Oda hapsinden başkanlığa

1967 yılında Otomarsan ismiyle kurulan ve bugüne kadar 1 milyar Euro’yu aşan yatırımıyla Türkiye’nin en büyük yabancı sermayeli şirketlerinden biri olan

Mercedes-Benz Türk, bu yıl bir taraftan 50’nci yılını kutlarken diğer taraftan ilk Türk Direktörler Kurulu Başkanı Süer Sülün ile yatırımlarına tam gaz devam ediyor. Geçtiğimiz yıl sonunda Brita Seeger’in henüz 1 yılın doldurmadan Mercedes-Benz’in tepesine ‘Otomobil Pazarlama ve Satış Grubu Başkanı’ olarak atanmasının ardından Mercedes-Benz Türk’ün 50 yıllık tarihinde ilk Türk Direktörler Kurulu Başkanı olan Sülün, Hürriyet’e çok özel açıklamalar yaptı. Seeger’ın sürpriz ataması sonucu belki de başkanlık görevini 2-3 yıl erken teslim alan Süer Sülün’ün kendisini bu göreve getiren 30 yıllık Mercedes kariyeri ise çok ilginç bir şekilde başlamış.

ATILMAK İÇİN YAPTIM

1963 doğumlu olan Sülün, kendi ifadesiyle anarşinin kol gezdiği, sıkı yönetimin uygulandığı 1977 yılında ailesinin de isteğiyle daha güvenli olduğunu düşündüğü Kuleli Askeri Lisesi’ne giriyor. Başarılı bir öğrenci olan Sülün o döneme ilişkin şunları anlatıyor: “1981 yılında Kuleli’den mezun oldum. O dönem Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ihtiyacına göre başarılı öğrencilerini üniversite sınavına sokuyordu. Ben de o sene Boğaziçi Üniversitesi’ni kazandım. Ama gireceğimiz bölümleri yine TSK belirliyordu. Benim sınava girdiğim yıl doktor ve İngilizce öğretmeni ihtiyacı varmış. Ben de bu yüzden Boğaziçi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandım. TSK her üniversiteyi kazananı göndermiyordu, ihtiyacına göre onay veriyordu.

Boğaziçi’ni kazanınca bir anda ‘Ben nerdeyim, burası cennet mi’ düşüncesine kapıldım. İlk yıl sonunda TSK’ya haber vermeden ekonomi bölümüne yatay geçiş yapınca atıldım. Zaten atılmak için yapmıştım. Tazminat ödedim ve kısa süreli hapis yattım. O zaman da sıkı yönetim vardı ve beni yurtta 15 gün oda hapsine attılar. Sonuçta yatay geçiş yaptığımı önceden söyleseydim hiç bölümümü değiştirmeme izin vermezlerdi. Ben yarım dönem okuduktan sonra haber verince bir şekilde devam ettim ve mezun oldum.”

ÖĞRETMEN OLACAKTIM

“Eğer devam etseydim bugün askeri liselerde İngilizce öğretmeni olacaktım” yorumunu yapan Sülün, üniversiteyi bitirdikten sonra profesyonel kariyerine Mercedes-Benz Türk’te başladığını ve 7 Mart’ta 29 yılını bitirip 30’uncu yılına girdiğini söyledi. Yani Süer Sülün, Mercedes’in Türkiye’deki 50 yıllık tarihinin tam 30 yılına tanıklık ettikten sonra grubun tepesine yükselmiş. Boğaziçi Ekonomi bölümünden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde kurumsal finans alanında yüksek lisansını tamamlayan Sülün, bu nedenle Mercedes’te mali işlerde işe başlamış.

Satış finansman memuru olarak kariyerine başlayan Sülün, oradan önce hazine bölümüne ardından şirketin planlamalarını, bütçelerini yapan “controlling” bölümüne geçmiş. Ardından mali işler müdürü olan Sülün’ün kariyerinde 2001 krizi önemli bir değişime neden olmuş. Krizle birlikte satış bölümüne geçip bayi geliştirme ve hafif ticari satış müdürü olan Sülün, elde ettiği başarılar sonuca 2007 yılında şirketin icra kurulu üyeliği ile satış ve pazarlama direktörlüğüne getirilmiş. Süer Sülün, 30 yıla ulaşan Mercedes kariyerine ilişkin noktayı şöyle koyuyor; “Brita Seeger’ın ayrılması planlı ve programlıydı. Yani 15 Temmuz darbesinin bir etkisi yoktu. Evet belki ben başkanlığa 2 yıl erken başladım ama bu görev 30 yıllık emeğimin bir karşılığı.”

MERCEDES’İN YAPISI TSK’YA ÇOK BENZİYOR
ALMAN Mercedes’in yönetim organizasyonunun aynı Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) gibi olduğunu belirterek, “Organizasyonlar büyüdükçe kontrolü zorlaşıyor. Türkiye’deki her birim (otobüs, kamyon, otomobil ve hafif ticari araç) kendi içinde Almanya’daki birimine bağlı. Yani Türkiye’de kamyon birimi Almanya’daki kamyon birimine bağlı, otobüs birimi yine Almanya’daki otobüs birine bağlı. Fonksiyonel bir organizasyon var. Aynı TSK organizasyonu gibi. Tankçı tankçıya, levazımcı levazımcıya bağlı. Dikey bir yönetim var. Raporlama olarak Almanya, operasyonel olarak bana bağlı hepsi. Disiplin olarak kontrol bende ama kararlar global olarak alınıyor. Tabi yurtiçindeki güncel kararlar ve yatırımların kontrolü Türkiye’de” yorumunu yapıyor.

Alfred Hitchcok’un filmleri halt etmiş
50 yıllık Mercedes-Benz Türk tarihinde kendisinin ilk Türk başkan olmasının Alman otomotiv devinini Türkiye’ye verdiği önemin ve duyduğu güvenin bir göstergesi olduğunu belirten Sülün, “Ben aslında milliyetle de çok alakası olmadığını düşünüyorum. Bugün Evobus İsviçre ve Danimarka’nın başında bir Türk CEO var. Dubai’de bir Türk arkadaşımız var. Milliyetten ziyade işin ehliyeti önemli. Biz de liyakata bakıyoruz” dedi. Türkiye’de yabancı yöneticilerin zorlandığı fazla ayak uyduramadığını da belirten Sülün, “Kanunlar ve kurallar sık sık değişiyor. Gündem değişiyor. Mercedes’in direktörler kurulu toplantısında geçen konuştuk. Alfred Hitchcock’un filmleri Türkiye’de yaşananların yanında halt etmiş” yorumunu yaptı.

İlk Türk olarak imzamı atacağım
SÜER Sülün, bugün Mercedes-Benz Türk olarak asıl rekabeti şirket içi ülkelerde yaşadıklarını belirterek, “Yani Türkiye olarak diğer Mercedes ülkeleriyle rekabetteyiz. Yatırım almak, farklı bir değer katmak için çaba gösteriyoruz. Benim de şirketin ilk Türk başkanı olarak bu görevimde bir imza atmam gerekiyor. Bekleyip göreceğiz. Bu yıl Mercedes’in Türkiye’de 50’nci yılını kutluyoruz. Bu 50 yılın 30 yılında ben varım. Bizim şirkette emeklilik konusu biraz esnek. Teorik olarak 60 yaş ama 5 yıl esneklik var. Yani 65’ten önce emekli olunmuyor. Sonuçta 5 yıl görev süresi olsa ben bu görevimden önce 10 yıl aynı pozisyonda olmazdım. Ama benim şahsi görüşüm aynı pozisyonda yıllarca kalmak iyi bir şey değil. Ehliyet yana başarılı ve yetenekliyseniz mobil olmak durumundasınız” diye konuşuyor.

1.6 milyar Euro’luk ihracat yapacağız
ALMAN Mercedes’in 50 yıldır Türkiye’de olduğunu ve iki tane çok önemli fabrikasının bulunduğunu belirterek, “İstanbul Hoşdere’deki otobüs fabrikamızın 4 bin 700 adetlik kapasitesi var ki tamamını kullanıyoruz. Türkiye’de normal yılda toplam 1100 otobüs satılırken, biz 4 bin 700 otobüs üretiyoruz. Üretimde günde 17 otobüse çıktık ve ürettiğimizin yüzde 90’ını ihracat ediyor. Bugün Hoşdere fabrikamız dünyanın en iyi fabrikası seçilmiş durumda, Türkiye’de üretilen her iki otobüsten birini biz üretiyoruz” dedi. Aksaray’da bulunan kamyon fabrikalarının ise Türkiye’de üretilen her 3 kamyondan ikisini ürettiğini hatırlatan Sülün şunları söyledi: “Kamyonda geçen seneye kadar iç pazara üretim yapıyorduk. Son aldığımız kararla ve 113 milyon Euro’luk yatırımla birlikte kamyon fabrikamızın kapasitesini ikiye katlıyoruz. Yani 17 bin adetten 35 bin adede çıkacak. Üretimizin yarısı iç pazara yarısı Avrupa ağırlıklı ihracata yönelik olacak. Bu sayede 2018 yılından itibaren iç Anadolu’nun göbeğindeki Aksaray’dan 1 milyar Euro’luk ihracat yapacağız. Yani toplam otomotiv ihracatının yüzde 7-8’ini biz kamyonla yapacağız. Tek seferde üzerine koyacağız. Bunu çok önemli buluyoruz. 700 milyon dolarlık otobüs ihracatımızla birlikte Mercedes’in Türkiye’den toplam ihracatı 2018 yılından sonra 1.6 milyar Euro’ya yükselecek.”

Otomobilde liderlik devam
MERCEDES’in geçtiğimiz yıl Türkiye’de 5 yıl aradan sonra Alman BMW’yi geçerek otomobilde yeniden liderliği ele geçirmesini de değerlendiren Süer Sülün, “Bu yıl toplam pazarın yüzde 10 gibi çok daha fazla olmayan bir daralma yaşayacağını düşünüyorum. Lüks sınıftaki daralma ÖTV artışına bağlı daha fazla olacaktır. Ama biz liderliğimizi devam ettirmek istiyoruz” diye konuştu.