Girişimci olma, sanatçı ol

Güncelleme Tarihi:

Girişimci olma, sanatçı ol
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 23, 2016 15:28

Peter Thiel “Zero to One” kitabında “Seninle çok az kişinin aynı fikirde olduğu ne var?” sorusuyla başlar. Ben de bu kitabı okuduğumdan beri kendime bu soruyu soruyorum. Özellikle kendisini girişimci olarak gören, girişimci olmak isteyen kişilerin kendilerine bu soruyu sormalarını rica ediyorum. Hemen cevap vermeye çalışmayın, ara ara kendinize bu soruyu sorun. Peter Thiel’in kendisi de bu sorunun cevaplanması zor bir soru olduğunu kabul ediyor.

Haberin Devamı

Niye özellikle girişimcilerin bu soruyu kendilerine sormasını istediğimi merak ediyor olabilirsiniz. Çünkü girişimci olan kişilerin farklı olduğunu, bir şeyleri farklı gördüklerini söylüyoruz, deneyimliyoruz veya duyuyoruz. Bir girişimcinin hikayesini dinliyoruz, kimse ona inanmamış ama o inandığı şeyi gerçekleştirmek için yolundan hiç dönmemiş ve başarıya ulaşmış. Peki gerçekten biz girişimciler farklı mıyız? Diğerlerinin anlamadığı farklı şeyler mi konuşuyoruz, ki bu diğerleri yeri geliyor kurumsal firmalarda çalışan insanlar oluyor, yeri geliyor üniversite hocalarımız oluyor hatta yeri geliyor melek yatırımcılar oluyor.

Evet girişimcilerin farklı olmadığını söylemeyeceğim. Girişimcilik farklı bir şeydir. Fakat bize her gün girişimcilik adına pompalanan, gösterilen şeylerin artık o kadar da farklı olmadığını, “az sayıda insanın” bildiği şeyler olmadığını görüyoruz. Farklı şeyler söylediğimizi düşünerek konuştuğumuz ne varsa aslında ağızlarda sakız haline getirilmiş ve biraz popüler kültür furyasından nasibini alarak içi boşaltılmış şeyler haline geldiğini göremiyoruz.

Peter Thiel, Seth Godin, Richard Branson ve daha nice bu tarzdaki insanların kitaplarını sular seller gibi ezberliyoruz. (Bu yazının başında bile Peter Thiel var.) Aslında birçok girişimcinin “kurumsal” dediği kesimi eleştirirken -ki bence bu da çok yanlış- kullandığı tek yönlü olma, dar bakış açısı gibi kavramları aslında şuanda kendisini girişimci olarak nitelendiren insanların geldiği nokta olarak görüyoruz. Hep aynı tarz kaynaklardan benzer kelimelerle yazılmış, benzer telkinleri okuyoruz, dinliyoruz.

“BEN GİRİŞİMCİYİM” DEMEK “BEN SANATÇIYIM” DEMEKTİR!
Dinlemekten inanılmaz keyif aldığım Serdar Kuzuluoğlu Startup Turkey 2014’teki konuşmasında Twitter’ın kurucusu Jack Dorsey hakkında bir hikaye anlatır. Jack Dorsey’e sorarlar: “Twitter devletleri nasıl etkiliyor?”. Dorsey de şöyle cevap verir “Twitter is a temporary autonomous zone.” (Türkçesi “geçici otonom bölge”). Sözün anlamına, derinliğine takılmadan şunu hemen belirteyim, bu Jack Dorsey’e ait bir söz değil. Bu söz Amerikalı ünlü anarşist filozof Hakim Bey’in sözünü ettiği, savunduğu bir konsept. Buradaki ana çıkarım Jack Dorsey’in bir filozofun savunduğu konsepti konuşuyor olması, yani bir filozofla ilgili bilgi sahibi olması ve bunu kendi ortaya çıkardığı işi tanımlarken kullanıyor olması. Twitter doğarken bu düşünce sistemiyle mi ortaya çıkarıldı orasını bilemem ama entelektüel birikimin bir girişimde nasıl önemli yer kapladığını bize açıkça gösteriyor. (Forbes’da yayınlanan Jack Dorsey yazısı http://www.forbes.com/sites/tomiogeron/2011/11/10/jack-dorsey-technology-is-craft-anarchy-and-wabi-sabi/#5c7f970a5da0 )

Girişimciliği sadece iş geliştirme, pazarlama, kodlama olarak değerlendirip bunlara yönelerek ortaya bir şeyler çıkartmaya çalıştığımızda asıl hedefimize ulaşamayacağız. Girişimci kişilerin kendilerini farklı bakış açılarından beslemesi ve bu şekilde geniş dünya görüşüne sahip olmaları gerekmektedir. Entelektüel birikim, hayalgücüne katkı sağlayacak ve “yenilikçi” fikirlerin önünü açacak temellerden birisidir.

Girişimcilik bir sanattır, meslek değil. Mesleğimiz iş geliştirmeci, UX/UI’cı ve diğer şeyler olabilir. Girişimciliği bir hayat şekli, bir yaşayış biçimi olarak değerlendirmek gerekir. Bunun farkına varabiliyorsak Picasso’yu sadece diğer ressamların yazdıklarını okurken düşünebiliyor muyuz? Aynı tarz kaynakları tüketerek bambaşka, yenilikçi, nefes kesici bir eser ortaya çıkarabileceğimize inanıyor muyuz?

Girişimci olmak isteyen arkadaşlarım, kardeşlerim, büyüklerim sizler de, ben de muhteşem bir tablo ortaya çıkartmak istiyoruz. Kafamızın içinde onun hayalini kuruyoruz, gözlerimizi kapatınca çizdiğimiz tabloyu, insanların o tabloya nasıl baktıklarını, bundan nasıl gurur duyduğumuzu görebiliyoruz. Ama sadece “business” kategorisinde yazılar, bloglar, haberler takip edip sadece bu tarz etkinliklerde boy gösterirsek iş tabloyu çizmeye geldiğinde elimizde sadece tek bir renk olacağını göremiyoruz demektir. Beslendiğimiz kaynaklar paletimizdeki renkler gibidir. Evimizde sadece bizim göreceğimiz bir resim çizmek istiyorsak tek renk belki yeterli gelebilir, ama Louvre’da Mona Lisa’nın yanına asılacak bir şeyler çizmenin hayalini kuruyorsak Da Vinci’nin nasıl çok yönlü bir adam olduğunu anlamamız gerekir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!