Yeni gerçeklik dijital zorbalık

Güncelleme Tarihi:

Yeni gerçeklik dijital zorbalık
Oluşturulma Tarihi: Şubat 03, 2025 11:24

Dijital dünyadaki gelişmeler elbette insanoğlunun tahmin etmeyeceği şekilde hızla devam ediyor. İnsanlık amaçsız bir şekilde keşfetmiş olduğu dijital mecralara karşı öngörüsüz bir şekilde hem şaşkınlık, hayranlık ve bir çok düşünsel kargaşayla yaklaşıyor. Bu bağlamda dijital mecraların üretmiş olduğu kasıtlı ve kasıtlı olmayan örtük içerik sunumları insan davranışları üzerinde özellikle de çocuklar üzerinde travmatik sonuçlar oluşturabiliyor.

Haberin Devamı

Teknoloji, dünyayı küçültüp insanları birbirine daha yakın hale getirirken, dijital mecralar da günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası oldu. Ancak, bu devrim niteliğindeki dönüşüm beraberinde beklenmedik sorunları getirdi: Dijital zorbalık. Fiziksel dünyada yaşanan zorbalık, artık sosyal medya, mesajlaşma uygulamaları ve çevrimiçi oyunlar gibi platformlara taşınarak daha karmaşık ve yıkıcı bir boyut kazandı. Buna göre, çocuklardaki adrenalin tutkusu, şiddet eğilimleri, genetik miras yoluyla çocuklarda vuku bulan dürtü bozukluklari, sosyal medya üzerinden farklı içeriklere büründürülerek bir takım saldırganlık biçimlerine dönüşebiliyor. İşte bunlardan en önemlisi siber zorbalık, sanal zorbalık ya da şiddet, dijital travma gibi kavramlarla ifade edebileceğimiz sanal ama yeni bir gerçeklik durumuyla karşı karşıyayız.

Haberin Devamı

ÇOCUKLAR VE DİJİTAL ZORBALIK
Siber zorbalık, dijital çağın bir sonucu olarak çocukların psikolojik ve sosyal gelişimlerini tehdit eden önemli bir sorun haline geldi. Çocuklar bu tür zorbalığa maruz kaldığında, benlik saygısı, akademik performans ve sosyal ilişkiler ciddi şekilde zarar görebilir. Örneğin, 13 yaşındaki bir çocuğun sosyal medya hesabında arkadaşlarının alay konusu olduğu bir fotoğrafın paylaşılması, yalnızca küçük bir grupta kalmayıp binlerce kişiye yayılabiliyor. Diğer bir ifadeyle, çocukların maruz kalmış olduğu siber saldırı, şiddet, tehdit ve şantajlarla beraber; geleneksel yaşamda çocuğun sadece fiziksel çevre şartlarında maruz kalınan bir durum, maalesef tüm dünyanın cepleri üzerinden evlerine kadar girebilmektedir. Yani milyarlarca insanın görme ihtimali olan bir durumla karşı karşıyayız. Bu durumun yarattığı psikolojik ve toplumsal etkiler, dijital zorbalığın ne kadar ciddi bir sorun olduğunu ortaya koyuyor.

TEHDİT, ALAY, İFTİRA
Dijital zorbalık; tehdit, alay, hakaret, aşağılayıcı içerik paylaşımı ve iftira gibi davranışları içerir. Çoğunlukla sosyal medya, grup oyunları, hipnotik  yaklaşım biçimleri, diğer yandan dijital bağımlılık gibi sorunlu nesne kullanımına bağlı kişinin kendi kendine uyguladığı bir siber zorbalık’tan da bahsedilmesi yerinde olur. İşte bu ve benzeri çevrimiçi oyun platformları ve mesajlaşma uygulamalarında karşılıklı, etkileşimli bir şekilde görülür. Bu zorbalığın bazı belirgin özellikleri var:

Haberin Devamı

• Sürekli Erişilebilirlik: Dijital zorbalık, fiziksel zorbalığın aksine 24 saat devam edebilir. Mağdur, çevrimdışına geçse bile, zorbalığın etkileri kalıcıdır.

• Anonimlik: Zorbalığı gerçekleştiren kişiler, çoğu zaman sahte profillerle kimliklerini gizler. Bu da mağdurun kendini daha savunmasız hissetmesine neden olur.

• Kalıcılık: İnternette paylaşılan bir içerik, kolayca silinemez ve yayılabilir. Bir zorbalık içeriği viral hale gelirse, mağdurun itibarı uzun yıllar zarar görebilir.

DİJİTAL ZORBALIĞIN ETKİLERİ
1. Travmatik etkiler: Çocuklar, zorbalıkla karşılaştıklarında kendilerini güvensiz, yalnız ve çaresiz hissedebilir. Örneğin, bir lise öğrencisinin okul arkadaşlarının WhatsApp grubunda sürekli alay edilmesi, anksiyete ve depresyona yol açabilir. Bu durum, uzun vadede çocuğun benlik saygısını derinden etkileyebilir. Benlik saygısı üzerinde etkilemiş olduğu alanlar daha çok cinsiyet, cinsellik, pedagojik beceriler ve hayata karşı özgüven durumlarıyla ilgili ileriki yaşantıda sorunları gündeme getirir.

Haberin Devamı

2. Akademik performans: Özellikle akran baskısına maruz kılan çocuklarda; kimlik, karakter yazılımı, din sistemdeki düşünsel algıları etkileyen yeni Transmitterlerin oluşumu ile ilgili kalıcı ve iz davranışlar, çocukta saplantılı yetersizlik duygusuna ve sosyal yaşamını tehdit eder bir duruma gelebilir. Zorbalığa uğrayan çocuklar, okulda konsantrasyon sorunları yaşayabilir. Bir öğrencinin sosyal medya üzerinden sürekli alay konusu olduğu için okula gitmek istememesi, yalnızca akademik başarıyı değil, çocuğun gelecekteki kariyerini de etkileyebilir.

3. Sosyal ilişkiler: Dijital zorbalığa maruz kalan çocuklar, arkadaşlık ilişkilerinde zorlanabilir. Örneğin, bir genç kızın fiziksel görünümüyle ilgili alaycı yorumlar alması, onun yalnızlaşmasına ve sosyal etkinliklerden kaçınmasına neden olabilir. Sadece çocuk ve gençlerde değil yetişkinler için bile utanç oluşturacak veya geleneksel değerleri ile çelişik durumda olabilecek, bireyin kariyeri ve toplumsal normları bağlamında sarsıntıya oluşturacak bir takım itibar suikaslarının olabileceği gibi çocuklarda da gelecekteki kariyer planlaması, iletişim becerisi, özgüven ve yaratıcılık duygular üzerinde travmatik sonuçlar meydana getirebilir.

Haberin Devamı

4. Öz kimlik ve beden algısı: İnsanoğlu hayatın hiçbir aşamasında kendisini mutlu ve mükemmel göremez. Özellikle fiziksel beğeniler konusunda hemen hemen her insanın kendine özgü saplantılı ve negatif içerikli düşünceleri vardır. Bu düşünceler zamanla sivilce iken büyük yaralara dönüşebilir, kişilik ve karakterine kadar yansıyabilecek olumsuz duygular içerisinde çevresel uyum becerilerini sabote edebilir. İşte çocuk ve gençlerin gerek gelişim çağında, gerekse kritik dönem olarak adlettiğimiz gelişimsel dönemlerin herhangi bir aşamasında maruz kalmış olduğu sanal menşeli travmatik sonuçlar bireyin tüm yaşantısını etkileyebilecek olumsuz iz ve içerikleri hayat boyu deneyimlemesi ile ilgili sonuçlar ortaya koyabilir. Gençler, dijital platformlarda genellikle mükemmeliyetçi güzellik standartlarına maruz kalır. Özellikle genç kızlar, beden algısıyla ilgili yoğun baskı altındadır. Bir kız çocuğunun fotoğrafının manipüle edilerek “alay malzemesi” yapılması, onun özsaygısını ve kimlik gelişimini ciddi şekilde zedeleyebilir.

Haberin Devamı

NELER YAPILABİLİR?

1. Eğitim ve farkındalık: Çeşitli tiyatro etkinlikleri ile, çizgi film içerikleri ile çocuklarda örtük ama kalıcı anlamda dijital mecralardaki etik kurallara ve adab-ı  muaşeret kurallarına dönük bilinçlendirmeler yapılmalıdır. özellikle okul öncesi kademeden başlayarak çocuklarda dijital dünyada değer algısı, bireysel hak ve özgürlükler ve buna bağlı sorumluluklar gözden geçirilmelidir. Bununla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi‘nde daha önceden gündeme aldığımız 13 yaş altı çocuklara Sosyal medya ve akıllı telefon uygulamalarının yasaklanması yönündeki önerilerimiz güncel anlamda mani darlık ifade etmektedir.  Okullar, dijital zorbalığı önlemek için öğrencileri, ebeveynleri ve öğretmenleri bilinçlendiren programlar düzenlemelidir. Örneğin, Finlandiya’da uygulanan “Kiva Zorbalık Önleme Programı”, zorbalığı %50 oranında azaltmıştır. Türkiye’de de benzer programlar hayata geçirilmelidir.

2. Hukuki önlemler: Dijital zorbalık mağdurlarını korumak için daha güçlü yasal düzenlemelere ihtiyaç vardır. Örneğin, İngiltere’de dijital zorbalık suç kapsamına alınmıştır ve mağdurlara hukuki destek sağlanmaktadır. Türkiye’de de benzer adımlar atılmalıdır. Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti’nin 2030 yılı dijital yaşam manifestosu oluşturarak yayınlamasına ivedi menfaat görülmektedir.

3. Teknolojik araçlar: Dijital teknolojilerin Kullanımına dönük yeni düzenlemelerin, hukuki prosedürlerin yanı sıra, dijital içerik üreticilerin ve dijital nesne üreticilerinin sorumluluğu şeklinde bu durum hukuki anlamda “kusursuz sorumluluk” şeklinde kullanım kılavuzları ile birlikte, bunlara eklemlenecek çeşitli içerik ve algoritmalarla bir takım denetimsel mekanizmalar devreye girmelidir. Bu bağlamda; Sosyal medya platformları, zararlı içerikleri tespit eden ve engelleyen algoritmalar geliştirmelidir. Örneğin, Instagram, kullanıcıların olumsuz yorumları filtrelemesine olanak tanıyan bir özellik sunmaktadır. Bu tür teknolojik araçlar yaygınlaştırılmalıdır.

4. Psikolojik destek:
Dijital zorbalığa maruz kalan çocuklar ve aileleri için ücretsiz psikolojik destek hizmetleri sunulmalıdır. Örneğin, bir çocuk psikoloğuyla düzenli olarak yapılan görüşmeler, çocuğun kendine olan güvenini yeniden kazanmasına yardımcı olabilir. Bu başlangıç aşamasından sonra aşağıda vereceğimiz sistematik uygulamaları hayata geçirebiliriz:

Dijital zorbalık, bireylerin hayatını karartabilecek kadar ciddi bir sorundur. Ancak bu sorunun üstesinden gelmek, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir çaba gerektirir. Aileler, eğitimciler, yasalar ve teknoloji şirketleri el ele vererek, çocukları korumak ve daha sağlıklı bir dijital ortam yaratmak için harekete geçmelidir.

PROF. DR. TUNCAY DİLCİ KİMDİR?
1970 yılında Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinde dünyaya geldi. İlk orta ve lise öğrenimini Kayseri’de tamamladı. 1990 yılında başladığı lisans öğrenimini Dicle Üniversitesi ve Ondokuzmayıs üniversitelerinde 1994 yılında tamamladı. Aynı yıl Milli Eğitim Bakanlığı’nda başladığı öğretmenlik görevini Şırnak ve Malatya illerinde sınıf öğretmeni ve beden eğitimi öğretmeni olarak sürdürdü. 2001 - 2002 yıllarında Fırat Üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü eğitim yönetimi ve teftiş alanında yüksek lisans, yine aynı üniversitede eğitim programları ve öğretimi ana bilim dalında doktora derecesini aldı. Dilci, Gaziantep Üniversitesi, Kilis 7 Aralık Üniversitesi ve Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakülteleri’nde çalışırken; bu çalışmalarının yanı sıra, emniyet Genel müdürlüğü personeline suç piskolojisi ve davranış analizi üzerine çalışmalarıyla katkıda bulundu. ASELSAN, ASPİLSAN, Maliye Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde bulunan bir çok okul ve personele konferans ve danışmanlıklar gerçekleştirdi. Uluslararası Psikologlar Derneği ile işbirliği halinde çocuklarda davranış bozukluğu, ileri iletişim teknikleri, hipnotik tekniklerle bilinçaltı analiz, aile danışmanlığı ve benzeri alanlarda kişisel gelişim eğitimleri vererek son on yılı içerisinde yaklaşık 400 bin aile ve eğitimciye seminerler verdi. Çocuklarda öğrenme güçlüğü ve davranış bozuklukları üzerine akademik çalışmalarını doçentlik düzeyinde sürdürmüş, dünyada ilk olarak bilinen bilinçaltı yapay zeka algoritmik sistemle çalışan bilinçaltı ölçerin mucidi ve geliştiricisidir. Dijital yaşam üzerine yaptığı çalışmaları sadece ülkemizde değil uluslararası birçok platformda da kabul görmüştür. Gazi Üniversitesi merkezli oluşturduğu kısa adı DİYAM olan Dijital Yaşam Araştırma Merkezi’nin de kurucusu.

BAKMADAN GEÇME!