Emin Çölaşan: Boş duran deprem evleri

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Geçen yıl haziran ayında Adana ve yöresinde deprem olmuş, çok sayıda insanımız ölmüş, yine çok sayıda konut yıkılmıştı. Hükümet evsiz kalanlara ev yaptırmak için kolları sıvadı.

Dünya Bankası kredi açtı. Bu kapsamda ihaleler çabucak yapıldı. O kadar ki, depremzedelerin evlerine yerleşmesi için Dünya Bankası kendi kurallarını bile bir yerde çiğnedi ve işlemler en kısa zamanda bitirildi.

Depreme dayanıklı -tünel kalıp sistemi ile- yapılan bu evler geçtiğimiz günlerde tamamlandı ve anahtarları bu ay içerisinde Adana Bayındırlık ve İskán Müdürlüğü'ne teslim edildi.

Bunlar 5 katlı apartmanlar. 77 metrekareden oluşan 2 oda 1 salon. Bütün altyapıları bitirildi. Kanalizasyon, su, elektrik, her şey tamam. Ayrıca bodrum katlarında her daire için 10 metrekarelik bir depo yapıldı.

Toplu Konut İdaresi tarafından Adana'da yaptırılan 4 bin, Ceyhan'da yaptırılan bin, toplam 5 bin konutun bir bölümü, yakında hak sahiplerine verilecek.

Adana'da 2.300, Ceyhan'da ise 550 hak sahibi belirlendi.

Bu durumda devletin elinde fazladan 2.150 konut kalıyor.

Son deprem afetinden sonra o bölgede on binlerce insanımız çadırlarda yaşıyor. Önümüz kış, çadırlar yetersiz.

Peki Adana ve Ceyhan'daki 2.150 konuta oradaki depremzedelerden hiç değilse bir bölümünü yerleştirmek mümkün değil mi?

Çukurova yöresinin iklimi ılıman. Kış ayları rahat geçer. Herhalde bazı depremzedeler oraya taşınmak isteyecektir. Peki bu konu onlara soruldu mu? Fikirleri alındı mı?

Hayır!

***

İşin dahası var. Dünya Bankası son Marmara depremi için büyük bir kredi vermeyi önerdi. Yaklaşık 1 milyar dolar. Bu kredinin önemli bölümü de, o yörede konut yapımında kullanılacaktı.

Yer istediler. 15 Ekim gününe kadar arazi tahsis edildiği takdirde, Adana ve Ceyhan evlerini geciktirmeden ve kaliteli bir biçimde yapan müteahhitlerin, şantiye ve malzemeleriyle birlikte o yöreye taşınacağını, işe hemen başlayıp 3 bin konutu Mayıs 2000'de teslim edeceklerini bildirdiler.

Bu yapılırken, Dünya Bankası'nın çok katı ihale kuralları bile çiğnenecek, işin çok acil olması nedeniyle yeni ihale açılmayacak, hazır firma, şantiye ve malzemeler kullanılacaktı.

Ama deprem bölgesinde bu konutlar için arazi bulunamadı!

Ya arandı da bulunamadı, ya da bürokrasi bu önerileri ciddiye alıp iyice araştırmadı.

Peki şimdi ne olacak?

15 Ekim tarihi geçti. Eğer arazi tahsis edilseydi, Dünya Bankası kredisi Marmara depremi için derhal devreye girecek ve yeni ihale açılmadan, yani hiç zaman yitirmeden, binlerce konutun yapımı başlatılacaktı.

Bu büyük kredinin kullanımını geciktirecek miyiz? Deprem yöresinde insanlar büyük sıkıntı yaşarken ve sorunları bir an önce çözmek gerekirken, biz ne yapıyoruz?

***

Son deprem bize her açıdan öğretici oldu. Yerel afetlerde başarılı olan Türkiye'nin, büyük bir afet sonrasında her açıdan nasıl tıkandığı gördük. Örneğin en son Erzincan, Dinar ve Adana depremlerinde sorunlar büyük ölçüde çözüldü, çünkü onlar yerel düzeyde idi.

Ama felakete uğrayan nüfus sayısı artınca ve coğrafya alanı genişleyince, işler altüst oldu.

Düşünün ki, cep telefonları bile çalışmadı! Telefon santralları sustu. Deprem bölgesiyle devlet haberleşmesi bile yapılamadı.

Gerek Ankara ve gerekse valiliklerde bu açıdan hiçbir hazırlık olmadığı ortaya çıktı.

Siz şimdi haklı veya haksız eleştiri yönelten muhalefet partilerine falan bakmayın ve onları fazla ciddiye almayın!

Onlar iktidarda olsaydı, aynı rezalet sergilenmeyecek miydi?

***

Kızılay'ın parlak cilası kazındı ve acı gerçekler ortaya çıktı. Kızılay bir KİT olmuştu. DYP'nin uzantısı, Baba'nın adamlarının karargáhına dönüşmüştü. Yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet orada idi.

Biz bunları zamanında bilmiyor, görmüyorduk. Kızılay gibi bir kurumda bunların olacağı, doğrusu aklımıza gelmiyordu.

Ama biz bir şeyi daha bilmiyorduk!

Günün birinde ülkemizde bir doğal afet olacak, en az 20 bin insanımız can verecek ve günün birinde yobazlar ortaya çıkıp o insanlarımıza hakaret edecek...

Ölenler için ‘‘Oh oldu dinsiz zındıklara’’ diyecek!.. ‘‘7.4 yetmedi mi’’ diye pankart açacak...

Gölcük'te enkaz altında can veren 408 askerimiz için ‘‘28 Şubat kararları orada alınmıştı. Geberip gittiler. Allah intikamını aldı. Zaten o gece orduevinde fuhuş yapıyorlardı’’ diyecek...

Ve Fazilet Partisi'nin yayın organı olan Kanal-7, geçtiğimiz mübarek Regaip Kandili gecesinde Adapazarı'ndan canlı mevlit yayını yaparken araya reklam alacak! Dua okuyan imam ‘‘Şimdi reklamlar’’ diye anons verecek!

***

Bu deprem bize gerçekten de çok şey öğretti. Yetersizliğimizi, örgütsüzlüğümüzü, altyapı eksikliğimizi, hırsızlığımızı, ahlaksızlığımızı, din sömürümüzü, Allah adına ahkám kesmekten bile utanmadığımızı, mevlit arası reklam alıp kutsal geceleri paraya çevirdiğimizi, her şeyimizi ortaya çıkardı.

İşte yazının başında örnek verdiğim olay.

Adana'da her şeyi tamamlanmış 2.150 konut boş duruyor, Marmara'da ise binlerce insan çadırlarda sefalet yaşıyor.

Kimin umurunda!



Yazarın Tüm Yazıları