafetiydi. Kimi eşofmanlı, kimi blucinli, kimi mini etekliydi. Çocuklarının okuyacağı şiiri, şarkıyı dinlemeye gelen velilerin azlığı da ilginç. Sorduk soruşturduk, öğrenciler istemiyormuş gelmelerini. Çünkü törenden sonra okulun bahçesinde vur patlasın çal oynasın...

Ertesi gün yani 28 Ekim’de Atina’nın göbeği Sintagma (Anayasa) meydanında askeri geçit töreninden önce öğrencilerin geçit törenini de izledik. Bu defa kıyafetler farklı. Genellikle kızlarda mavi etek beyaz gömlek, erkeklerde gri pantolon beyaz gömlek mavi ceket.

En önde hangi okulun temsil edildiğini yazan tabelayı taşıyan bir öğrenci, onun arkasında Yunan bayrağını taşıyan okulun en iyi öğrencisi: En iyi öğrencinin arkasında okulun diğer başarılı 6-8 öğrencisi, en arkada da diğerleri.

Şeref tribününden geçerken başlarını çevirmek suretiyle bakanları, komutanları ve devlet büyüklerini selamlıyorlar. Sağ sol, bir iki...

- Dikkat etsene çizgiden çıkıyorsun.

- Ya daha hızlı yürüsene geride kalıyoruz.

- Sus ya baksana kameralar çekiyor.

- Ah benim oğlumu gördünüz mü? Bravo bravo!..

Yunanistan’da milli bayramlarda öğrencilerin geçit törenlerine katılmaları son yıllarda iki nedenle her bayram gelişinde tartışılıyor. Nedenlerden ilki, Yunan bayrağını taşıyan öğrencilerle ilgili. Ülkede yaşayan yabancı sayısı toplam nüfusun yüzde 10’unu aştı. Sadece Arnavutların sayısının 700 binin üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Bazı okulların en yüksek notu tutturan öğrencileri Arnavutlar oluyor. Yunan bayrağını törenlerde taşımak yasa gereğince onları hakkı. Ama burada yabancılara iyi gözle bakmayan, onlara ikinci, hatta beşinci sınıf insan gibi bakanlar var. ‘Bir Arnavut, Yunan bayrağını taşıyamaz’ deyip, kendi çocuklarını törene göndermeyen, hatta okullarda bu konu için olay çıkması amacıyla provokatörlük yapan veliler var.

Nedenlerin ikincisi, öğrencilerin top ve tüfeklerin teşhir edildiği askeri törenlerde yeri olup olmadığı tartışmaları. Okul çağındaki çocukların ve gençlerin törenlere katılmamalarını savunan öğretmenlerin sayısı giderek artıyor. Öğretmenler sendikası genel sekreteri Grigoris Kalomiris, ‘Askeri geçit törelerine öğrencilerin de katılımı diktatör Metaksas döneminden kalmıştır. O zamanki hedef, gençliğe diktatör rejimin iyi bir şey olduğunu aşılamaktı’ diyor.

TÖREN BAHANE EĞLENCE ŞAHANE

Dönelim yine Atina’daki törene. Devlet büyüklerini selamlayan ve Sintagma Meydanı’nda toplanan kalabalığı geride bırakan öğrenciler, Yunan başkentinin merkezindeki üç ana caddeden birisi olan Panepistimiu’da birkaç yüz metre yürüdükten sonra sağdaki ve soldaki sokaklara saptılar. Disiplin o andan itibaren tarihe karıştı. Çığlıklar, kahkahalar... Her bir okulun öğrencileri aynı sokağa sapan diğer okulun öğrencilerine nispet ‘Bizim okul en iyisi’ tarzı sloganlar attılar. Önemli olan ötekinin sesini bastırmak...

Öğretmenlerin ‘Bağırmayın’ ya da ‘Uslu durun’ demeleri boşuna. Aralarında gruplar oluşturmaya başladılar bile.

- Buralarda bildiğim bir kafe var hadi gidelim.

- Kol kola girip yolda şarkı da söyleyelim.

- Ben gelemem annem kızar.

- 14 yaşına geldin arkadaşlarında bir kahve içmek için hálá annenden izin mi alıyorsun?

- Alo anne... Okuldaki çocuklar kafeye gidecek ben de gidebilir miyim?

Meydanda tören devam ediyordu. Kalabalıktan uzaklaşıp ofisimize dönerken bir şarkı dolandı dilimize: Nasıl geçti habersiz...
Yazarın Tüm Yazıları