Güncelleme Tarihi:
“Biz demokrasilerde güç kullanmaya değil konsensusa, uzlaşmaya inanan bir topluluğuz. TÜSİAD’ın misyonunu tartışma konusu yapan ve artık bittiği için güç kaybettiğini söyleyenler yanlış düşünüyor. Düşünce, inanç ve girişim özgürlükleri konusunda artık bitti diyebilir miyiz? Laik hukuk devleti konusunda içimiz rahat mı? Yüksek standartlı katılımcı bir demokrasiye sahip miyiz? Liberal ekonominin rekabetçi piyasa ekonomisinin kurum ve kurallarını geri dönülmez biçimde yerleştirebildiğimizi söyleyebilir miyiz? Bu sorulara gönül rahatlığı ile ‘evet’ denilemiyorsa TÜSİAD’ın ne misyonunun tartışılmasına gerek yoktur” dedi. Mustafa Koç, genel kurula katılamadı ve açılış konuşmasını, geçirdiği deniz kazası nedeniyle bulunduğu hastaneden, ‘video konferans’ yöntemiyle gerçekleştirdi.
Demokrasi gelişmeli siyaset değişmeli
MUSTAFA Koç, Türkiye’nin yeni gelişme modelinin temelini oluşturmak için remokrasinin gelişmesi siyaset anlayışının değişmesi gerektiğini söyledi ve şöyle devam etti: “Ülkemizde demokrasinin standartlarının yükseltilmesi, siyasetin çağdaş normlara göre yapılması, temel ekonomik, toplumsal ve siyasal alanlardaki reformlarla insanlarımızın yaşam standardının yükseltilmesi ana konu başlıklarımız olmaya başladı. Özlediğimiz yüksek yaşam, yönetim ve piyasa standartlarının kristalleştiği bir model olarak Avrupa Birliği’ni görüyoruz.”
Şimşekleri çektik baskılar da gördük
ZAMAN zaman hükümetlerle ters düştüklerini de hatırlatan Mustafa Koç, “Şimşekleri üzerimize çektik. Takdir ve eleştiri başa baş biçimde çabalarımıza eşlik etti. Savunduğumuz birçok temel görüşün ülkemizin ekonomik, toplumsal ve gelişiminde etkili olduğunu görebiliyoruz. Her kritik rapordan sonra TÜSİAD’ın çatladığını ileri sürmeye hevesli çevreler çıktı ama TÜSİAD güçlenerek devam etmiştir” dedi. TÜSİAD’ın 39 yıldır partiler üstü kaldığını vurgulayan Koç, şöyle devam etti: “Ekonomide, siyasette, sosyal konularda taraf olduk taraftar olmadık. Hükümetler, övgü ve takdirlerimizi memnuniyetle karşılarken, eleştirilerimizden fazlasıyla rahatsız olmuş, hatta zaman zaman konuşmamızı engellemek için demokrasilerde olmaması gereken tarzda polemikler yaratmış, baskılar uygulamıştır. Ön cephede başkan gözüktüğü için, kimi başkanlar hedef tahtasına da oturtulmuştur.”