1932’de Türkiye’nin ilk CEO’su oldu, İlancılık Reklam’ı 100 yaşına taşıdı

Güncelleme Tarihi:

1932’de Türkiye’nin ilk CEO’su oldu, İlancılık Reklam’ı 100 yaşına taşıdı
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 31, 2009 00:00

100’üncü yılını kutlayan İlancılık Reklam, Barouh Ailesi ile yoluna devam ediyor. Müşteri temsilciliğinden patronluğa yükselen İzidor Barouh, oğlu Yakup Barouh’tan sonra, ajansın geleceği için torunu İlker Barouh’u hazırlıyor. Yakup Barouh, “Reklamcılığın ‘kitabını’ yazan 94 yaşındaki İzidor Barouh Türkiye’nin ilk CEO’su” diyor.

TÜRKİYE’de 100 yılını deviren şirket sayısı azdır, saymaya kalksanız bir elin parmaklarını geçmez. Söz konusu olan bir de reklamcılıksa, 100 yıl neredeyse imkansız olarak görülür. Bazı şirketlerin bunu nasıl başardığının yanıtı ise İlancılık Reklam Ajansı’nın 100 yıllık tarihinde gizli. 1909’da kurulan İlancılık Reklam Ajansı, Türkiye’nin belki en eskisi değil (bu konuda kesin bir bilgi yok) ama yaşayan en eski reklam ajansı. Bugün işin başında bulunan Yakup Barouh, İlancılık Reklam Ajansı’nın ilklerini sayarken, babası İzidor Barouh’un Türkiye’nin ilk CEO’su olduğunu da belirtiyor. İşe müşteri temsilcisi olarak başlayan İzidor Barouh, Türkiye’de profesyonellikten patronluğu geçişin belki de ilk temsilcisi. İzidor Barouh, bugün 94 yaşında ve halen işe gelip gidiyor. İlancılık’ta “Reklamcılık babadan oğla geçen bir meslek değil’ kuralı var ama oğul Yakup Barouh’tan sonra, torun İlker Barouh da dedesinin izinde gidiyor. Yakup Barouh’la İlancılık’ın 100 yıllık tarihinden yola çıkarak, Türkiye’de reklamcılığı konuştuk.

Şirketin kurulduğu dönemi hatırlatır mısınız?
- İlancılık’ın kurulduğu yıllar, Le Republique, L’Akcham, L’İkdam, Stanbul, Le Journal d’Orient, Turkiche Post, Apojevmatini, Jamanak, Aztarar gibi gazetelerin yayımlandığı yıllar. Bu ajansın kurucuları David Samanon, Jak Hulli ve Ernest Hoffer. İlk adı da Hoffer, Samanon ve Huli İlanat Acentesi. Logosu da HoSah. Sonradan Cumhuriyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Kamil Salih Sel de ortak olmuş. Ülkenin ilk telefon numaralarından olan 94-95’i alarak gazete ilancılığı yaparak işe başlamışlar. Sonrasında da bir sürü ilk.

Çalışandı, patron oldu

İzidor Bey’in çok ilginç bir hikayesi var. Kuruluş yıllarında ortaklar arasında değil. Yıllar sonra müşteri temsilcisi olarak geldiği bir ajansta, nasıl olmuş da başa geçmiş?

- İlancılık Reklam Ajansı’nın birçok ilki bulunuyor. Bence bu ilklerden biri de bu. Profesyonelleşme, kurumsallaşma gibi bugün halen konuşulan pek çok konuyu İlancılık o zaman düşünmüş. Demiş ki, ortaklardan biri ayrıldığı ya da öldüğü zaman, önce yeni ortak olarak şirketin içinden şirketin gelişmesine yardımcı olabilecek elemanlardan birini seç. Çünkü reklamcılık yaratıcılık gerektirir, ailede böyle biri yoksa olmaz. İşte bunun adı profesyonelleşme. Babamdan önceki 4 ortak bunu böyle düşünmüş, babam da bundan yararlanan ilk kişi olmuş. 17 yaşında girdiği şirkette bir süre sonra CEO -1930’larda bunun adı konmamış ama yapılan işin içeriği aynı- sonra da ortak olmuş.

Mirasçılar böyle bir şeye nasıl razı olmuş?
/images/100/0x0/55eadf26f018fbb8f89c0e7b

- Ortakların ana ilkesi şirketin yaşaması ama aileleri de unutmamışlar. Sistem şöyle; ölen ortağın yüzde 25 hissesinin yüzde 15’i şirket ortaklarına ya da performansından memnun olunan personele, geriye kalan yüzde 10 da 10 yıl boyunca ailesine veriliyor. Böylece şirket de, ailede haksızlığa uğramadan payına düşeni alıyor.

Tez yazıp şirket kurdu, rüştünü ispat edince babası işe aldı

İlancılık’ta işler prensipte babadan-oğula geçmiyorken, siz nasıl oldu da bu işi babanızdan devralmayı başardınız?

- Ben reklamın faydasını daha lisede biyoloji dersinde farketmiştim, ödevlerimi İlancılık Reklam’da çizdiriyordum. Şaka bir yana babam kadar, şimdi Boğaziçi Üniversitesi olan Robert Kolej’deki hocalarımın da etkisi oldu bu işi seçmemde. Reklam ve pazarlama eğitimi almamız konusunda bizi yönlendirdiler, sözünü ettiğim yıl 1968. Bu konu üzerine 3 kişi master yaptık, sonra da ben Türkiye’de reklamcılık üzerine ilk tezi yazan kişi oldum. Hemen ardından da Robert Kolej’den arkadaşlarım Pınar Kılıç ve Ahmet Durul ile birlikte bir araştırma şirketi olarak Pars’ı kurduk.

Bildiğimiz Pars/McCann Erickson’un Pars’ı mı?
- Evet bildiğiniz Pars. Pazarlama, Araştırma ve Reklam servislerinin ilk harflerinden şirketimizin adını oluşturduk. Aslında yaptığımız bu iş de Türkiye’nin ilkleri arasındadır. Hatta Türkiye’nin ilk demografik araştırmasını da Hürriyet için yaptık. Bir okur profili araştırmasıydı bu. Pars o dönemde çok iyi işler yaptı, o dönemde ben 23, babam 52 yaşındaydı. Kendimce babamla eşitlendiğini düşünüyordum. Daha sonra arkadaşlarım Pars’ta yola devam ederken ben İlancılık’a geçtim. Sonradan Pars, McCann-Erickson bünyesine geçti. (Bu şirket de Türkiye’de ilk uluslararası reklam şirketi oldu.)

Sizin oğlunuz İlker Barouh’un da reklamcı olduğunu biliyoruz. O bu işe nasıl hazırlanıyor?
- İlker de reklamcı oldu. O şu anda İlancılık’ın bir yan şirketinde. Daha çok teknoloji ağırlıklı işler yapıyor. Gazete, radyo, televizyon, outdoor mecralar derken şimdi de hayatımıza internet girdi. İlker, yeni teknolojilerin reklamcılığa sunduğu mecralarla ilgileniyor.

Şirketin muhasebesi halen baba Barouh’tan soruluyor

İZİDOR Barouh, bugün 94 yaşında ve işin başında oğlu var. Halen şirkete gelip gidiyor ve tüm muhasebe kayıtlarını bizzat kontrol ediyor. Tabi artık muhasebe kayıtları eskisi gibi kalem defterle tutulmuyor, her şey bilgisayarda. İzidor Bey bilgisayar kullanmayı bilmiyor ama ekrandan rakamları tek tek denetlemekten de vazgeçmiyor.

İzidor Barouh’un oğluna mektubundan

Çalışmaktan zevk duyanlara hayranım. Yaptığını sevmeyen, başka iş aramalıdır. Alınacak elemanların kaliteli olmasına dikkat edilmelidir. Kendinden az emin olanlar, daima ikinci derecede eleman tercih ederler, bunlara acımak lazımdır.

Bir müşterinin önemli bir toplantı davetine `Başka bir müşteriye söz verdim gelemeyeceğim` denmez. Tıpkı fazla kadınla evlenildiğinde her kadının bahçenin yegane ender çiçeği olduğuna inandırmak gibi.

Ne kadar çok çalışırsan çalış, bilgilerin ne kadar çok olursa olsun, şirketin en yüksek derecesine ulaştığını müşterilerine inandırman için mutlaka 33 yaşına ulaşman gereklidir. Sabırlı ol.

Arada sırada vakit ayırabilirsen dinlen ve kısa seyahat et. Dinleneceğin zaman ise hiç iş düşünme. İki günde bir kitap ve ayda 15 kitap oku. Okumakla bilgin çoğalacak.

Müşterilerin karşısında duygularını belli etmemeye çalış, müşteri seni sinirlendirirse belli etme, iyi bir tüccarın düşündüğü yüzündeki ifadeden anlaşılmamalıdır. Kimseyi kırmayacaksın; bir işi reddedersen dahi tatlılıkla ve özür dileyerek reddet.

Ben fakirlikle büyüdüm zengin olmak daha iyidir

BABA İzidor Barouh’un 1974’te, oğlu Yakup Barouh’a yazdığı bir mektup var ki, iş hayatındaki herkes için bugün hâlâ önemli ‘tüyo’lar içeriyor. Mektup “Yakupçuğum, bu satırları senin için karaladım, mutlaka bütün yazdıklarımı biliyorsun, unutmaman için 3 ayda bir bu yazıyı bir defa oku” diye başlıyor ve başarı için yapılması gerekenler sıralanıyor. İzidor Barouh’un kitabında yer alan 9 sayfalık mektubun en sonunda da, “Sonuç olarak işine ağır bas. Ben fakirlikle büyüdüm ve bugünkü duruma geldim. İnan çocuğum, zengin olmak çok daha iyidir” cümleleri yer alıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!