Elbiseyle poz vermeyen kadın oyuncu

Üstelik hiçbir oyunculuk deneyimi olmamasına rağmen.

Hırsız Var'da Uğur Yücel ve Timuçin Esen'le oynayan Düvencioğlu, 1980 Düsseldorf doğumlu. Annesi Makedon, babası Bulgar göçmeni...

3,5 yıl emlakçılık yaptıktan sonra, mavi tura çıkmak için geldiği Türkiye'de tesadüfen keşfedilmiş ve oyunculuğa başlamış.

Düvencioğlu'yla ilgili başından beri dikkatimi çeken bir nokta var.

Sert yüz hatları, duruşu, dizide sürekli pantolon giymesiyle erkeksi bir tarz sergiliyor.

Önceleri bunun rolüyle ilgili olduğunu düşündüm.

Geçenlerde bir dergiden fotoğraf çekimi yapmak üzere arıyorlar Düvencioğlu'nu.

Düşünülen prodüksiyon çok kadınsı...

Makyajıyla, pozlarıyla Düvencioğlu'nun dişiliğini ön plana çıkaracak fotoğraflar.

Bunun içinde Düvencioğlu'ndan elbise giymesi isteniyor.

Genç oyuncu buna itiraz ediyor.

İtiraz gerekçesini de cesurca söylüyor.

"Elbiseyle poz vermem, bu benim tercihlerime uygun değil" diyor ve böyle bir çekimi yapmayacağını söylüyor.

Bu açıklamayı gazetecilere yapmasaydı, yazmazdım.

Herkesin tercihleri ve hayat tarzı kendi seçimi... Bu nedenle Düvencioğlu'nun kararına sonuna kadar saygı gösteriyoruz.

Meslektaşlarım da öyle yapmış ve çekimi iptal etmişler.

Türkiye, sanatçıların farklı tercihlerini, -gözle görülse bile- görmezden gelip tabu saydığı uzun bir dönem yaşadı...

Hálá da bu kuralı uygulayan sanatçılar var...

Şimdi bir kadın oyuncu çıkıyor, "Ben kadın elbisesi giymem" diyerek bu tabuyu yerle bir ediyor...

Cemil İpekçi de erkek arkadaşıyla fotoğraflar çektirerek bu kapıyı aralamıştı.

Türkiye'de sanatçıların bugüne kadar özgürce sürdürdükleri yaşam tarzlarını, sadece kendi cemaatlerinde değil artık basınla da özgürce paylaşabilecekleri bir dönem başlıyor.

Özlem Düvencioğlu sadece fotoğraf çektirmemekle kalmadı bu adımı ilk atanlardan oldu...

Karakterim bu!

Trabzonspor’la anlaşan Fatih Akyel, geçmişte Trabzonlu taraftarlara yaptığı el hareketinin büyütülmemesi gerektiğini söyledi.

Trabzonlu taraftarlar gibi Galatasaraylı taraftarlar da Fatih Akyel'i sevmez.

Çünkü tıpkı Trabzonlu taraftarlara olduğu gibi, zamanında Galatasaraylılar'a da el hareketi yaptı Akyel.

Atatürk Olimpiyat Stadı'nda oynanan GS-FB maçında, ikinci yarıda oyundan çıkarken seyirciye dönüp eliyle 6 işareti yapmış, 6-0'lık maçı hatırlatmıştı.

Eski takımı Galatasaray seyircisine hareket, Trabzon seyircisine hareket...

Eminim ilk Trabzon-Fenerbahçe maçında Fener seyircisine de hareket çekecektir.

Akrep kendini karşı kıyıya geçiren kurbağayı nehrin ortasında sokmuş.

"Ne yaptın Akrep kardeş, hem kendini hem beni öldürdün" demiş kurbağa...

"Ne yapayım, karakterim bu" demiş akrep.

Fatih Akyel'inki de o hesap işte, karakteri bu.

Haksız rekabet

Enerji Bakanı Hilmi Güler, TRT'ye elektrik faturalarından değil, RTÜK'ten pay verilmesini önermiş.

Hükümet daha önce elektrik faturasından TRT'ye aktarılan yüzde 3,5'luk payı, yüzde 2'ye düşürmüştü.

RTÜK önerisi ilk bakışta kulağa hoş geliyor. TRT payı vatandaşın cebinden çıkacağına, RTÜK'ün kasasından çıksın.

Ancak o RTÜK'ün en büyük geliri özel kanallardan aldığı reklam payları.

Buradan TRT'ye pay aktarılırsa, özel kanalların parasıyla devlet televizyonculuğu yapılmış olacak.

TRT özel kanalların parasıyla, özel kanallara rakip olacak.

Bu haksız rekabet değil mi?

Hediye tartışmasına Altınay nokta koydu

Gazeteciler yılbaşı hediyelerini kabul etmeli mi, etmemeli mi tartışmasına bu yıl en güzel noktayı yapımcı Levent Altınay koydu.

Son dönemde gelin-kaynana programlarını yapan Altınay, yılbaşı hediyesi olarak sadece bir mektup göndermiş.

Mektupta, "Sizin hediyenizi 2006'yı sıcacık karşılamaları için Bolluca Çocuk Köyü'ndeki 125 kimsesiz çocuğa bot, palto, eşofman, pantolon ve kazak olarak gönderdik" diyor.

Gazeteciler yılbaşı hediyelerini almasın diyenlere...

Gelen kırmızı donları yoksullara mı gönderelim diyen gazetecilere...

En güzel yanıt bu oldu...

İhtiyacı olanlara, ihtiyacı olan şeyleri bizim adımıza göndermiş Levent Altınay.

Teşekkür ederim bu güzel hediye için.