Uzay teknolojileri bağlamında bilim ve teknoloji farkındalığı

Güncelleme Tarihi:

Uzay teknolojileri bağlamında bilim ve teknoloji farkındalığı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 25, 2021 11:08

Öncelikle “uzay teknolojileri” kavramına açıklık getirmek gerekir. Bu bağlamda ilk olarak “uzay çalışmaları” kavramını açıklamak gerekir. “Uzay”, evrenin, dünyamızın dışında kalan kısmıdır. Dünya ise üzerinde yaşadığımız gezegen olup, atmosferi ile bir bütündür. Ne yazık ki atmosferin nerede bittiği konusunda kesin bir bilgimiz yoktur. Genel bir kabul olarak yeryüzünden 110 km yükseklik uzayın sınırı kabul edilir. Bu yükseklikte atmosferin yoğunluğu, yeryüzündeki değerinin yaklaşık olarak milyonda biri kadardır. Buna göre Yeryüzünden 110 km’den daha fazla yükseldiğimizde uzaya çıkmış sayılıyoruz ve bu bölgede yapılan çalışmalar “uzay çalışmaları” sayılır.

Haberin Devamı

Başlangıçta balon teknolojisiyle sınırlı şekilde yapılan uzay çalışmaları, esas olarak, uydu ve uydu fırlatma teknolojilerinin gelişmesinden sonra başladı. Uzayda başarılı bir şekilde yörüngeye oturtulan ilk uydu Sputnik 1’dir. Sputnik 1’in, Sovyetler Birliği tarafından 4 Ekim 1957’de yörüngeye oturtulması ile birlikte uzay çağı da başlamış sayılır. Bu tarihten sonra uzay çalışmaları çok hızlanmış ve bu çalışmalar ülkeler açısından adeta bir saygınlık göstergesi olarak kabul edildi.

20 TEMMUZ1969 AYA İNİŞ VE İLK ADIM
Uzay çalışmaları arasında en önemli ve en popüler birkaç başarı hikâyesini hatırlamak istersek, insanoğlunun Ay’a seyahatini ilk sıraya koyabiliriz. NASA tarafından gönderilen Apollo 11’in, Neil Armstrong, Michael Collins ve Buzz Aldrin’den oluşan ekibi, 20 Temmuz 1969 günü Aya’a inmiş ve Ay yüzeyinde ilk adımı atan insan Armstrong oldu. Seyahat gidiş ve dönüş olarak toplam 8 gün sürdü. Öğrenciler, bilim ve teknolojideki gelişmelerin zorlu bir sürecin ürünleri olduğunun farkında olmalı. Bu bağlamda örneğin öğrencilerimizin, üç kişiden oluşan bir ekip ile Apollo 11’in her tarafı alet dolu, sıkışık ve hiçte rahat olmayan yaşam alanı içerisinde 8 gün geçirmelerini hayal etmeleri, duygudaşlık (empati) kurmaları istenebilir. Bu yapıldığında insanlı uzay uçuşlarında karşılaşılabilen temel sorunlardan olan “yalnızlık ve dar alanda hapsedilmiş olmakla ilgili problemler” ve “uzay aracı içerisindeki çevresel koşullar ile ilgili problemler” konularında öğrencinin farkındalığı arttırılabilir. Şimdilerde muhtemelen 2 – 3 sene sürecek insanlı Mars seyahati gündemde iken yukarıda bahsedilen farkındalık, Mars’a insanlı seyahat ya da Mars’ta yaşam senaryolarına taşınabilir. İnsanlı uzay uçuşları ile ilgili karşılaşılabilecek sorunlar ile ilgili olarak öğrencilerin, yakıt deposunda meydana gelen patlama nedeniyle görevi yarıda kesilen ve büyük güçlüklerle Dünya’ya geri döndürülen Apollo 13’ün hazin hikayesini öğrenmeleri, bu konuda çekilen filmleri izlemeleri oldukça öğreticidir.

Haberin Devamı

Uzay çalışmalarında önemli bir başka başarı hikâyesi, halen Güneş sisteminin dışında, yıldızlararası uzayda yollarına devam eden Voyager 1 ve Voyager 2 sondalarını verebiliriz. Her iki sonda da 1977’de fırlatılmış ve yolları üzerindeki Jüpiter ve Satürn’ün yakınından geçmiş, onların uydularına ilişkin ilk ayrıntılı fotoğrafları çekerek Dünya’ya gönderdiler. Her iki sonda içerisine, türlü dillerde mesajların kaydedildiği CD’ler yerleştirildi. Anlaşılacağı üzere uzay çalışmalarının hedeflerinden biri de, varsa eğer, dünya dışındaki diğer canlıları ya da yaşam alanlarını belirlemek ve onlarla iletişime geçmektir. Öğrencilerimizin evrenin büyüklüğü ve bildiğimiz anlamda yaşam için gereken koşullar hakkında bilgi sahibi olmaları, dünyamızın su, hava, besin ve enerji gibi potansiyellerinin sonsuz olmadığının farkında olmaları ve insanoğlunun dünyadaki yaşam süresini uzatma konusunda fikir ya da proje üretebilmelerinin insanlık için büyük bir kazanım olacağı açıktır.

Haberin Devamı

ULUSLARARASI UZAY İSTASYONU
Uzay çalışmalarına ilişkin son bir başarı örneği olarak uzay istasyonlarını verebiliriz. Bugüne kadar çok sayıda uzay istasyonu yörüngeye oturtuldu ve görev yaptı. Halen aktif olarak görev yapan tek uzay istasyonu, esasen bir ortaklık projesi olan “Uluslararası Uzay İstasyonu” (ISS – International Space Station)’dur. ISS, 20 Kasım 1998 tarihinde Amerikan, Rus, Avrupa, Kanada ve Japon Uzay Ajansları’nın ortak projesi olarak gönderildi. Yeryüzünden yaklaşık 400 km yükseklikte dolanan ISS, Dünya etrafındaki bir turunu yaklaşık olarak 90 dakikada tamamlıyor. Bu istasyonda aynı anda altı mürettebat bulunabiliyor. ISS’ye bugüne değin insanlı ya da insansız 200’e yakın araç gönderilmiş ve istasyonda 250’ye yakın kişi görev aldı. İçerisi aletler ile dolu olup, yaşam alanı son derece sınırlıdır. Öğrencilerimizin uzay insanlarının böylesine dar ve sıkışık bir ortamda, bilim için, insanlık için, günlerce kalabilmelerini hayal etmeleri, yerçekimsiz ortamda günlük yaşam faaliyetlerinin yerine getirilmesi ile ilgili duygudaşlık (empati) kurmaları ya da uzay insanlarının ISS’deki günlük yaşam koşullarını iyileştirmeye yönelik projeler geliştirmeleri istenebilir.

Haberin Devamı

Uzay çalışmaları bilim ve teknoloji ile ilgili çalışmaların uzayda yapılan ya da uzay ile ilgili olanlarıdır. Bu bağlamda uzay çalışmaları, bilim ve teknolojinin bütün alanlarıyla ilişkilidir. Temel bilimler olmaksızın teknolojiden bahsedilemez. Temel bilimlerdeki gelişmeler beraberinde teknolojik gelişmeleri de sürükler. Bu nedenle öncelikle sağlam bir bilim alt yapısına ihtiyacımız vardır. Bir devlet politikası olarak temel bilimleri öncelemeli ve desteklemeliyiz. Eğitim-öğretim sürecinde temel bilimlere ayrı bir önem vermeli, laboratuvar olanakları yaygınlaştırılmalı ve bütün fizik, kimya ve biyoloji dersleri mutlaka laboratuvar çalışmalarını da içermelidir. Öğrenciler edindikleri temel bilgiler ışığında uzay çalışmalarına yönelik projeler üretebilirler. Örnek vermek gerekirse, uzay elbiseleri, uzayda beslenme, uzayda tarım, uzayda enerji üretimi, Mars’ta yaşam alanları, insanlı Mars seyahati gibi çok uzun süreli uçuşlar için uzay insanlarının boş vakitlerini değerlendirmeye yönelik tasarımlar, dar ve sıkışık uzay aracı içerisinde geçecek uzun süreli yaşamın daha konforlu olmasına yönelik projeleri sayabiliriz. Bir diğer önemli husus olarak da uzay çöplükleri ya da uzaydaki organik ya da inorganik atıklarla ilgili projeler ifade edilebilir.

Haberin Devamı

TÜRKİYE UZAY AJANSI BİZLER İÇİN BÜYÜK BİR ŞANS
Bilim ve teknoloji çalışmalarının bir parçası ve en popüler alanı olarak uzay çalışmalarını, öğrencileri bilim ve teknolojiye yöneltmenin bir aracı olarak kullanabiliriz. Yeni kurulan Türkiye Uzay Ajansı (TUA) bu açıdan bizler için büyük bir şanstır. TUA’nın, ülkemizin uzay çalışmalarının şemsiye örgütü olmasının dışında bilim ve teknoloji okuryazarlığı bağlamında da yapacağı çok iş var diye düşünüyorum. TUA ve Milli Eğitim Bakanlığı arasında kurulacak güçlü bir işbirliği ile uzay çalışmalarına yönelik, genel olarak da bilim ve teknoloji okuryazarlığının geliştirilmesine yönelik çok güzel projeler hayata geçirilebilir.

Haberin Devamı

Ege Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü ve Gözlemevi olarak Astronomi alanında halkımızın ve esas olarak da öğretmen ve öğrencilerimizin farkındalığını arttırmaya yönelik çok sayıda etkinliklerimiz oluyor. Şimdilerde bu etkinliklerimiz, salgın nedeniyle, çevrimiçi yapılıyor. Bizim bu çabalarımız dışında sözünü ettiğimiz farkındalığın sağlanması konusunda asıl iş Milli Eğitim Bakanlığı’na düşüyor. Liselerde halen seçmeli olan “Astronomi ve Uzay Bilimleri” dersi çoğu okulda ilgili öğretmen olmaması nedeniyle açılmamakta ve öğrencilerimiz bilim ve teknoloji farkındalığının en önemli aracı olabilecek bu dersten mahrum kalmaktadırlar. Bu nedenle, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü mezunlarına öğretmenlik formasyonu hakkı tanınmalı ve yeterince Astronomi ve Uzay Bilimleri öğretmeninin ataması yapılarak söz konusu dersin daha fazla okulda okutulması hedeflenmeli.

Astronomi ve Uzay Bilimleri dersini alan öğrenciler şu kazanımları elde ederler:
1) Evrenin büyüklüğünü bilir, bu bağlamda küçücük dünyamızda kopartılan fırtınaları daha farklı bir göz ile değerlendirir.
2) Olaylara, tıpkı astronomların gök cisimlerine farklı pencerelerden (optik bölge, x-ışın bölgesi veya radyo bölgesi) baktıkları gibi, farklı pencere ve farklı bakış açılarından bakıldığında en doğru ve en çok bilgiye ulaşılabileceğini yani madalyonun arkasına da bakılması gerektiğini öğrenir.
3) Dünyamızın yaşam ile ilgili potansiyelinin belli bir sınırı olduğunu bu bağlamda temiz havanın, su, besin ve enerji kaynaklarının kullanımındaki olumsuzlukların farkına varır. Öğrenciyi, insanoğlunun, dünyamızda daha uzun süre yaşayabilmesi için neler yapılabileceği konusunda düşünmeye, fikir ve projeler üretmeye yönlendirir.
4) Bilim ve teknoloji okuryazarlığının kazandırılmasını kolaylaştırır.
Atatürk’ün “İstikbal göklerdedir” özdeyişi bizler için en güzel yol göstericidir. Bu veciz sözün gereği olarak ülkece, uzay teknolojilerine, daha genel olarak da bilim ve teknolojiye güçlü bir şekilde sarılmak gerekir.

PROF. DR. ÖMER LÜTFİ DEĞİRMENCİ KİMDİR?
1963 Erzurum doğumludur. Ege üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümünden 1984’de mezun olan Değirmenci, özel dershanelerde ve ardından Menemen lisesinde bir süre matematik öğretmenliği yaptıktan sonra mezunu olduğu bölümde 1990 yılında araştırma görevlisi olarak göreve başladı. Halen Astrofizik Anabilim Dalı Başkanlığı ve Bölüm Başkanlığı görevini sürdürüyor. Liselerde seçmeli “Astronomi ve Uzay Bilimleri” dersinin müfredatı Prof. Dr. Ömer Lütfi Değirmenci’nin editörlüğündeki bir ekip tarafından hazırlanmış ve bu müfredata uygun lise ders kitabı aynı ekip tarafından 2012 yılında yazıldı.. Söz konusu ders kitabı halen liselerde okutuluyor.

BAKMADAN GEÇME!