OECD: Türkiye ekonomide kötü performansı hak etmiyor

Güncelleme Tarihi:

OECD: Türkiye ekonomide kötü performansı hak etmiyor
Oluşturulma Tarihi: Nisan 27, 2002 01:37

OECD tarafından hazırlanan raporda, Türkiye'nin çok daha yüksek bir ekonomik performansı hak ettiği belirtilerek, ‘‘Türkiye'nin ekonomik potansiyeline göre sağladığı performans hayal kırıklığı yaratıyor’’ denildi.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), 150 sayfalık, en geniş kapsamlı Türkiye raporunu hazırladı. Bir yılda hazırlanan ve resmen daha sonra açıklanması beklenen raporun, Avrupa Birliği (AB) tarafından, Türkiye‘nin adaylık sürecindeki gelişmeleri görmek açısından esas alınması bekleniyor.

Taslakta, Türkiye’nin Örgüt üyesi ülkeler içinde en yüksek genç nüfus, büyüme oranına sahip olduğu, nüfusun yaklaşık üçte birinin 15 yaşının altında bulunduğu ve bu özellikleri nedeniyle ‘‘daha güçlü bir ekonomik performansı hakettiği’’ belirtiliyor. Taslakta, ‘‘Türkiye'nin ekonomik potansiyeline göre sağladığı performans ise hayal kırıklığı yaratıyor. Avrupa, Ortadoğu ve Asya arasında bulunması, coğrafi ve stratejik pozisyonu, Türkiye'yi bölge için bir ‘Ekonomi Kapısı' haline getiriyor’’ ifadesini kullanan OECD, Türkiye’nin, stratejik pozisyonunun yanı sıra potansiyel bir iç pazara, eğitilmiş iş gücüne ve dinamik bir girişimci yapısına sahip olduğunu da vurguluyor.

Rapor taslağında, Türkiye ekonomisine ilişkin ise şu görüşlere yer veriliyor: ‘‘Gerek ekonomik krizler, gerekse AB adaylığı, Türkiye'nin uzun süredir devam eden kronik sorunlarının çözümünü sağlayacak refromların gerçekleştirilmesi için fırsat oluşturmuştur. Türkiye, düzenleyici reformların çerçevesi ve yönetimi konusunda şimdiye kadar yavaş ilerledi fakat, reformların gerçekleştirilmesi konusunda önemli bir ilerleme bulunmaktadır. Düzenleyici reformların gerçekleştirilmesi, yabancı yatırımın çekilmesi açısından da önem taşıyor. Yabancı sermayenin yeteri düzeyde gelmemesi, düzenleyici reformların gerçekleştirilmemesi nedeniyle, yatırımcıların kaygılarından kaynaklanabilir.’’

YENİ KUŞAK REFORMLAR

Rapor taslağında, ilk kuşak reformların, 1980'li yıllarda başlatıldığı anlatılırken, ‘‘1980'li yıllarda başlatılan reformlar, şimdi düzenleyici reformlar ile devam ettiriliyor’’ ifadesi kullanıldı. Taslakta daha sonra şu görüşler yer alıyor:

‘‘Türkiye, piyasa ekonomisini geliştirme yolunda önemli reformlar gerçekleştirdi, fakat mali sorunların çözümüne yönelik, özelleştirme ve kamu sektöründe kurumsallaşma alanındaki reformların devamına ihtiyaç var. Düzenleyici reformlar Türkiye'de, devletin ekonomideki rolünü azaltmayı, ülke kaynaklarının daha etkin kullanılmasını sağlayacaktır. Reformların başarısı, Hükümet'in siyasi olarak sahiplenmesine ve kararlılığına bağlıdır. Türkiye ekonomisinde kronik hale gelen yüksek enflasyon, kamu finansmanının borçlanma ile yürütülmesinin bir sonucudur. Reformlar gerçekleştirilmeksizin yüksek enflasyon indirilemez.’’

Kurullar bağımsız olmalı

OECD'nin hazırladığı Türkiye raporu taslağına göre, düzenleyici kurulların, buralara yapılan atamalar da dahil olmak üzere, tam bağımsız olarak çalışmasının sağlanması gerekiyor. Böylece ekonomide yapısal dönüşümü sağlayabilecek düzenleyici reformlar daha etkin uygulanabilecek. Reformların koordinasyonunda, her bakanlığın ayrı ayrı sorumlu olmasından çok, koordinasyonu sağlayacak merkezi bir birimin oluşturulmasının önemine değinilen taslakta, ‘‘Düzenleyici reformlarda koordinasyonu ve etkinliği sağlamak amacıyla, Hükümet içinde bir bakanın sorumlu olması gerektiği’’ ifade ediliyor.

Büyüme için vergi indirin

Ekonominin yeniden canlanarak büyüyebilmesi için, vergi reformunun daha etkin hale getirilerek, vergi oranlarının indirilmesinin önemine dikkat çekilen rapor taslağında, kayıtdışı ekonomiyle mücadele edilmesi isteniyor. OECD'nin Türkiye raporu taslağında, vergi reformu konusunda ise şöyle deniliyor: ‘‘Vergi reformu çerçevesinde, kişisel vergi numarası gibi vergi toplamayı daha etkin hale getirecek önlemler alındı. Fakat, sanayi ve iş sektöründe vergiden kaçınma hale yaygınlığını koruyor, bu nedenle halen yüzde 50 oranında bulunduğu tahmin edilen kayıtdışı ekonominin kayıt altına alacak önlemlerin gereği vardır. Kayıtdışı ekonomi kayıt altına alınarak, vergi tabanı genişletilmeli ve vergi oranları indirilerek, ekonomik büyümeye imkan tanınabilecek.

Reform olmazsa enerji sektörü çökebilir

OECD Türkiye Raporu'nda, elektrik fiyatlarını yükseltmenin etkin bir yol olmadığı, bunun sanayideki üretimi olumsuz etkileyerek ekonomik büyümeyi azaltacağı, nihai olarak da devletin vergi gelirlerinin de düşmesine neden olacağı bildirildi. OECD raporunda, enerji sektöründeki kamu kuruluşlarının mali durumlarının çok zayıf olduğu, reformun gerçekleştirilmemesi halinde, sektörün finansal olarak çökebileceğine işaret edildi.

Enerji ve telekomünikasyon sektörü reformlarının, ekonomik büyüme açısından büyük önem taşıdığı, özellikle enerji reformunun, ekonomik büyüme için anahtar olduğu belirtilerek, ‘‘Türkiye'nin Avrasya Enerji Koridoru'ndaki coğrafi pozisyonu, doğalgaz ve petrol taşınmasında önemli bir avantaj sağlıyor’’ ifadesi kullanıldı.

Telekom'da yabancı sınırlaması kalksın

Türkiye'nin, telekom piyasasında tam bir liberalleşmeyi sağlayacak en son OECD ülkesi olacağı ve Telekomünikasyon sektöründeki düzenlemenin, tüketicilerin yararına olduğunun vurgulandığı raporda, Rekabet Kurumu ile Telekomünikasyon Kurumu arasındaki ilişkinin de piyasanın rekabetçi yapısı açısından önem taşıdığı vurgulandı. Telekomünikasyon operatörlüğünde yabancı sahipliği sınırlamasının gereksiz olduğunun vurgulandığı raporda, Türkiye'nin, telekomünikasyon sektöründe tam bir özelleştirme sonucu fayda sağlayabileceği, yabancı sermaye sahipliği sınırlamalarının, yeni teknoloji girişini azaltacağı, halbuki Türk telekomünikasyon sektörünün daha çok yabancı sermayeye ihtiyaç duyduğu belirtildi. Bu arada, beşinci bir GSM operatörünün piyasa girişinin mümkün görünmediğine de dikkat çekildi.

Kamuda başarısızlık cezalandırılmalı

Raporda Türkiye'nin, reformlarda önemli bir ilerleme kaydettiği vurgulanırken, düzenleyici reformların uygulanmasını bekleyen sorunların olduğunun altı çizildi ve bu sorunlara karşı alınabilecek önlemler için şöyle denildi: ‘‘Hükümet kurumlarına karşı yeniden güven tesis edilmeli. Türkiye, durağan, devletin hakim olduğu ekonomiden, yenilikçi ve girişimci bir ekonomiye geçişi, sivil toplum kuruluşları ve piyasa düzeniyle tamamlamalıdır. Kamu sektörü, etkinliğini, şeffaflığını ve hesap verilebilirliliğini artırmalıdır. Kamuda, etkinlik ödüllendirilirken, yetersiz performans için müeyyideler uygulanmalıdır.’’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!