IMF'den ‘seçimden sonra parasal destek’ mesajı

Güncelleme Tarihi:

IMFden ‘seçimden sonra parasal destek’ mesajı
Oluşturulma Tarihi: Şubat 09, 1999 00:00

Haberin Devamı

İki haftalık Türkiye ziyaretini dün tamamlayan Uluslararası Para Fonu (IMF) Heyeti Başkanı Martin Hardy, seçim sonrasında yürürlüğe girecek yeni bir programla Türkiye'ye parasal destek sağlanacağını açıkladı.

Yakın İzleme Anlaşması çerçevesinde iki haftadır Türkiye'de incelemeler yapan Uluslararası Para Fonu (IMF) Heyeti'nin Başkanı Martin Hardy, seçimlerden sonra IMF kaynaklarının kullanımı için hükümet ile anlaşmaya vardıklarını açıkladı. Hazine Müsteşarı Yener Dinçmen de IMF ile parasal kaynak içeren yeni bir porgram için önümüzdeki haftalarda çalışma başlatılması kararını aldıklarını bildirdi. Seçim sonrası yürürlüğe girecek programdaki destek miktarı, yeni hükümetin yapısal reformlara ilişkin tutumuna bağlı olacak.

Dün Türkiye incelemesi sonuçlarını açıklamak için Hazine Müsteşarı Yener Dinçmen ile birlikte bir basın toplantısı düzenleyen Martin Hardy iki haftanın değerlendirmesini ‘övgüler ve eleştiriler’ olarak iki başlık altında topladı. Yaşanan krize rağmen, Türkiye'nin çok başarılı sonuçlar ve önemli kazanımlar elde ettiğini söyleyen Hardy, yapısal reformlarda ilerleme sağlanamamasını ise eleştirdi.

Hardy, Türkiye'ye sağlanacak mali yardımın isminin ne olacağı konusundaki bir soru üzerine, ‘‘Programın başlığı ve ismi önemli değildir. IMF'nin yardım etmek için muhtelif kolaylıkları vardır’’ dedi.

Hardy bu konuda, ‘‘Burada önemli olan, kapsamlı bir programın oluşturulmasıdır. IMF'nin, kapsamlı programa destek vermeye olan niyeti önemlidir. Bu kapsamlı program içinde yapısal reform unsurlarının yer alması gerekir’’ diye konuştu.

TÜRKİYE GÜVEN VERDİ

Hardy, ekonomideki tabloya ilişkin bakışını şöyle aktardı:

Enflasyon: Enflasyonda önemli kazanımlar elde edildi. TEFE'de 8 yıldır görülmeyen bir orana inildi. TÜFE o kadar olmasa da Ocak ayında son beş yılın en iyi performansı gösterildi. Türkiye uluslararası ekonomik alandaki güçlüklere başarıyla direnmesini bildi.

Bunalımdan az etkilendi: Türkiye, en önemli ikinci ihracat pazarı olan Rusya'daki krize rağmen, gelişmekte olan diğer ülkelere kıyaslandığında az etkilendi. Türkiye'nin dış borçlanma alanında, uluslararası tahvil piyayasına tekrar giriş yapan ilk ülkelerden biri olması önemli.

Dış Denge güven veriyor: Ödemeler dengesinde cari dengelerin fazlaya dönüşmesi dikkat çekiyor. Bu bize Türkiye'nin dış dengesini başarıyla yürüttüğüne dair güven vermektedir.

YAPISAL REFORMLAR

Hardy, Yakın İzleme Anlaşması'nın, ‘yapısal reformlar’ ile ilgili iddialara bakıldığında ise ortaya karışık bir tablo çıktığına dikkat çekerek eleştirilerini de şöyle sıraladı:

‘‘Yapısal reformlar kilit olma özelliğini koruyor. Emeklilik yaşının kadılarda 38, erkeklerde 43 olmasını anlamak zor. Bu sistem, Türkiye'ye yılda 6 milyar dolar kaybettiriyor. Genel bütçede de önemli sorunlar yaratıyor. Bankalar Yasası zaman geçmeden çıkarılmalı. Umudumuz ve beklentimiz, seçim sonrası kurulacak hükümetin reformları kararlı bir şekilde ele almasıdır.’’

Tarıma desteği azaltın

Görev yaptığı süre içinde birkaç hükümet değişikliği olmasına karşın Hazine ve Merkez Bankası yönetimlerinde esaslı değişiklikler olmamasını olumlu bulduğunu söyleyen Hardy, ‘‘Türk özel sektörü çok dinamik’’ dedi.

Türkiye Masası Şefi olarak görev yaptığı dönemde, en olumsuz noktanını yapısal reformlarda ilerleme sağlanamaması olduğunu vurgulayan Hardy, tarımsal desteklemeyle ilgili bir soruya şu karşılığı verdi: ‘‘Türkiye'de tarımsal destekleme fiyatlarının, dünya fiyatlarının çok üzerinde olduğu bir gerçektir. Bu da ürünlerde stok fazlasına yol açıyor. Tarım politikalarına büyük özen gösterilmeli. Orta vadeli politikalar çerçevesinde sübvansiyonlar azaltılmalı.’’

Hemen başlıyoruz

Hazine Müsteşarı Yener Dinçmen, 1999 yılı içinde IMF ile parasal kaynaklı bir programının çalışmalarına hemen başlama kararı aldıklarını bildirdi. Dinçmen, ‘‘Bu program, reformları kapsayan, sıkı bir mali disiplini kapsayan bugünkü programdan, daha kapsamlı ve seçimden sonra yürürlüğe girecek bir program olacak’’ dedi. Dinçmen, bu çalışmaların, hem Washington'a ziyaretler hem de onların mevcut programı gözden geçirmek için Türkiye'ye yapacakları ziyaret sırasında oluşturulacağını söyledi. Dinçmen, bir soru üzerine, ‘‘Program ile ilgili henüz bir parasal miktar görüşmedik. Önce programın çalışması başlar, belli bir safhaya geldiği zaman diğer unsurları.. Şüphesiz mali desteğin boyutu önemlidir’’dedi.

Enflasyon haziranda yüzde 45'e iner

IMF'nin değerlendirme raporunda bazı ekonomik hedeflerle ilgili öngörülere de yer verildi. Tüketici fiyatları itibarıyla, Ocak 1998'de yüzde 102 olan 12 aylık enflasyonun, Ocak 1999'da yüzde 66'ya, Toptan Eşya fiyatlarında ise yüzde 92'den, yüzde 50'ye düştüğü vurgulandı. IMF, bu yılın Haziran ayı sonunda, revize edilmiş hedefler çerçevesinde, TEFE bazında 12 aylık enflasyonun yüzde 45'e ineceğini öngördü. IMF'ye göre, özelleştirme gelirleri hariç, mart ayı sonundaki faiz dışı bütçenin 135 trilyon lira açık, haziran ayının sonunda ise 580 trilyon liralık bir fazla vereceği öngörüsünde bulunuyor.

Türkiye şokları ‘Yakın İzleme’yle atlattı

IMF Türkiye Masası Şefi Martin Hardy, dünkü basın toplantısında hazırladıkları değerlendirme raporunu dağıttı. Raporda, Türkiye'nin IMF'yle yaptığı ‘‘Yakın İzleme Anlaşması’’ sayesinde büyük dış şokları savuşturduğu, enflasyonu düşürmede önemli gelişmeler kaydettiği vurgulandı. IMF'nin değerlendirmesi özetle şöyle:

ENFLASYON DÜŞTÜ:

Türkiye'nin, geçen yıl uygulamaya başladığı program, birçok alanda başarılı oldu. Enflasyon, programlandığı gibi keskin bir şekilde iniş gösterdi. Faiz dışı bütçe, program hedefleri çerçevisinde fazla verdi. Yılın ilk altı ayında, yapısal reformlara ivme kazandırıldı.

YETENEKLİ YÖNLENDİRME:

Dünya genelinde, çalkantılı bir ekonomik çevrede, ekonomi politikaları yetenekli bir şekilde yönlendirildi. Rezervler rahat bir düzeyde tutuldu, uluslararası borçlanma piyasalarına yeniden giriş sağlandı.

FAİZ ZARAR VERİYOR:

Dış kaynaklı ekonomik şok, belirsiz siyasi çevre ve anahtar yapısal reformlarını hayata geçirilememesi gibi unsurlar, faizlerin yükselmesine neden olarak, kamu maliyesi üzerindeki yükü arttıracak ve reel ekonomiye zarar verecek.

YAKIN ÇALIŞABİLİRİZ:

Biz, seçimlerden sonra, yetkililerle, daha iddialı ve geniş kapsamlı bir anti-enflasyonist strateji konusunda yakın bir şekilde çalışmayı bekliyoruz. Böyle bir program, Yakın İzleme anlaşması üzerine inşa edilecek ve mali kaynaklarla desteklenebilecektir.

REZERVLER İYİ:

Para politikası, 1998'de güç sorunlarla karşılaştı. Yılın ikinci yarısındaki sermaye çıkışına, Merkez Bankası uygun bir şekilde tepki verdi ve rezervlerin istikrarlı bir şekilde kalmasını sağladı. Merkez Bankası aynı zamanda, TL'nin değer kaybı üzerine bir politika uygulamaktan sakındı.

DIŞ KAYNAKLI ŞOK:

Dış kaynaklı ekonomik şok ve yüksek faiz oranları, reel ekonomiyi olumsuz etkiliyor.

ÖZELLEŞTİRME YAPILMALI:

1998'in ilk yarısında, özelleştirme programı ivme kazandı. Petrol ürünleri dünya fiyatlarına uyarlandı, tarımsal destekleme fiyatları enflasyon hedeflerine uyarlandı, vergi reformu onaylanarak yürürlüğe girdi. Bankaların net açık döviz pozisyon oranları, yüzde 50'den yüzde 30'a indirildi. Enerji ve telekomünikasyon sektöründeki özelleştirmeleri kolaylaştırıcı düzenleyici çerçeve gerçekleştirilemedi. Sosyal güvenlik reformu, minumum emekli yaşının yükseltilmesi ve prim ödeme döneminin artırılması hazırlıklarıyla bekliyor. Özelleştirmede büyük bir atılım gerekiyor.

BANKACILIK YASASI ÇIKSIN:

Bankacılık yasa tasarısının, gecikmeden bir an önce çıkarılmasının önemi büyüktür. Türk yetkililer, daha önceki indirime ilave olarak, bankaların, net döviz pozisyonu oranlarının, eylül ayının sonuna kadar yüzde 20'ye düşürüleceğini tahhüt etmişlerdir.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!