Ekonomideki atamalar

Erdal SAĞLAM
Haberin Devamı

Hükümet ekonomi yönetimindeki atamalarına başladı. Gerçekleşen ve yapılması planlanan değişikliklere bakıldığında, genel olarak ‘‘Kimsenin söyleyecek bir sözünün olmadığı’’ söylenebilir.

İlk atamalarla Hazine'nin başına Mahfi Eğilmez, Ziraat Bankası'nın başına Yener Dinçmen getirildi.

Bu iki kişinin de gerek dürüstlüğüne, gerekse de mesleki yetenek ve tecrübesine hiç kimse sesini çıkaramadı.

DPT Müsteşarlığına Orhan Güvenen, Dış Ticaret Müsteşarlığı'na Yavuz Ege'nin atanma kararnamelerinin hazır olduğunu öğreniyoruz. Her iki kişinin de yetkin insanlar olduğunu kimse inkar edemez. Belki yerleri değiştirilse daha iyi olurdu ancak, bu işleri layıkıyla götürecek kişiler.

Eximbank Genel Müdürlüğü'ne getirilmesi planlanan Selçuk Demiralp için bu görevin küçük kalacağı, yani isabetli seçim olduğuna herkes katılıyor.

Mahfi Eğilmez'in Hazine'de yapmayı planladığı değişikliklerin ise kapsamlı olmasını bekliyoruz. Duyduğumuz isimler çok yerinde isimler.

Şimdi sıra Özelleştirme İdaresi ve bazı banka genel müdürlerine kaldı. Ankara'daki söylentiye göre Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na Uğur Bayar düşünülüyormuş. İstifa ettiği için bir yıl resmi göreve gelemeyeceği, bu nedenle Bayar'ın atamasının bu ay sonunda yapılacağı söyleniyor.

Bizce Özelleştirme İdaresi yönetimi, Halkbank gibi kamu bankalarının genel müdürlerinin görevden alınmaları için daha fazla beklenmemeli. Gerekli kişiler bulunamadıysa bile en azından geçeci olarak vekaleten atama yapılmalı. Çünkü mevcut yöneticiler ‘‘Birilerine körü körüne bağlı, onlarla birlikte varolan kişiler’’ olarak biliniyor.

Bu kurumlardaki çalışanlar, arayıp, ‘‘Daha fazla beklenmesi, daha fazla kuruma zayiat verilmesi demek’’ deyip, biran önce değişim istiyorlar.

BAŞBAKAN YAPIYOR AMA...

Ekonomide önemli yerlere yapılacak atamaları bizza Başbakan Mesut Yılmaz'ın yaptığını duyuyoruz.

Konuştuğumuz kişilerin çoğu da Başbakanın görev verdiğini söylüyor.

Bu aslında iyi bir yöntem çünkü konuştuğumuz bazı kişiler ‘‘Geliyoruz ama ne kadar süre oturacağımızı bilmiyoruz. Ancak Başbakan istedi, gelmemek olmaz diye yedleremizi bırakıp geliyoruz ’’ diyorlar.

Yani, ekonomi yönetiminde kimsenin yetkinlik ve dürüstlüğüne bir şey söyleyemediği insanların gelmesinde, Başbakanın teklifte bulunması çok önemli bir faktör oluyor.

Ancak bildiğimiz kadarıyla Vakıfbank örneğinde, ‘‘Başbakanın istediği atama’’ bir türlü yapılamadı.

Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Vakıfbank'tan sorumlu Bakan Metin Gürdere, Başbakanın Vakıfbank Genel Müdürlüğü için düşündüğü Fehmi Gültekin'i istemedi. Son günlerde gazetelere yansıyan ‘‘kayıp arabalar’’ ve ‘‘kayıp telefonlar’’ haberlerinin bizzat Gürdere tarafından sızdırılıp, Gültekin'in bilinçli biçimde yıpratıldığı söyleniyor.

Verilen otomobil ve telefon rakamlarının da abartılı rakamlar olduğu konusunda banka çalışanları bile aynı düşüncede.

Gürdere sonunda kendi istediği isim olan, Bankanın genel müdür yardımcılarından Hasan Kılavuz'u bu göreve dün getirmeyi başardı.

Kılavuz, hemen hemen her Hükümet değişikliğinde Vakıfbank, Halkbank hatta Ziraat Bankası gibi bankaların genel müdürlüğü için ismi geçen bir kişi. Partisine bakılmadan hemen her hükümet değişikliğinde ismi geçtiğine göre; politik ilişkileri güçlü bir isim olsa gerek...

İktidar oyunu ne kadar garip, değil mi?

Yazarın Tüm Yazıları