Emlakbank vurgunu

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Elimdeki belge, CHP milletvekili Adnan Keskin'in soru önergesine, Emlakbank'ın bağlı olduğu Devlet Bakanı Refaiddin Şahin tarafından verilen yazılı yanıt. Yani devletin Meclis Başkanlığı'na sunulan resmi belgesi. Belgede ismi geçen şirketlerin sahibi, Ahmet Özal!

Özetliyorum:

‘‘Artı Yayıncılık ve Filmcilik firması lehine Emlakbank Yönetim Kurulu kararıyla ağustos 1993'te 2 milyon 500 bin dolar dövize endeksli TL kredi açılmıştır.

2 milyon 500 bin dolarlık kredi, ocak 1994'te 5 milyon dolara, şubat 1994'te ise yine Yönetim Kurulu kararıyla 7 milyon 500 bin dolara yükseltilmiştir.

Kredinin 6 milyon 500 bin dolarlık bölümü kullandırılmıştır.

Kredinin teminatına TYT Bank'tan 5 milyon 750 bin dolar ve İmpeksbank'tan 750 bin dolarlık teminat mektubu alınmıştır

Artı Filmcilik Prodüksiyon firmasına (Yine Ahmet'e ait bir başka şirket) şubat 1994'te 1 milyon dolar dövize endeksli TL kredi tesis edilmiştir.

Bu kredi için TYT Bank'tan 1 milyon dolarlık teminat mektubu alınmıştır...’’

* * *

Devletin bankası 1993 ve 1994 yıllarında Ahmet Özal'a hortumlanırken, teminat olarak iki batık bankanın teminat mektubu alınıyor! TYT ve İmpeks, bu gelişmelerden bir süre sonra gümbürdeyip resmen batıyor!

Yine resmi belgede yer alan rakamlara göre, Ahmet Özal'ın yönetim kurulu başkanı olduğu bu iki firmanın şu anda Emlak Bankası'na 6 milyon 300 bin dolar ve ayrıca 638 milyar Törkiş lira borcu var.

Devlet Bakanı Refaiddin Şahin'in imzasını taşıyan belge şöyle bitiyor:

‘‘Her iki firma hakkında yasal takip işlemlerine devam edilmektedir.’’

Başarılar dilerim! Aman iyi takip edin!

Devletin ve milletin paraları uçup gitmiş ve aradan yıllar geçmiş.

Bu saatten sonra neyi nasıl alacaksınız?

Üzerine hep birlikte bir bardak soğuk su içelim!

* * *

Sevgili okuyucularım, aynı belgede bir cümle var ki, özellikle çok ilginç. Aynen şöyle:

‘‘Bankalar Kanunu'nun 64. maddesi gereğince İmpexbank 2 Şubat 1991 tarihinde, TYT Bank ise 23 Mart 1993 tarihinde gözetim altına alınmışlardır.’’

Bunun Türkçesi şu:

‘‘Bu iki banka zaten çürük olduğu için, o tarihlerde devletin denetimine girmişti.’’

Yani devletin bankası Emlakbank, bu durumu bile bile Ahmet Özal'ın şirketlerine milyonlarca dolar krediyi -batık bankaların teminatı ile- hortumluyor. O şirketler ki, birkaç masa ve sandalyeden başka bir şeyleri yok.

Paralar gitti gider!

* * *

Türkiye'de devlet bankaları çok önemli. En büyük hortumlama işlemleri ile vurgunlar bu bankalardan yapılıyor.

Siyasetçi bastırıyor ya da yetkisi varsa emir veriyor... Ve kesenin ağzı torpilliye açılıyor.

Belli siyasetçiler ile belli işadamı-müteahhit-kara paracı takımı, işte bu gibi vurgunların peşinde koşuyorlar.

* * *

Örneğin bir bakıyorsunuz, bir milletvekili, bir televizyon sahibinin İstanbul'daki büyük arazi işlerini takip ediyor. Bu arazi Emlakbank'a kakalandığı takdirde, patron bir anda trilyonlar kazanacak.

Milletvekili, bu amaçla defalarca Emlakbank'tan sorumlu Devlet Bakanı'na ve diğer ilgili kimselere gidip geliyor. Bakan da kendi partisinden.

İşi bitiremeyince, partisinden istifa ediyor!

Bu ‘‘güncel’’ olayın perde arkası bir süre sonra herhalde kamuoyuna yansıyacak ve bir bomba gibi patlayacak.

* * *

Şimdi ben devletin yetkililerine ve Emlakbank yöneticilerine soruyorum:

‘‘Bu milyonlarca doları Ahmet Özal'dan nasıl alacaksınız?’’

Bu soruya elbette yanıt gelmeyecektir.

Devletin bütün ilgili ve yetkili kişi ve kuruluşlarına bir başka soru daha soruyorum:

‘‘Emlakbank, batık ve çurçur bankaların teminat mektuplarıyla, bunca parayı Ahmet Özal'a 1993 ve 1994 yıllarında nasıl ve hangi gerekçeyle vermiştir?

Bu kararları hangi genel müdür ve yönetim kurulu üyeleri almıştır?

Kendilerinden hesap sorulmuş mudur? Sorulacak mıdır?’’

Hayır, ne hesap sorulmuştur, ne de sorulacaktır. Ahmet elini kolunu sallaya sallaya yine ortalıkta dolanacak, belki başka yerlerden başka krediler koparacaktır. Hatta şimdiye kadar koparmıştır bile!

Bu ailenin malı götürmesini daha babaları hayatta iken yüzlerce defa yazmıştım. Kimse umursamadı, kılını kıpırtatmadı... Çünkü yağcılık, çıkarcılık ve ayrıca hesap soracağını zannettiğimiz kişilerin siyasal hesapları hep ağır basıyordu.

Süleyman Demirel ve Erdal İnönü, miting meydanlarını inletiyordu:

‘‘İktidar olunca Çankaya'dan ve Özal Ailesi'nden hesap soracağız...’’

İktidar oldular, koalisyon hükümeti kurdular ama hesap falan soramadılar. Bunca vurgun ve bunca hortumlama, yapanın yanına kâr kaldı.

Ahmet Özal'a devletin ve milletin paralarını kaptıran utanmazlara helal olsun. Ahmet, götürdüğü paraları afiyetle yesin.

Oğlum Ahmet, sen bu yolda devam et!

Yazarın Tüm Yazıları