Emperyalizmin renk değişimi

GEÇEN hafta yazdım:- Sakın kendinizi kandırmayın... Obama aslında yorulan bir emperyalizmin renk değiştirmesidir, o kadar... Ve bu doğaldır...

>Deniz Bey zaman zaman elinde olmadan "grup konuşması" ağırlığına geçse de, kahkahası boldu gecenin...En keskin soruları Oya Berberoğlu sordu. Fikret Bila her zamanki gibi, haberin ciddiyetini gündelik hayata tümüyle bırakmadı... Deniz Yetkin daha ağzımdan çıkan ilk dizede "İsmet Özel" dedi...Şiirin kıyısında kim olsa, uzak yakın akraba olurum... Çünkü kan değil şiir çeker beni daha çok... O sırada Obama’dan "24 Nisan açıklaması" geldi...Neyse ki Hande Fırat CNN’le aynı anda bize de yayın yaptı...Baykal’ın ilk tepkisi bile oradaydı:- Olmaz kardeşim bu...Deniz Bey belki de ilk defa onlarca yıldır ruhuna astığı kravatı çıkarttı. İçinden bir yerden bir çocuk çıktı geldi... Yırttı siyasetin takım elbisesini, başladı gülmeye...Sonra birden "Bir şarkıcı var müthiş söylüyor. Sesi şırıl şırıl akıyor" dedi...Kim? Ne? "Nereden çıktı bu şimdi" demeden adını verdi:- Melihat Gülses... (İsteyen hurriyet.com.tr’den dinleyebilir.)Gecenin sorusu ise şuydu:- Kemal Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin ne olacak? CHP yönetiminde bir değişiklik var mı?- Hayır yok...Tabii bu konuda yazacak çok şey var. Bu hafta hurriyet.com.tr’de uzun analizler yapacağım...

ÜÇÜNCÜ YAZIÖğrencileri tiyatroya göndermeyen başkan1500’lerde Shakespeare... Sokağa kurduğu o sahnede... İnsanın içindeki sahteliği, tiyatrosundaki sahiciliğe taşımıştı...Aradan 500 yıl geçti... /_np/8852/7848852.jpgBizim Polatlı Belediye Başkanı Yakup Çelik bir otobüs öğrenciyi 70 kilometre uzaktaki tiyatroya taşımak istemedi... Taşımadı... Belki de o kafaya sanat ağır geldiği için taşıyamadı.. Ankara bürosundan Umut Erdem diyor ki haberinde:- Bir köy öğretmeni 23 Nisan’da çocukları Ankara’daki Devlet Tiyatrosu’na götürmek istedi... Belediye Başkanı Yakup Çelik otobüs için 200 lira istedi...YA TÜRBE OLSAYDIAynı Belediye Başkanı’na desek ki: - Çocukları falancanın türbesine götürmek istiyoruz...Eminim önüne eskort koyar...Budur işte Anadolu’daki "kör zulüm"... Kaç şehirde sinema salonu yok... Düşünün vizyona bir film geliyor. Salon yok... Hayalleri kuşatılmış bir kent... Sahnesi olmayan bir şehir...Aşk yok, dram yok... Hüzün yok... Bir perdeye yansıtılmış hayatlar yok. Yalnızca televizyon dizilerinin o "tek boyutlu" kutusu...Ne bir sahne ne bir replik, ne de bir renk...Bir film için kuyruğa girilmiyor. Bir oyun için bilet alınmıyor. 500 YIL ARA"5 dakika ara" değil, "500 yıl ara" verilmiş o şehirlere...Hamlet sahneye çıkalı 500 yıl olmuş... Devletler batmış, imparatorluklar çökmüş, devrilmiş sarayların tozlarından yeni uygarlıklar kurulmuş...5 asır geçmiş...Vatan Yahut Silistre, bir kurtuluşu ateşlemiş... Ama Polatlı Belediye Başkanı çocukları tiyatroya göndermiyor... Yalnız o mu? Bırakın medeniyetler ittifakını, kendi medeniyetiyle ittifak halinde değil bu kafalar...

DÖRDÜNCÜ YAZIYol değil ROL haritasıKRİZİN çözülmesi için bir "yol haritası"ndan söz ediliyor... Türkiye Ermenistan görüşmeleri... Azerbaycan’ın tepkisi ve sınırın açılması...23 Nisan resepsiyonunda ABD Büyükelçisi James Jeffrey’le kısa bir sohbet yaptık.. Konu Azerbaycan... Açıkça şöyle diyor:/_np/8853/7848853.jpg- İki ülke arasındaki sorunun çözülmesi için ne gerekiyorsa yapacağız..Sordum:- Peki Azerbaycan, Karabağ’ın işgali... Büyükelçi Jeffrey Türkiye için pozitif bir insan... Bu belli. Uzun uzun cevabını yazmayacağım...Çıkardığım özet şu:- Türkiye ile Ermenistan’ın bir çözüm noktasına gelmesini çok istiyoruz. Bize düşen görev neyse yapacağız...Bunun Türkçe meali şudur:- Karabağ ayrı bir konu... Biz önce Türkiye ile Ermenistan sorununun çözülmesini istiyoruz... ’SÖZDE’ DEMEYİNBudur işte ABD’nin bakışı... Oralarda bir karar verilmiş...Siz istediğiniz kadar buna "yol haritası" deyin...Size biçilen rol belli...Onların söylediği aslında "rol haritası"dır...Tıpkı Kuzey Irak sınırı için ABD’nin uydusundan, teknolojisinden istihbarat al/_np/8852/7848852.jpgBizim Polatlı Belediye Başkanı Yakup Çelik bir otobüs öğrenciyi 70 kilometre uzaktaki tiyatroya taşımak istemedi... Taşımadı... Belki de o kafaya sanat ağır geldiği için taşıyamadı.. Ankara bürosundan Umut Erdem diyor ki haberinde:- Bir köy öğretmeni 23 Nisan’da çocukları Ankara’daki Devlet Tiyatrosu’na götürmek istedi... Belediye Başkanı Yakup Çelik otobüs için 200 lira istedi...YA TÜRBE OLSAYDIAynı Belediye Başkanı’na desek ki: - Çocukları falancanın türbesine götürmek istiyoruz...Eminim önüne eskort koyar...Budur işte Anadolu’daki "kör zulüm"... Kaç şehirde sinema salonu yok... Düşünün vizyona bir film geliyor. Salon yok... Hayalleri kuşatılmış bir kent... Sahnesi olmayan bir şehir...Aşk yok, dram yok... Hüzün yok... Bir perdeye yansıtılmış hayatlar yok. Yalnızca televizyon dizilerinin o "tek boyutlu" kutusu...Ne bir sahne ne bir replik, ne de bir renk...Bir film için kuyruğa girilmiyor. Bir oyun için bilet alınmıyor. 500 YIL ARA"5 dakika ara" değil, "500 yıl ara" verilmiş o şehirlere...Hamlet sahneye çıkalı 500 yıl olmuş... Devletler batmış, imparatorluklar çökmüş, devrilmiş sarayların tozlarından yeni uygarlıklar kurulmuş...5 asır geçmiş...Vatan Yahut Silistre, bir kurtuluşu ateşlemiş... Ama Polatlı Belediye Başkanı çocukları tiyatroya göndermiyor... Yalnız o mu? Bırakın medeniyetler ittifakını, kendi medeniyetiyle ittifak halinde değil bu kafalar...

DÖRDÜNCÜ YAZIYol değil ROL haritasıKRİZİN çözülmesi için bir "yol haritası"ndan söz ediliyor... Türkiye Ermenistan görüşmeleri... Azerbaycan’ın tepkisi ve sınırın açılması...23 Nisan resepsiyonunda ABD Büyükelçisi James Jeffrey’le kısa bir sohbet yaptık.. Konu Azerbaycan... Açıkça şöyle diyor:/_np/8853/7848853.jpg- İki ülke arasındaki sorunun çözülmesi için ne gerekiyorsa yapacağız..Sordum:- Peki Azerbaycan, Karabağ’ın işgali... Büyükelçi Jeffrey Türkiye için pozitif bir insan... Bu belli. Uzun uzun cevabını yazmayacağım...Çıkardığım özet şu:- Türkiye ile Ermenistan’ın bir çözüm noktasına gelmesini çok istiyoruz. Bize düşen görev neyse yapacağız...Bunun Türkçe meali şudur:- Karabağ ayrı bir konu... Biz önce Türkiye ile Ermenistan sorununun çözülmesini istiyoruz... ’SÖZDE’ DEMEYİNBudur işte ABD’nin bakışı... Oralarda bir karar verilmiş...Siz istediğiniz kadar buna "yol haritası" deyin...Size biçilen rol belli...Onların söylediği aslında "rol haritası"dır...Tıpkı Kuzey Irak sınırı için ABD’nin uydusundan, teknolojisinden istihbarat alan Türkiye’nin bu tek taraflı işe "istihbarat paylaşımı" adını vermesi gibi...Neyi paylaşıyoruz. Uydudan bilgiyi veren o. Alan biziz... Paylaşılan bir şey yok ki...Şimdi de "yol haritası" diyoruz...Hayır saklamayın, onun adı, "rol haritası"dır.Şimdi sakın çıkıp buna da "sözde" demeyin...

BEŞİNCİ YAZIKurutulmuş resepsiyonMECBURİ bir atmosfer... Mecburi bir salon. Mecburi bir renk:- Siyah...Mecburi "merhaba"lar... Mecburi el sıkmalar... "Nasılsın"lar...Hiç bu kadar kuru, renksiz, sönük bir 23 Nisan resepsiyonu görmemiştim... Viyolensel çalan kız hayatının en sönük notalarına tutunuyordu...Yoksa düşecekti o salonun kasvetinden...Devlet Bahçeli etrafındaki milletvekilleriyle gözleri yerde öylece duruyor... Bir iki bakan var. Çoğu gelmemiş zaten...Eski milletvekilleri yenilerinden daha fazlaydı... Başbakan, kısa ve mecbu

Yazarın Tüm Yazıları