Emin Çölaşan: Lider adayı Melih!






Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

GELECEĞİN parlak ‘‘lider adayı’’ olan Melih'i önceki gece Hulki Cevizoğlu'nun programında izlemediyseniz çok şey kaçırdınız.

Cevizoğlu bir belge açıkladı. Başlığı ‘‘Devlet Brifingi. Türkiye'de yıkıcı faaliyetler. 3 Kasım 1972-Ankara’’. Raporu hazırlayanlardan biri, günümüzde 1. Ordu Komutanı olan Orgeneral Necdet Timur. O günlerde kurmay binbaşı imiş. Bu belgede ülkemizi ve cumhuriyet rejimini yıkmak isteyen sağ ve sol örgütlerin dökümü ve önde gelenleri yer alıyor. 149. sayfada şu ifadeler var:

‘‘Mücadele Birliği: Liderleri ... Melih Gökçek'tir. Amacı merkezi otoriteye bağlı, İslami esaslardan kuvvet alan devlet nizamı kurmaktır.’’

Melih mensubu olduğu Mücadele Birliği'ni doğruladı. Nereden nereye gelmiş! İsmi devlet raporlarında yer alırken Ankara'da Belediye Başkanı olmayı başarmış. Vallahi bravo!

***

Bu şahsın Ankara'da herkesi mahkemeye verdiğini, bugüne kadar yüzlerce dava açtığını, trilyona varan tazminatlar istediğini ve bu yolla da zenginleştiğini burada sık sık vurguladım. Programa telefonla bağlanıp kendisine soru soran bir vatandaşa ve ayrıca CHP Ankara İl Başkanı Levent Gök'e de aynı alışkanlıkla bağırmaya başlamasın mı!

‘‘Seni mahkemeye vereceğim... Seni de vereceğim.’’

Vay vay vay! Varsa mahkeme, yoksa mahkeme! Bunu artık canlı yayınlarda bile dile getiriyor! Burada ona hep sordum:

‘‘Başkan olduğun 1994 yılından bu yana kaç yüz kişiyi mahkemeye verdin, kaç trilyon tazminat istedin, kaç yüz milyar aldın? İsim ve para olarak tam dökümü nedir? Kamu görevini ranta ve kişisel kazanca dönüştürmüyor musun?’’

En az 200 milyar kazandı. Bu soruları kendisine Hulki de sordu ama yanıt veremedi. ‘‘Sizi niçin ilgilendiriyor’’ gibi laflarla geçiştirmeye çalıştı. Elbette yanıt veremez; çünkü ortaya korkunç bir tablo çıkacaktır.

Dahası var. Yüz milyarlar harcanarak, yani milletin parasıyla bir belediye şirketi eliyle çıkardığı ve hurda káğıtçıların yüzünü güldüren gazetecikte, büyük bir küstahlıkla, başkalarına mal varlığı soruluyordu. Bana soruldu, yanıtımı anında verdim. Ben aynı soruları kendisine sordum, suspus oldu ve yine tıklayamadı.

Ankara çok merak ediyor. 1994 yılından bu yana mal varlığı ve servetindeki artış nedir ve nereden gelmektedir?

Müslüman adam değil misin, insan hesap vermekten korkar mı canım!

***

İlköğretimde öğretmen olan karısını Meclis'te bir Fazilet milletvekiline ‘‘danışman’’ yaptırıp maaşa bağlattı. Canlı yayında bu soruya da açıklık getiremedi.

Ama en ilginç olanı, Ankara'nın amblemi olarak kullandığı o uyduruk, saygısız, dinimizi ve bayrağımızı küçük düşüren nesneydi.

Atakule'nin içkili restoran olan tepesini cami kubbesi yapmış, yanından iki minare fışkırtmıştı! Altında ise baş aşağı çevrilmiş bir ay yıldız vardı ve yıldız, Arap bayraklarında olduğu gibi ayın içindeydi'!

Valilik Kurulu bu uyduruk ve çirkin nesnenin Atatürk, Ankara ve Cumhuriyet'i simgelemekten uzak olduğuna, kaldırılmasına karar vermişti.

Ama ne utanç vericidir ki, bu kararı alan Ankara Valiliği işin gereğini yapmıyor, her yerde asılı duran bu ucubeyi kaldırmaya gücü yetmiyor. İçişleri Bakanlığı da işi savsaklıyor.

İ. Melih Gökçek bu amblem kendisine sorulduğunda ne dedi biliyor musunuz:

‘‘Atatürk'ü simgeliyor, çünkü Atakule'nin adı Atatürk'ten geliyor.’’

Yani yuvarlak tepesini, içkili restoran bölümünü cami kubbesine benzettiği Atakule'nin adı Atatürk'ten geldiği için bu nesne Atatürk'ü simgeliyormuş!

O anda bütün Türkiye'de kahkahalar savruldu.

Kendisine sorulan sorulara yanıt veremedi, gerçekleri saptırdı, kendi sözleriyle çelişti. Ama kendi kendine gelin güvey olmuş, ‘‘lider adaylığına’’ soyunmuştu! ‘‘Arkadaşları’’ isterse aday olacaktı ama onların isimlerini veremiyordu, çünkü öyle bir şey yoktu!

Melih'i izlerken ben üzüldüm, ağlamaklı oldum. Canlı yayında harcanmak gerçekten acıydı. Ne diye çıkarsın oralara da, bu durumlara düşersin! Terledi, kızdı, sinirlendi, insanları mahkemeye vermekle tehdit etti.

Partisinin Genel Başkan Yardımcısı Veysel Candan televizyonda onun için ‘‘Ben bildiklerimi anlatırsam sokağa çıkamaz’’ demişti. O soruya da açıklama getiremedi.

İnşallah bir gün gelir, mal varlığı ve servetindeki artışla birlikte öğretmen olan karısının Meclis'e nasıl ‘‘danışman’’ olduğunu, bugüne kadar açtığı binlerce davanın dökümünü, bu yolla kaç para kazandığını ve kamu görevini böylece kişisel kazanca ve ranta tahvil edip etmediğini açıklar (açıklayamaz) da, ibret tablosunu hep birlikte öğreniriz.

***

İsmi İbrahim Melih Gökçek. İmzaladığı resmi yazılarda bile adı böyle geçer. Ama siz ‘‘İ. Melih’’ diye yazarsanız 50 dava açıp 200 milyar para ister. Gerekçesi: ‘‘Bana İbne Melih demek istedi!..’’

Başkaları ‘‘İ. Melih’’ deyince ‘‘İbne Melih’’ olursa, kendisi ‘‘İ. Melih Gökçek’’ diye imzalar atıp pankartlar astırdığında bunun anlamı ‘‘İbne Melih Gökçek’’ olur mu?

Fakat yine de söz veriyorum, bu vatandaşın Fazilet'in başına geçmesi için destek vereceğim! Sonracığıma başbakan bile olur, beni de görür!..

Çünkü geçmişi ve bugüne kadar yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır! Haydi aslan parçası Melih, az kaldı!

Yazarın Tüm Yazıları