TÜSİAD: Refah Türkiye'nin partisi olmayı başaramadı

Güncelleme Tarihi:

TÜSİAD: Refah Türkiyenin partisi olmayı başaramadı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 23, 1998 00:00

Haberin Devamı

TÜSİAD'ın genel kurulunda konuşan Başkan Muharrem Kayhan, ‘‘Refah, büyük bir kitle partisi olarak siyasi hayatımızda yer aldı. Ancak, bir ‘gizli gündemi' olmadığına toplumu inandıramadı’’ dedi.

Refah Partisi’nin ‘‘Türkiye'nin partisi’’ olmayı başaramadığını söyleyen Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Muharrem Kayhan, ‘‘Refah Partisi, büyük bir kitle partisi olarak siyasi hayatımızda yerini almış olmasına rağmen, ne yazık ki, siyasi istikrarsızlığı besleyen önemli kaynaklardan biri olmuştur. Refah, bir ‘gizli gündemi' olmadığına toplumu inandıramamıştır.’’ dedi.

TÜSİAD’ın 28'nci Genel Kurul toplantısı dün yapıldı. Gündemi siyaset ağırlıklı geçen toplantının açılışında konuşan Muharrem Kayhan, Refah'ın kapatılmasıyla ilgili görüşlerini şöyle açıkladı:

‘‘Türkiye'de siyasi istikrarsızlık, esas olarak, toplumsal gelişmenin gerisinde kalan siyasi sistemimiz tarafından üretilmekte, siyaset sahnesindeki aktörler tarafından beslenip büyütülmektedir. Anayasa ve yasaların gereği yerine getirilmiş olsa da, Refah Partisi'nin kapatılmasıyla siyasi hayatımıza kendiliğinden istikrar gelmesi beklenmemelidir. Siyasi istikrarı sağlamak, siyasetin tek meşru zemini olan parlamentonun, en önemli gündem maddesidir.’’

DÜŞMAN KİM?

‘‘Düne kadar, Türkiye'nin demokratik reformlara ihtiyacı olduğunu söyleyen herkesi düşman saydık. Bu görüşü sürdüreceksek Türkiye'nin pek dostu kalmayacak gibi gözüküyor’’ deyen Kayhan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

‘‘Demokrasi ve insan hakları gündemi, hep AB ile ilişkiler bağlamında önümüze geliyordu. Buna şaşırmamak, tepki göstermemek gerekiyor. Hem uluslararası camiada adım adım yalnız kalmaya başlamamız, hem kısır iç siyasi çekişmeleri aşamamamız yüzünden, gitgide içimize kapanıyoruz.’’

Türk insanının yaşanan hiçbir olumsuz gelişmede kendini sorumluluk payını aramamaya alıştırdığını ve yaşadığı her türlü sorundan içerdeki ya da dışardaki ‘‘düşmanları’’ sorumlu tutarak rahatlama yolunu seçtiğini kaydeden Kayhan, ‘‘Yıllardır kronik enflasyon içinde yaşıyoruz. Enflasyonu ortadan kaldırmak için hangi düşmanı bertaraf etmeliyiz? Kapsamlı bir istikrar programı uygulamamızı engelleyen düşmanlar kimlerdir? Vergi reformunu, sosyal güvenlik reformunu meclisten geçirmek için hangi düşmanları etkisiz hale getirmeliyiz? Parti içi demokrasisi olmayan bir demokratik siyasal düzenin oluşmasından hangi düşmanlarımızı sorumlu tutmalıyız?’’ dedi.

Kayhan, konuşmasının insan haklarıyla ilgili bölümünde ise, ‘‘Her ülkenin komşularıyla sorunları olabilir. Bizim birçok komşumuzla sorunumuz var. Aklımıza hiç gelmeyecek mi bu sorunlarda bizim de bir payımız olabilir mi diye? Bizim hükümetlerimiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde yüzler dava kaybetmiş, milyarlarca tazminat ödemiş. Bir an olsun duraksayıp, bunların hiç değilse bir kısmında haksız olabileceğimizi düşünmeyecek miyiz?’’ değerlendirmesini yaptı.

Eczacıbaşı: Mahşerin dört atlısı karşımızda

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Bülent Eczacıbaşı da toplantının açılışında yaptığı konuşmada, yüksek enflasyon, rüşvet, gelir dağılımında bozulma ve yabancı sermaye girişlerinde kaydedilen azalmayı, Türkiye'nin karşı karşıya olduğu ‘‘dört felaket habercisi’’ olarak niteledi. Eczacıbaşı, ‘‘Çok şükür bugün henüz daha felaketin

uzağında olsak bile, bu dört haberci, mahşerin dört atlısı gibi karşımızda durmaktadır’’ dedi. Bu göstergelerin, Türkiye'nin gelecekte bir gün ekonomik ve sosyal çöküş tehlikesi ile karşı karşıya kalabileceğinin işaretlerini taşıdığını söyleyen Eczacıbaşı, köklü değişimlerin vakit geçirmeden gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtti.

Sabancı: Morale ihtiyacımız var

İşadamı Sakıp Sabancı, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Bülent Eczacıbaşı ile Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Kayhan'ın sert sözlerini eleştiren bir konuşma yaptı. Türkiye'nin morale ihtiyacı olduğunu söyleyen Sabancı, ‘‘Ülkede moral yoksa hiçbir yere varamayız. Yaşanan sorunlara ve üzüntülere

olmasına karşın, negatif düşüncelerle bu sıkıntıları aşamayız’’ dedi. Türkiye'nin Gümrük Birliği öncesinde ve 1994 yılında yaşanan ekonomik krizde paniğe kapıldığını belirten Sabancı, o dönemde yaşanan kaygıların boşa çıktığını söyledi. Sabancı, işadamlarının biraz daha moralli olmalarını istedi.

TÜSİAD'ın bütçesi de açık verdi

Hükümetleri denk bütçe yapamadıkları nedeniyle eleştiren TÜSİAD'ın bütçesi de açık verdi. Gelirleri, giderlerini karşılayamayan TÜSİAD'ın 1997 bütçesindeki açığı 17.5 milyar lirayı buldu. 1997'de 420 milyar lira geliri olan TÜSİAD'ın aynı yılki harcaması 500 milyar liraya ulaştı. TÜSİAD geçen yıl bütçesinin yüzde 48'ini tanıtım ve araştırmalar için kullandı. TÜSİAD Genel Kurulu'nda 1998 bütçesi de kabul edildi. TÜSİAD, 1998'de 1 trilyon 10 milyar liralık bütçe belirledi. Bu bütçenin yaklaşık yarısının üye aidatlarından toplanması hedefleniyor.

Koç: Kuvvetli hükümetler gelsin

Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Koç da, Türkiye'nin yalnızlığa doğru itildiğini savunarak, dış politikada mutlaka köklü tedbir alınıp devamlılık sağlanması gerektiğini vurguladı. Koç, ‘‘Bunun böyle olacağı belliydi. 3 senede, 10 tane dışişleri bakanı değiştirirsek olacağı budur. Biraz da kusurları kendimizde aramamız lazım’ dedi. Koç, şunları söyledi:‘‘Siyasi Partiler Yasası, Seçim Kanunu gibi değişiklikleri yapıp, kuvvetli hükümet getirilmeli. Hiç olmazsa 4 yıl hangi hükümet gelirse gelsin, istikrar sağlanır. Çünkü iş dünyasının bütün derdi, istikrarsızlık ve önümüzü görememek. Bugünkü yatırımlarımız çok büyük rakamlara ulaşıyor.’’






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!