Ya istikrar, ya kriz

Güncelleme Tarihi:

Ya istikrar, ya kriz
Oluşturulma Tarihi: Ocak 02, 2001 00:00

Haberin Devamı

İşler iyi gidiyor denirken Kasım 2000'inde patlayan kriz sonrası IMF'yle yapılan anlaşmalar neticesinde beklenen 4.2 milyar dolar piyasalar kapalıyken Türkiye'ye geldi. Şimdi Türkiye, ‘‘ya istikrar, ya kriz’’ diye özetlenecek ciddi bir sınavla karşı karşıya. Ekonomide program doğrultusunda adımlar atılırsa, yeniden istikrar gelecek. Aksi halde, kriz bitmeyecek.

İyi başlayıp sonuna doğru krize sahne olan 2000 yılı kötü bitti. 2001 tedirgin başladı. Yılın son günlerinde 2.8'i IMF'den, 1 milyar doları dünyanın önde gelen bankalarının oluşturduğu konsorsiyumdan ve 390 milyon doları Dünya Bankası'ndan olmak üzere toplam 4.2 milyar dolar Türkiye'ye geldi.

Bu paranın yaklaşık 1.4 milyar dolarlık kısmı piyasalardaki nakit sıkıntısını ortadan kaldıracak özelliğe sahip. Kasım 2000 krizi sırasında Merkez Bankası'nın kasasından çıkan yaklaşık 7 milyar doların 2 milyar dolarlık kısmı, borç kaynaklarının kullanımıyla geri döndü.

Bugünden itibaren yeniden çalışmaya başlayacak olan piyasaların bu girişi iyi algıladığı, geçen yılın son işlem günlerindeki gelişmelerden ortaya çıktı. Ancak, Türkiye'nin sorunu tek başına kaynak kaybı olmadığından, sorunların çözümünde borçlanma kanallarının kullanımıyla elde edilecek kaynak da tek başına yeterli olmayacak.

ELDEN GELEN YAPILMALI

Yerli ve yabancı bütün uzmanlar, Türkiye'nin şansını iyi kullanması gerektiğinde birleşiyor. Bu çerçevede, istikrar göstergesi olarak siyasetten, ekonomi yönetimine kadar yayılan geniş bir alanda istikrar, güven gibi unsurlar aranıyor. Özellikle yabancılar, Türkiye'nin ‘hastalıklarını tedavi edebilmek’ adına elinden geleni yaptığını görmek istiyor. Türkiye'nin 2001 için hedeflediği yüzde 10-12'lik enflasyona, 4.5'lik büyüme hızına ulaşıp ulaşmayacağı merak ediliyor.

Bu açıdansa genel olarak, özelleştirmelerin tamamlanması, kamu giderlerinin azaltılması, daha yüksek kalite ve verimlilik talep ediliyor. Talep edilenlere ulaşılabilması için atılacak her türlü adımın başlangıç itibariyle sevimli bulunacağı, ancak devamının da mutlaka getirilmesi gerektiği de doğrudan söyleniyor.

ÖNEMLİ VİRAJ

Bu nedenle, Türkiye yeni yılla birlikte bir defa daha önemli bir viraja giriyor. Hazine Müsteşarlığı'nın iç borçlanma politikasından, özelleştirmeye, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun elindeki bankaların akıbetinden, bankacılık ve finans kesiminin genel yapılanması kadar her adım çok yakından izlenecek. Hükümet ve devlet kesiminin uygulamaları kadar özel kesimin programı uygulama ısrarcılığı da test edilecek.

Hazine, çok zor olarak görülen bu yılın ilk üç ayında iç borçlanma faizini yüzde 50-55 bandında tutmaya çalışacak. Pİyasalarda oluşma ihtimali olan yüksek riski dağıtmak için iç borçlanma enstrumanlarının satışında doğrudan halka satış yöntemi de denenebilecek.

Merkez Bankası, son borç veren olma özelliğini yitirmeden kesin kurallarla belirlenmiş para kontrolünü devam ettirecek. TMSF, elindeki bankaları, ekonomiye yük olmasını engelleyecek şekilde çözüm arayışlarını tamamlayacak. Özelleştirme takviminin açıklandığı şekilde sürdürülmesi gerekecek.

Yılın ilk Hazine ihalesi cuma günü

Hazine, 2001 yılının ilk borçlanmasını 5 Ocak Cuma günü, biri 6 ay (184 gün) vadeli bono, diğeri de 14 ay (408 gün) vadeli tahvil olmak üzere 2 ihale ile yapacak. İhraç tarihleri 8 Ocak Pazartesi olarak belirlenen ve net 1.5-1.650 katrilyon lira arasında borçlanma öngörülen bono ve tahvil ihalelerinde, geri ödeme bonoda 11 Temmuz 2001'de, tahvilde de 20 Şubat 2002'de olacak. Hazine, 23 Ocak tarihinde düzenlenecek 3 ay vadeli bono ihalesinde ihraç tarihini 24 Ocak, geri ödeme tarihini ise 25 Nisan 2001 olarak belirlendi. Bono ihalesinde net 388 trilyon lira borçlanılması hedefleniyor. Şubat ayında biri tahvil ikisi bono olmak üzere 3 ihale birden düzenlenecek. Şubat'ın ilk ihalesi 3 ay vadeli bono olmak üzere 13 Şubat'ta yapılacak. Bono ihalesininse ihraç tarihi 14 Şubat, geri ödemesi de 16 Mayıs 2001 olarak belirlendi.

Hazine aynı gün, biri 14 ay (427 gün) vadeli tahvil ve 9 ay (266 gün) vadeli bono ihalesi olmak üzere 20 Şubat tarihinde düzenleyecek. Hazine, Mart ayında biri 6 ay vadeli bono diğeri de 3 yıl (FRN) olmak üzere aynı gün iki ihale düzenleyecek. 19 Mart tarihinde düzenlenecek bono ve tahvil ihalelerinin ihraç tarihleri 21 Mart, geri ödeme tarihleri de sırasıyla 19 Eylül 2001 ve 17 Mart 2004 olarak belirlendi.

Fon'daki bankalar görücüye çıkıyor

Zekeriya Temizel'in başkanlığındaki Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'na (BDDK) bağlı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'undaki (TMSF) bankaları satın almak için başvuru süresi 22 Aralık'ta tamamlandı. 18 yatırımcı kuruluştan 4'üne ‘‘Siz banka sahibi olamazsınız’’ denildi. Bugünden itibaren pazarlığa kalabilecek yatırımcılar, hangi bankayı istediklerini TMSF'na bildirecek. Onlarla gizlilik anlaşması yapılacak. Yatırımcıların istedikleri bankayı inceleme aşamasının bu ay tamamlanması bekleniyor. Şubatta satış şartnameleri hazırlanacak ve ihaleler açılacak. Nisan ayının ilk haftasında ilgililer hazırladıkları teklifleri TMSF'ye iletecek. Teklifler, nisan ayının sonuna kadar değerlendirilerek ihale sonuçlandırılacak.

Özelleştirme hedefi 7.1 milyar dolar

Dünyanın, bu yıl Türkiye'yi yakından izlerken dikkat edeceği en önemli konulardan biri özelleştirme olacak. Türkiye'nin 2001 yılındaki özelleştirme hedefi 7.1 milyar dolar. Türk Telekom, THY, Petkim, Erdemir, Tüpraş satılacak. Enerji sektöründe de yoğun bir özelleştirme yaşanacak. Özelleştirmeden sorumlu Devlet Bakanı Yüksel Yalova'nın 2000'in son günlerinde verdiği kararlı mesajların ihale süreçlerinde ne kadar etkili olabileceği görülecek.

Türk Hava Yolları'nın (THY) yüzde 51'lik blok satışı için son teklif verme günü 28 Şubat 2001, Türk Telekom'un (TT) yüzde 33.5'lik satışındaysa bu tarih 14 Mayıs 2001 olarak belirlendi.

Türkiye'de özelleştirme sonucunda 15 yılda 7.3 milyar dolarlık satış gerçekleştirildi. 2000 yılında Tüpraş ve Petrol Ofisi hisseleri başta olmak üzere SEKA, TDİ, ORÜS, TÜMOSAN, Deniz Nakliyat ve Asil Çelik'te yapılan satışlardan toplam 2.7 milyar dolar elde edildi. Son 15 yılda yapılan özelleştirmelerden sağlanan 7.3 milyar dolarlık gelir, temettü gibi eklerle birlikte 10 milyar doları buldu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!