Dışa açılma Türkiye'yi ithalatçı yaptı

Güncelleme Tarihi:

Dışa açılma Türkiyeyi ithalatçı yaptı
Oluşturulma Tarihi: Mart 08, 2001 00:00


1989 yılında 32 Sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkındaki Kararda köklü bir değişiklik yaparak kısa vadeli sermaye hareketlerini tümüyle serbest bırakıp, ekonomik sisteminde önemli bir değişikliğe giden Türkiye'nin, dış ödemeler dengesinde, son 10 yılda önceki 10 yıla göre önemli yapısal dönüşümler yaşandı.

Dış ticaret açığını ve dolayısıyla cari işlemler açığını büyüterek Türkiye'yi kısa vadeli sermaye girişlerine bağımlı hale getirip krizlere açık bir yapı oluşmasına yol açan bu süreç, Türkiye'nin dış kaynak ihtiyacını sürekli büyüterek reel faizlerin yüksek seyretmesine ve kamu maliyesinin bozulmasına neden oldu.

Türkiye'nin 1981-1990 ile 1991-2000 yılları arasındaki 10'ar yıllık dönemlerdeki ödemeler dengesi bilançolarını toplulaştırılarak yapılan hesaplamalar son 10 yılda Türkiye'nin ithalatının daha hızlı, ihracatının nispeten daha düşük bir hızda arttığını, turizm, faiz ve benzeri görünmeyen döviz gelirlerinde çok hızlı bir artış sağlanırken, dış borçlanma gereksiniminin yüksek düzeylere çıktığını gösteriyor.

CARİ AÇIK BÜYÜDÜ

Yapılan hesaplamaya göre, Türkiye, 1991-2000 yıllarını kapsayan son 10 yıllık dönemde toplam 21 milyar 81 milyon dolarlık cari işlemler açığı verdi. Bu açığın 9.7 milyar dolarlık bölümü 2000 yılında 6 milyar dolarlık bölümü ise 1993 yıllarında yaşandı. Oysa Türkiye 1981-1990 yıllarını kapsayan bir önceki 10 yıllık dönemde 9 milyar 602 milyon dolarlık bir cari işlemler açığı vermişti. Cari olan görünmeyen kalem giderleri yüzde 186 oranında artarak 109 milyar dolara ulaştı. Dolayısıyla Türkiye görünmeyen gelir ve giderler dengesinde sağladığı fazla 50 milyar doların üzerindeki fazlayla dış ticaret açığını finanse etti.

SERMAYE HAREKETLERİ HIZLANDI

Kısa vadeli sermaye hareketlerinin tümüyle serbest bırakılması Türkiye ekonomisini sermaye hareketlerinin yönüne bağımlı hale getirdi. Bu nedenle de sermaye hareketleri son 10 yılda ekonomik istikrar arayışlarının önündeki en önemli engeli oluşturdu.

Sermaye girişlerinin çok yüksek olduğu 1993 ve 2000 gibi yıllarda Türkiye yüksek oranlı bir ithalat artışı, ihracatta duraklama ve yüksek miktarda cari işlemler açığı verdi. Ancak hem 1993'ü hem de 2000'i izleyen yıllarda tarihinin en büyük krizleriyle karşılaştı.

1981-1990 yıllarını kapsayan önceki 10 yıllık dönemde sermaye hareketleri yoluyla Türkiye'ye net 11.1 milyar dolar girerken bu rakam son 10 yılda 36.6 milyar dolara kadar yükseldi. Son 10 yıldaki sermaye girişlerinin 5.5 milyar dolarını doğrudan bayancı sermaye oluştururken, geri kalan bölümü kısa, orta ve uzun vadeli borçlanmalarla gerçekleştirildi. Bu dönemde Türkiye portföy yatırımları yoluyla (Hazinenin tahvil ihraçları da dahil) 8.3 milyar dolarlık portföy yatırımı gerçekleştirirken, uzun vadeli kredi kullanımları da net olarak 13.8 milyar dolara yükseldi. Aynı dönemde Türkiye'ye giren net kısa vadeli sermaye miktarı ise 9 milyar dolar oldu.

SÜREKLİ YÜKSEK REZERV TUTMAK ZORUNDA

1989 yılında başlayan yeni süreç Türkiye'yi sürekli yüksek miktarda döviz rezervi tutmaya zorladı. Bu zorunluluk yüzünden 20 milyar doların üzerinde bir cari işlemler açığı velen son 10 yılda Türkiye döviz rezervlerini IMF'den aldığı 4.2 milyar doların da yardımıyla 20.3 milyar dolar artırdı. Başka bir ifadeyle Türkiye, dışardan yüksek faizlerle borçlanarak sağladığı kaynakları Merkez Bankası'nda rezerv olarak tutmaya dönük bir politika izlemek zorunda kaldı.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!