Emin Çölaşan: Mektup

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

‘‘Cezaevlerinde yatmakta olan sayın terörist kardeşlerim, sizleri gerçekten takdir ediyorum.

Siz bu devleti ve devlet gücünü yerle bir etmeyi başaran, karşınıza devletin temsilcisi olarak çıkarılan unvan ve makam sahibi zavallı adamları karşınızda esas duruşta durdurmayı başaran, sonra da çiğ çiğ yiyen tek kesimsiniz.

Helal olsun.

Şimdi biliyoruz ki cezaevleri sizindir. Orada sizin sözünüz geçer. İçeriye kimse giremez. Gardiyan vesaire size hafif gelir.

Cezaevi müdürü, savcı, jandarma, Adalet Bakanlığı yetkilisi, hatta Adalet Bakanı bile hafif gelir.

İçeride krallar gibi yaşarsınız. Afişler, pankartlar, silahlar, susturucular, kameralar, cep telefonları, tünel için gerekli kazma kürekler.

Ama benim aklımın almadığı bir tek şey var.

Böylesine bir boşluk ortamında sizler nasıl olur da orada kalırsınız. Bunu iyi niyetinize veriyorum. İnanıyorum ki, isteseniz birkaç gün içerisinde hepiniz, yatmakta olduğunuz cezaevinden tüyersiniz.

Deneyin, bu sözlerimin doğru olduğunu göreceksiniz.

***

Dün gazetelerde fotoğraflarını gördüm. Çanakkale Cezaevi'nde yatmakta olan arkadaşlarınız arşivi falan yağma etmişler. Müdür odasına girmişler, dışarıyı seyrediyorlar. Ellerinde kamera bile var. Çekim yapıyorlar.

Vallahi hepsi iyi çocuklarmış ki, oradan beş metre öteye, dışarıdakilere ateş etmemişler.

Uğur Dündar'ın açıkladığı anlaşma metnini dün bizim gazetede okudum, sizin adınıza sevindim, devlet adına utanç duydum. Onu imzalatan, uygulamaya koyan, ama eylemin bitmesinin hemen ardından hiçbir anlaşma olmadığını(!) açıklayan İstanbul Başsavcısı'na, Adalet Bakanı'na bir kez daha içimden güzel sözler söyledim.

Sayın terörist kardeşlerim, cezaevleri sizindir, sizin kalacaktır. Yok F tipi cezaevleri yapılacakmış, yok bilmem ne olacakmış, bunların hepsi palavradır. Değil F tipi, istedikleri tip cezaevi yapsınlar. Oralarda sizin egemenliğinizi kıramazlar.

Hele devleti yöneten bu kafalar, bu bakanlar, bu savcılar hiç kıramaz. Siz siz olun ve hiç kimseye ödün vermeyin.

Gerektiğinde postanızı koyun ve bir eylem başlatın. Üç kişiyi rehin aldınız mı iş tamamdır.

Sonra bütün isteklerinizi o muhteremlere tebliğ edersiniz. Onları emir sayarlar ve birkaç gün süren göstermelik pazarlık sonrasında her istediğinizi kuzu gibi kabul ederler.

Hangi arkadaşlarınızın hangi cezaevlerinde yatacağını bile siz belirlersiniz. Verdiğiniz direktifleri uygulamak, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün görevidir.

Sonra bu konu belki yetmişinci kez Milli Güvenlik Kurulu'nda görüşülür, cezaevleri sorununa dikkat çekilir ama bir süre sonra arada kaynayıp gider.

Sakın unutmayın sayın terörist kardeşlerim!.. Türkiye'yi bu beceriksiz siyasetçiler yönettiği sürece cezaevleri sizindir, sizin kalacaktır.

Bu konuda en ufak bir endişeniz olmasın.

Başarılarınızın devamını diler, hepinize saygılar sunarım.

Not: Cezaevlerinde yatmakta olan sayın mafya kardeşlerim, yukarıda sayın teröristlere hitaben yazmış olduğum mektup sizler için de aynen geçerlidir.

Bilginiz olsun, hepinize kolay gelsin.’’

***

Sevgili okuyucularım, Türkiye bir tuhaf ülke oldu. Bütün kavramlarımızı elbirliği ile altüst ediyoruz. Adalet Bakanlığı zavallı bir durumda. Aciz, kişiliksiz, güçsüz, ilkesiz.

Cezaevlerinin yönetimi mahkûmlara devredilmiş.

Devletin savcıları, Adalet Bakanı'nın onayı ile pazarlık edip anlaşma metinleri imzalıyor, kimin hangi cezaevinde kalacağını, kimin nereye nakledileceğini hükümlülerin istekleri doğrultusunda imza altına alıyor.

Yukarıdaki mektubu içtenlikle yazdım. O adamlara helal olsun...

Çünkü devlete, bükemediği eli öptürüyorlar.

Ben de cezaevinde yatsam, bu boşlukları yakalasam, ben de bu devletle kedinin fareyle oynadığı gibi oynarım.

***

Giderek tuhaflaşıyoruz. Başbakan Ecevit, Amerika'da Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan'la bir devlet toplantısı yapıyor. İki tarafın resmi heyetleri toplantı masasında, Kıbrıs ve çeşitli sorunlar ele alınıyor.

Bir bakıyoruz, Türk heyetinde Rahşan Hanım da var!

Kocasının sağında, Büyükelçi Volkan Vural'la arasında oturuyor.

Kimdir Rahşan Hanım? Hangi sıfatıyla o toplantıya katılmakta, hem de kocasının yanında oturmaktadır?

Bu nasıl iştir, bu nasıl ciddiyetsizliktir?

Ecevit çiftinin yaşamakta olduğu derin sevgi ilişkisine saygımız var. Ama işin cılkı çıkmaya, bu ilişki devlet işlerine yansımaya başladı. Buna sessiz kalmamız mümkün değil.

Allah korusun, yarın öbür gün Rahşan Hanım'ı Bakanlar Kurulu, Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında da eşinin yanında görmeye başlarsak, yandı gülüm keten helva!

***

Nereye baksanız Türkiye tuhaflaşıyor. Şarkıcı Sibel Can da bir özel kanalda haber sunuculuğuna başlıyormuş. Başlar, bir süre sonra diğer sunucular gibi o da köşe yazarlığına terfi eder!

Artistlerin, şarkıcıların, arabeskçi takımının, mankenlerin, popçuların, baldır bacak tayfasının, seks ilahesi sarışınların, sosyetik zamparaların adım adım ele geçirdiği bir medyada yaşamaya başladık.

Yakında bizler yolcu olacağız, onlar kalacak. Bir şeyler oluyor Türkiye'de!



Yazarın Tüm Yazıları