Ekonomide kalıcı hasar olmayacak

Güncelleme Tarihi:

Ekonomide kalıcı hasar olmayacak
Oluşturulma Tarihi: Ocak 20, 2014 01:02

BAŞBAKAN Yardımcısı Babacan, “Borsada 13 Aralık akşamı piyasa kapandıktan sonra, 17 Ocak’a kadar ki 5 haftalık sürede halka açık şirketlerimizin toplam değeri 46 milyar 542 milyon dolar düştü. Faizlerde yüzde 0.98 artış oldu. Ekonomi üzerinde kalıcı bir hasar oluşmasına izin vermeyiz” dedi.

Haberin Devamı

BAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan, 17 Aralık operasyonu ve sonrasındaki sürecin ekonomiye yansıması konusunda, borsada 13 Aralık akşamı piyasa kapandıktan sonra 17 Ocak’a kadar ki 5 haftalık sürede halka şirketlerin toplam değerinin 46 milyar 542 milyon dolar düştüğünü belirtti. Babacan, Kanal 7’de yayınlanan Başkent Kulisi programında gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı. Türkiye’de 17 Aralık’tan bu yana yaşanan olayların farklı maliyetleri olduğunu ve bunların ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini belirten Babacan, en sık takip edilen göstergelerden birinin Borsa İstanbul’da halka açık şirketlerin değeri olduğunu söyledi. Babacan, şöyle konuştu:

5 HAFTANIN BİLANÇOSU

“Borsada 13 Aralık akşamı piyasa kapandıktan sonra 17 Ocak’a kadar ki 5 haftalık sürede halka şirketlerimizin toplam değeri 46 milyar 542 milyon dolar düşmüş. Bu oldukça büyük bir rakam. Sadece Türkiye’nin halka açık şirketlere baktığımızda 270 milyar dolardan 224 milyar dolara bir değer kaybı var. Yüzde 17-18 gibi bir rakama tekabül ediyor değer kaybı. Bu Türkiye’nin varlığıdır, servetidir. O günden bu yana faizlerde yüzde 0,98 artış var. Bu Hazine’nin borçlanma faizi. Bu faiz bir yıl boyunca böyle devam ederse Hazine bütün borçlanmasına yüzde 1 daha fazla faiz ödeyecek.”

ÖZEL SEKTÖR BORCU

Özel sektörün yurtdışına 255 milyar dolar borcu bulunduğuna işaret eden Babacan, bu borcun kur arttıkça arttığını, ifade etti. Babacan, “Her ne kadar Türkiye’nin bu süreçte bir zararı olsa da artık ekonomimizin temelleri üzerinde kalıcı etkisi olmuyor. O çok önemli bir fark” dedi. Devletin döviz borcunun sıfırlanmış olmasının, 2002-2003’teki gibi döviz borcu bulunmamasının önemli bir avantaj olduğunu dile getiren Babacan, kamunun yaklaşık 30 milyar dolarlık da bir fazlası bulunduğunu, kurun inip-çıkmasının devletin hesabını etkilemediğini kaydetti. Babacan, dövizle borçlanma yasaklandığı için vatandaşların da olumsuz etkilenmediğini söyledi.

İŞİMİZİN BAŞINDAYIZ

Haberin Devamı

ALİ Babacan, ekonomi, piyasalar, yatırımcılar açısından bir risk algısı varsa bunun “Hükümetin kontrolü elinden kaçırma kaygısına” dayandığını ifade eden Babacan, “Atakların etkisi azaldı, tedbirlerimiz gayet iyi, işe yaramaya başladı. Başbakanımızın güçlü iradesiyle duruşu bu problemleri hızla gündemden çıkaracaktır. Sonra ekonomiyle ilgili endişe etmemek lazım.”

Haberin Devamı

MALİ SUÇLARIN ÜZERİNE SÜREKLİ GİDİYORUZ

BAŞBAKAN Yarımcısı Ali Babacan, şu bilgileri aktardı: “Mali suçlarla mücadelede 11 yılda yolsuzluk, sahtecilik ve ekonomik suçlarla ilgili 91 bin 687 operasyon yapılmış. Kaçakçılıkta aynı dönemde 113 bin 545 operasyon yapılmış ve 214 bin 615 kişi yakalanmış. Organize suçlarla mücadelede 2 bin 234 operasyonda 30 bin 570 kişi yakalanmış. Narkotikte ise 123 bin operasyon yapılmış 259 bin kişi yakalanmış. Bu da sürekli olarak mali suçların üzerine nasıl gidildiğinin en önemli göstergesi.”

25 BAKANLIK YÜZ’LERCE BELEDİYE

Yüzlerce belediyeye sahip olduklarını, çok büyük bir teşkilatları bulunduğunu, 25 bakanlığı yönettiklerini anlatan Babacan, “Buralarda çalışan herkesin, 3 milyon devlet memurunun yüzde 100 hatasız olduğu gibi bir iddiaya girmek doğru olmaz. Dünyanın en büyük 16. ekonomisinde kötü niyetli olanlar, kasıtlı ya da kasıtsız hataya düşenler olabilir. Burada tavizsiz bir duruş önemlidir. ‘Varsa hatası olan mutlaka hesabını verir’ diyebilmek önemlidir. Bu konudaki toleransın sıfır olacağını da kabul etmek gerekir” dedi.

HÜKÜMETİ HEDEFLEYEN HAREKET

Haberin Devamı

BAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan, “Koskoca devlet, 16. büyük ekonomi, bir savcı, bir hâkim ve bir grup polisin kendi hedeflerine, iç gündemlerine dönük, hükümeti hedefleyen bir hareket içine girdiğinde bu seyredilemez. Kimse de kusura bakmayacak bu konuda. Gereğinin mutlaka yapılması lazım” dedi. Müdahalenin, yargının bağımsızlığına değil, yargının bağımsızlığını kötüye kullananlara, kendi çıkarlarına ve hedefini dönük olarak kullanmak isteyenlere müdahale olduğunu savundu.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!