İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) Ekonomik Durum Tespiti Anketi'nin yılın ilk yarısına ilişkin sonuçları, imalat sanayinin sıkıntılarının, 1998'den bu yana doruk noktasına ulaştığını ortaya koydu. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Hüsamettin Kavi, düzenlediği bir basın toplantısı ile anketin sonuçlarını kamuoyuna duyurdu. Anket sonuçlarına göre, 2001'in ilk yarısı işletmeler için oldukça sıkıntılı bir dönem oldu. Yılın ilk 6 ayında üretim, iç satış, istihdam, yeni siparişler ve dış satışlarda düşüş yaşayan işletmelerin oranı, geçen yılın ikinci yarısına göre büyük ölçüde arttı. Elde edilen sonuçlara göre, geçen yılın ikinci yarısında üretimde gerileme bildiren işletmelerin oranı yüzde 33.8'den 2001 yılının ilk yarısında yüzde 62.5 gibi çok yüksek bir orana yükseldi. Aynı dönemler itibariyle istihdamda gerileme bildiren işletmelerin oranı yüzde 30.6'dan yüzde 50.7'ye, iç satışlarda 42.3'ten yüzde 72'ye, yeni siparişlerde ise yüzde 39.9'dan yüzde 63.8'e çıktı. 2001 yılının ikinci yarısına ilişkin belkentilerde de işletme ölçeği küçüldükçe karamsarlık artış gösterdi. 2001 yılının ikinci yarısında işletmelerin yüzde 29.5'i üretimde, yüzde 36.1'i iç satışlarda azalma bekliyor. Ayrıca, ankette elde edilen bulguların, ilk yarıda önemli darboğazlarla karşı karşıya kalan işletmelerin oldukça büyük bir bölümünün, 2001'in ikinci yarısında da sıkıntılı bir dönem yaşayacağını ortaya koyduğu belirtildi. İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) Ekonomik Durum Tespit Anketi'nin bu yılın ilk yarısına ilişkin sonuçları, işten çıkarılanların toplam çalışanlara oranının iki misline çıkarak, yüzde 7.7 olduğunu ortaya koydu. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Hüsamettin Kavi, İSO üyelerinin yılın ilk yarısındaki mevcut ekonomik durum ve beklentilerini içeren ''Ekonomik Durum Tespiti Anketi'' sonuçlarını düzenlediği basın toplantısı ile açıkladı. Kavi, Ekonomide 2000 yılında sanal bir ferahlama sonucu GSMH'nın yüzde 6.1 oranında arttığını, ancak bu sırada gerekli yapısal düzenlemeler yapılamadığından Kasım ve Şubat krizlerinin yaşandığını anlattı. Bu krizlerin yarattığı belirsizlik nedeniyle Türkiye'nin tekrar ekonomik ve sosyal açıdan zor bir döneme girdiğini vurgulayan Kavi, ekonominin yıl sonunda yüzde 5'in üstünde küçülmesinin ve kişi başına düşen GSMH'nın da 2 bin 400 dolara gerilemesinin beklendiğini söyledi. Ekonomik Durum Tespiti Anketi sonuçların oldukça çarpıcı ve düşündürücü bulgular içerdiğine dikkat çeken Kavi, bu döneme ilişkin ankete ilk kez bu kadar yüksek bir katılım olduğunu ve ankete 980 üyenin cevap verdiğini açıkladı. 2001 yılı ilk yarısında üretim, iç satış, istihdam, yeni siparişler ve dış satışlarda düşüş yaşayan işletmelerin oranının 2000 yılı ikinci yarısına göre önemli ölçüde arttığını belirten Kavi, ''Bulgular, 2000 yılı ikici yarısında işletmeler üzerinde yoğunlaşan kara bulutların, 2001 yılı ilk yarısında daha da arttığını, sorunların1998 yılından bu yana en büyük boyutlara ulaştığını göstermektedir' dedi. İŞSİZLİK ARTTI, KAPASİTE KULLANIM ORANI DÜŞTÜ Hüsamettin Kavi'nin açıladığı anket sonuçlarına göre, 2000 yılı ilk yarısında işten çıkarılanların toplam çalışanlara oranı yüzde 2.4 iken, ikinci yarıda bu oran yüzde 5.1'e yükseldi. 2001 yılı ilk 6 ay sonunde ise krizlerin ekonomide neden olduğu daralma sonucu, işten çıkarılanların toplam çalışanlara oranı iki misline çıkarak yüzde 7.7 oldu. Bu oran, küçük iş yerlerinde daha büyük boyutta hissedildi. Bu ölçekte işten çıkarılanların oranı yüzde 19.2 iken, orta ölçekli işyerlerinde yüzde 10.4, büyük ölçekli işyerlerinde ise yüzde 5.6. İSO üyesi iş yerlerinde 2000 yılı başında 540 bin kişinin çalıştığını açıklayan Kavi, ''Son 9 ayda İSO üyesi işyerlerinde 61 bin500 kişi işten çıkarıldı. İSO, Türkiye'nin toplam sanayi istihdamının yüzde 16-17'sine tekabül eder. Bu oranı, Türkiye imalat sanayi sektörüiçin genellediğimizde işini kaybeden sayısı 384 bini bulmaktadır. Bu sayının, kayıtlı istihdam olduğu göz önünde bulundurulmalı'' dedi. Anket sonuçlarına göre, 2001 yılının ilk 6 ayında işletmelerin yüzde 58.2'sinin kapasite kullanım oranı yüzde 50'nin altında. Kapasite kullanım oranı ölçekler bazında incelendiğinde, küçüklerde yüzde 43.5, orta ölçelerde yüzde 54.2'ye, büyük işletmelerde ise yüzde 64.1'e düştü. İHRACAT Araştırmaya katılan firmaların yüzde 69.1'i ihracat yaptıklarını belirtti. Ancak, 2001 yılı ilk yarısında yapılan yüksek oranlı devalüasyona rağmen, dalgalı kurun yarattığı belirsizlik nedeniyle ihracatta artış oranı sınırlı kaldı. İşletmelerin yüzde 36.9'u yapılan devalüasyonun ihracatlarını olumlu ya da olumsuz etkilemediğini, yüzde 20.8'i kur artışının bir yarar getirmediğini, yüzde 12.5'i aşırı dalgalanma nedeniyle ihracattan kaçındıklarını belirtirken, devalüasyonun ihracatlarını artırdığını belirten iş yerlerinin oranı yüzde 20.8 düzeyinde kaldı. 2001 yılı ilk yarısında firmaların ihracatlarının toplam ciroları içindeki payı 2000 yılına göre bir miktar artış gösterdi. 2000 yılı ikinci yarısında toplam işyerlerinde yüzde 37.4 olan bu oran, 2001 yılı ilk yarısında yüzde 40.2'ye yükseldi. KREDİ YÜKÜ İşletmelerin kredilerinden kaynaklanan finansman yüklerinin boyutuincelendiğinde çalışmaya katılan işletmelerin ilk yarı sonundaki toplam kredi yükümlülüklerinin, bu dönemdeki cirolarına oranlarının ortalaması yüzde 36.9 olarak gerçekleşti. Bu oranın, firmaların 2001 yılının ilk yarısında düşen satış gelirleri nedeniyle finansman giderlerinin karşılanamaz boyutlara ulaştığına ve karşılanması güç faiz yükü ortaya çıkardığına dikkat çeken Kavi, ''İşletmelerin yıl sonunda cirolarının üçte biri oranında borcu olacak. Türkiye'nin bu reel faiz oranları ile yola devam edemeyeceği ortada'' dedi. Faiz oranlarının yüksek olduğu kriz dönemlerinde, ticari kredi faizleri konusunda işletmeler ile finans kurumları arasında mutabakat sağlanması güçleştiğine dikkat çekilen anket sonuçlarına göre, 2001 yılının ilk döneminde firmaların yüzde 71'i bankalar ile mutabakat sağlayamadıklarını belirtti. 2001 yılının ilk yarısında, birçok işletme kullandıkları kredilerikapatmak zorunda kaldı. Zorunlu kapatma işlemi çoğunlukla finans kuruluşlarının baskısıyla yapıldı. Bu arada, karşılıksız çek ve protestolu senetleri toplam satışlaraoranı yılın ilk yarısında yüzde 10.3 düzeyine çıktı. ZARAR EDEN İŞLETME SAYISI ARTTI Krize karşı işletmelerin en çok başvurduğu önlem, vadeli satışlarıdurdurmak oldu. Bu önlemi alanların oranı yüzde 38.3 düzeyinde. ''İstihdamı azaltmak'' ise yüzde 36.9 ile başvurulan ikinci önlem.Üçüncü önlem olarak ''ödemelerini erteleyen'' firmaların oranı yüzde 33.2 oldu. Satış hacminde daralma olduğunu belirten işletmelerin oranı 2000 yılı ikinci yarısında yüzde 52.3 iken, 2001 yılı ilk yarısında yüzde 63.3'e çıktı. Satışlardaki daralma ve maliyetlerdeki artış sonucu olarak, hedeflenen satış ve karlılık düzeyleri yakalanamadı. İşletmelerin 29.8'i geçen yılın ikinci yarısında zarar ettiğini belirtirken, bu oran 2001 yılı yarı döneminde yüzde 57.6' ya çıktı.Aynı dönemler itibariyle, kar edenlerin oranı yüzde 70.2'den yüzde 42.4'e geriledi. 2001 ilk yarısında krizlerin etkisi ile finansman darboğazı içine giren işletmelerin oranı da 73'e yükseldi. TEFE YÜZDE 69, TÜFE YÜZDE 68.2 OLARAK TAHMİN EDİLDİ 2001 yılının ikinci yarısına ilişkin beklentiler ise ilk yarı gerçekleşmelerine göre olukça olumlu. Ancak, ikinci yarı beklentilerinin ilk yarı gerçekleşmelerine göreyapıldığına dikkat çekilen ankete göre, ikinci yarıda işletmelerin yüzde 29.5'u üretimlerinde, yüzde 36.1'i iç satışlarında, yüzde 22.7'si dış satışlarında, yüzde 31.6'sı yeni siparişlerinde ve yüzde 28'i ise istihdamlarında azalma bekliyor. Çalışmaya katılan işletmeler 2001 yılı GSMH büyüme hızı tahminini eksi yüzde 4 olarak yaparken, TEFE'yi yüzde 69, TÜFE'yi yüzde 68.2 ve ABD
dolar kurunu ise 1 milyon 605 bin 316 lira olarak tahmin ettiler. EKONOMÄ°K PROGRAMI Ä°LÄ°ÅžKÄ°N GÖRÜŞLER Çalışmaya katılan iÅŸletmelerin yüzde 78'i, ekonomik programın önceliklerinin orta ve uzun vadede yarar getirebilecek nitelikte olduÄŸunu, ancak sanayicinin yaÅŸadığı sorunlara iliÅŸkin çözüm içermediÄŸini düşünmekte. Yeni programın 2001 yılı için öngördüğü temel ekonomik göstergelerin de gözden geçirilmesini gereÄŸi bulunduÄŸu belirtiliyor. Çalışmaya katılan iÅŸletmelerin yüzde 66'sı, programda öngörülen TEFE, TÃœFE ve büyüme hızı gibi hedeflerin gerçekci olmadığı görüşünde. Programa güvenen, ancak siyasi irade konusunda endiÅŸeleri olanların oranının yüzde 51.1, bu düşünceye katılmayan ve kararsız olanların oranının yüzde 48.9 gibi yüksek bir düzeyde olmasının ise programa güven açısından bazı endiÅŸeler olduÄŸunu ortaya koyuyor. Ä°SO BaÅŸkanı Kavi, bu çalışmadan elde edilen bulguların, reel sektörün sorunlarının ivedilikle ve katılımcı bir anlayışla ele alınması gereÄŸini ortaya koyduÄŸunu vurguladı. Kavi, ''Türkiye artık, üreten, tasarruf eden, tasarruflarıyla borçlarını ödeyebilen, istihdam imkanlarını geliÅŸtirebilen bir yapıyı süratle oluÅŸturmak zorundadır. Ekonomik ve sosyal açıdan yaÅŸamakta olduÄŸumuz bu zor dönemin, kamunun yönetilebilir bir borç yapısına kavuÅŸturulması ve saÄŸlanacak güven ortamında ekonominin üretir bir hale getirilmesi ile aşılabileceÄŸinin unutulmaması gerekmektedir'' dedi. Â
button