Emin Çölaşan: Rüzgárı almak

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Seçim öncesinde bu deyim büyük önem kazanıyor. Çünkü rüzgárı arkasına alan kazanıyor. Örnek vermek gerekirse, Türkiye genelinde rüzgár şu anda Ecevit'in arkasında. Ecevit bir numara oluyor.

Fazilet rüzgárı büyük ölçüde kesildi. Aralarında oluşan çatlak, Hocaefendi ile parti yönetimi arasında meydana gelen kavga, bu partiyi büyük ölçüde yıprattı.

Ama 18 Nisan günü sadece genel seçim yok. Onun kadar önemli olan belediye seçimlerinde de oy kullanacağız. Her beldede belli adaylar rüzgárı aldı, bazıları alamadı.

Ankara'da yaşadığım için biliyorum. Bütün göstergeler en güçlü ve kazanması olası adayın Murat Karayalçın olduğunu gösteriyor.

Çok ilginçtir, Ecevit rüzgárı Ankara'da Doğan Taşdelen'e yetmedi. Taşdelen o yüzden üslubunu bozdu, özellikle Karayalçın'ı hedef alan yakışıksız sözler söylemeye başladı ve kendini yıprattı.

Oysa seçim kampanyası başlamadan önce ziyaretime geldiğinde, Karayalçın hakkında kötü konuşmayacağını belirtmiş ve namusu üzerine söz vermişti. Aynı sözü Karayalçın da vermiş ve Taşdelen'le ilgili konuşmayacağını söylemişti.

Murat Karayalçın sözünde durdu, Doğan Taşdelen ise durmadı. Niçin hırçınlaştığını bilmiyorum.

* * *

Sevgili okuyucularım, genel seçimde istediğiniz partiye oy verin. Ama yerel seçim farklı. Yerel seçimde ‘‘adama’’ oy verin. Beldenize en iyi hizmeti kim verecekse, onu seçin.

Ben Ankara'da yaşayan bir vatandaşım. Ankara'nın yıllardan beri i nokta Melih'in elinde ne durumlara düştüğünü hep birlikte gördük. Şehircilik adına birer çirkinlik anıtı olan üç beş üst geçit ve diğer zevksizlikler dışında hiçbir şey yok. Başkentin trilyonları çarçur edildi, torpilli vakıflara ve eşe dosta hortumlandı.

Büyükşehir belediyesinin nice yolsuzluk dosyası devletin müfettişleri tarafından hazırlandı. İ Melih yakında yargı önünde hesabını verecek.

Belediye parasal açıdan sıfırı tüketti ve Ankara'nın su gelirini teminat göstererek devlet bankalarından 5 trilyon liralık ticari kredi aramaya başladı. Bu istem bankalar tarafından reddedildi.

* * *

Şimdi bütün amaç, Ankara'yı adam gibi bir belediyeye, adam gibi bir belediye başkanına kavuşturmak. Cumhuriyetin başkentini bugünkü şahıstan kurtarmak gerekiyor. 1994 seçimlerinde oy bölünmesinden yararlanıp yüzde 22 ile başkan olmuştu! Partiler, örneğin DSP ve CHP, burada yaptığım çeşitli uzlaşma çağrılarını benimsemediler.

Aynı filmi şimdi yeniden mi seyredeceğiz?

Partiler madem bir araya gelemiyor, o halde birlik oluşturma görevi şimdi seçmene düşüyor.

Peki nerede, kimde ve hangi adayda birleşelim ki, Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti çağdaş, uygar ve yolsuzluktan arınmış bir belediyeye kavuşsun ve halka hizmet götürsün?

İşte bu aşamada, karşımıza Murat Karayalçın çıkıyor.

Eldeki bütün veriler ve araştırma sonuçları Karayalçın'ı gösteriyor. Ankara'da daha önce başarılı bir belediye başkanlığı yapmış, metroyu büyük ölçüde bitirmiş, önemli projelere damgasını vurmuş bir siyasetçi.

Halkın her kesimine hitap eden, bağnaz ve katı olmayan, sol kadar sağ kesimlere de saygı gösteren bir aday.

* * *

Ben genel seçimde oyumu DSP'ye vereceğim. Ama Ankara düzeyinde yerel seçimde oyum Murat Karayalçın'a gidecek.

Bir şeye inanıyorum:

Bu seçim, Türkiye'de din tüccarlığı yapan, Müslümanlık sömürüsünden çıkar sağlayan din ve iman işportacılarının ülke yönetiminden uzaklaşmasını sağlamalıdır.

İşte bu yüzden oyumu DSP'ye vereceğim. Ama coşkuyla değil, zorunlu olarak... Çünkü DSP şu anda birinci parti ve biz ona destek vermek durumundayız.

Yerel seçimde oyumu aynı mantıktan yola çıkarak Karayalçın'a vereceğim çünkü oyların bölünmemesi açısından Ankara'da Karayalçın en güçlü ve en önde görünüyor.

Eğer 1994 yerel seçimlerinde olduğu gibi oylar bölünürse, biz aynı kafaları başımıza beş yıl için yeniden musallat edeceğiz demektir.

Ankara buna katlanamaz, bu çileyi beş yıl daha çekemez.

* * *

Burada çeşitli zamanlarda yazdım, DSP ve CHP'yi özellikle Ankara ve İstanbul yerel seçimleri için uzlaşmaya çağırdım. Olmadı.

Şimdi bir an için yukarıda yazdıklarımın tümünü yok varsayalım ve son bir öneri daha getireyim.

Ankara'da Karayalçın ve Taşdelen bir uzlaşmaya varsınlar. İki tarafın da onay vereceği bir firma ya da kuruluşa çok basit bir anket yaptırsınlar. Tek sorudan oluşan ve yasak olduğu için yayınlanmayacak bir anket.

İçinde tek soru olsun:

Karayalçın mı, Taşdelen mi?

Geride olan onurla çekilsin, alkış alsın. Karayalçın buna razı, Taşdelen değil. Taşdelen kazanırsa bütün gücümüzü ona verelim.

En son çözüm budur. Olmadığı takdirde, oylarımız Murat Karayalçın'da birleşmelidir.

Adı İ. Melih olan şahsı Ankara'dan silip süpürmek istiyorsak yapacağımız budur. Bu şahsa karşı oylarımızı bölmeyelim, bir adayda birleşmeyi sağlayalım.

Evet, genel seçimde oyum Ecevit'e, Ankara yerel seçiminde Karayalçın'a.



Yazarın Tüm Yazıları