En tehlikeli tür

Çoğumuz ‘snuff’ türü filmlerin varlığını Nicolas Cage’in başrolünü oynadığı “8mm”de öğrenmiştik.

Haberin Devamı

Cage, insanları işkence ve tecavüz ederken ya da öldürürken kameraya kaydeden ve bu kayıtları çok büyük paralara zengin müşterilere satan bir çetenin peşine düşüyordu.

Bir de Alejandro Amenábar’ın “Tesis” filmi vardı, o da benzer bir mevzuyu konu alıyordu. ‘Snuff’ filmlerini satın alanların daha kafayı yemiş türünü ise “Hostel”da izlemiştik. Bir otel vardı. Kazara o otele düşen turistleri, zengin müşteriler önce işkenceden geçiriyor sonra da zevklerin göre testereyle parçalayarak, çivi çakarak öldürüyorlardı falan... Filmin öyküsü tabii ki kurmacaydı. Peki ya adam öldürmek için para veren kahramanları? Onlar gerçek galiba.

Gazetelerde okumuşsunuzdur. Rus zenginler, Somali kıyılarında ‘insan safarisi’ne çıkıyorlarmış. Avladıkları insanlar da Somalili korsanlarmış. Günde 5 bin 790 dolar ödeyen Rus zenginler, özel bir gemiye binip Somali açıklarında korsanların kendilerine saldırmalarını bekliyormuş. Tabi tam teçhizatlılar. El bombaları, makineli tüfekler ve roketatarlarla bekliyorlarmış avlarını. Ne olur ne olmaz diye de onları koruyan ayrıca bir özel tim varmış. Senaryo da hazır: Gemide yolculuk ediyorduk korsanlar bize saldırdı.

Yazıyı nasıl toparlasam acaba. “Eğitim şart” mı desem. O da hikaye... Uzaya çıksak da, insan klonlasak da evrendeki en karanlık, en tehlikeli tür biziz.

Haberin Devamı

Daum’da bir gariplik var

Önce haberi okuyalım: “Oyunculara, doğum günü olup olmadığını soran Daum, olumsuz yanıt gelince malzemeci Dursun’u aralarına çağırdı. Dursun’a doğum gününü soran Daum, malzemeciden, doğum gününü mayıs ayında kutladığını öğrenince, ‘Doğum gününü kutlayamadık, o zaman kutlayalım’ diyerek futbolcularına Dursun’u alkışlattı.”

Tamam Daum’un amacı motivasyon sağlamak ama bir de kendinizi Dursun’un yerine koyun. şirketinize yeni bir müdür geliyor. Daha ilk konuşmasında sizi yanınıza çağırıyor ve “Doğum günün ne zaman” diye soruyor. Siz “Bir ay önceydi” diyorsunuz. O da “Olsun biz yine de kutlayacağız. Hadi arkadaşlar şimdi Ahmet’i alkışlıyoruz” diyor. Mesai arkadaşlarınızın etrafınızda halka oluşturup, kıkırdadıklarını da hayal edin ama...

Unutmadan Daum, önceki günkü antrenmandan sonra da futbolcularına birbirlerinin elini sıktırmış, teknik heyeti sahaya davet etmiş. Herkes birbirine sarılmış falan... Anlaşıldı bu sene bayağı eğleneceğiz.

Haberin Devamı

İşte MJ’nin tabutu

Nasıl gayet konforlu değil mi? ınsanın içine uzanıp uyuyası geliyor. Hatta salonun başköşesinde bile durabilir, içine girip TV de izleyebilirsiniz. Almak için hemen heveslenmeyin, çok pahalı. Michael Jackson’ın ailesi bu tabut için tam 25 bin dolar ödemiş.
Tabut, ölüm derken “The Big Lebowski” filmindeki kül savurma sahnesi anmadan olmaz. En sevdiğiniz insan hakkında anlamlı bir konuşma yapıp, küllerini gökyüzüne savuruyorsunuz ama aniden bir rüzgâr çıkıyor. Ve bütün küller üzerinize bulaşıyor. Belki de aynı bu sahne gibi bir şey ölüm. Anlamsız!
Bir de Türkiye’de babasının küllerini çaldıran turist vardı ama ona hiç girmeyelim. O tam bir trajedi.

Haberin Devamı

Yerli filmler birbirini batıracak

2008’de 48 yerli film vizyona girmişti. 2009’da ise şu ana kadar 32 yerli film izledik. Yıl sonuna kadar yaklaşık 25 yerli film daha gösterime girecek ve Türk Sineması 2009’u muhtemelen 57 filmle kapatacak.

2008’de yerli filmler üst üste bazen aynı hafta iki film birden vizyona girmesine alışmıştık.

Yeni sezonda yerli filmler arasında daha büyük bir kapışma yaşanacak. Mesela “Mazi Yarası”, “Kampüste Çıplak Ayaklar” ve “Uzak ıhtimal” aynı hafta (9 Ekim) vizyona girecek. 30 Ekim’de de üç yerli film; “Kolpaçino”, “Konak” ve şu an ismi açıklanmayan Boyut Film’e ait bir film birbiriyle kapışacak. Diğer haftalarda da hep iki yerli film birden gösterime giriyor.

Rekabet başarıyı getirir ama bu kadar çok yerli filmin aynı anda gösterime girmesi birçok yapımın gişesini de etkileyecek.
2008’de, yedi film 1 milyon barajını aşmıştı. 2009’da ise şu ana kadar iki film: “Recep ıvedik” ve “Güneşi Gördüm” bir milyon seyirciyi geçti. Her iki yılda da vizyona giren filmlerin yarısı gişede battı.

KİM NE DEDİ

Haberin Devamı

“Lan bu kağıt boş. Boş sözleşme getirmişsin...”
(Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören, Mustafa Denizli’nin imza töreninde boş mukavele getiren mali işler sorumlusu Ertunç Soğancıoğlu’nu fırçalarken...)

“Luis Aragones mide bulandırmaya devam ediyor. ıspanyol teknik adam sözleşmesini feshetmiyor.”
(Fotospor editörleri...)

Alex Ferguson (Manchester United teknik direktörü): “Futbol istatistikleri mini etek gibidir; çok şeyi gösterir ama asıl isteneni göstermez.”

Yazarın Tüm Yazıları