Güncelleme Tarihi:

Doktora sınavını değerlendiren jüri üyelerinin, araştırmanın ve sunulan tezin orijinal olduğuna ve adayın bu konuda derin bir akademik öğrenmeye sahip olduğu kanaatine ulaşmış olmaları beklenir. Akademik dünyanın bu dinamik ortamında, doktora yapmak önemli bir entelektüel birikim kazanmak demektir. Doktora öğrencileri uzmanlık bilgisine, araştırma metodolojisine, istatistiki analizler ve literatür taramalarına, yazma ve sunum becerilerine hâkim olmalıdırlar. Doktora diploması doktoranta ders verme yetkisi kazandırır, aynı zamanda doktoranta sadece bilimsel yeterliliği değil otoriteyi ve öğretim hakkını da verir. Son yıllarda doktora eğitiminde yeni bir paradigma olarak psikososyal yeterliliklerin de doktora müfredatına entegre edilmesi önerilir (Frontiers in Education, 2025). İş birliğine açıklık, disiplinler arası bilgiyi bütünleştirme yeteneği, etik ilkeler, dürüstlük, kariyeri devam ettirebilecek motivasyon, azim ve uyum sağlama yeteneği önerilen bu psikososyal yeterlilikler kavramlarına birer örnektir.
İLK DOKTORA DERSLERİ
Doktora eğitimi, eğitim, araştırma, iş dünyası ve yenilikçi çalışmalar ve araştırmalar arasında güçlü bağlar oluşturulmasında akademinin en önemli derecelerinden biri. Bugünkü anlamıyla doktora derecesi ilk olarak 1819’da Rusya’da, 1860’ta Londra Üniversitesinde (Doctor of Science olarak), 1882’de Durham Üniversitesinde, 1927’de İtalya’da (Philosophy of Arts) olarak verildi. Amerika Birleşik Devletleri’ne baktığımızda, 1861’de Yale Üniversitesi’nde, 1871’de Pensilvanya’da, 1872’de Cornwell’de, 1873’te Harvard ve 1879’da Princeton Üniversitesi’nde verildi. Türkiye’de ilk doktora, 1937’de Ankara Ziraat Enstitüsünde, 1939’da İstanbul Üniversitesinde, 1952’de İstanbul Teknik Üniversitesinde verildi.
Doktora mezunlarının akademi dışında da kariyer planlaması son yıllarda belirgin olarak artıyor. Ulusal ve uluslararası iş dünyası tarafından yayınlanan bültenlerde ve brifinglerde bu talebe fazlasıyla yer verildiğini görüyoruz.
Üniversitelerde ve doktorada temel farklılıklar 19 ve 20’nci yüzyıllarda ortaya çıkmaya başladı. Amerika’nın ve İngiltere’nin en gözde endüstri alanlarından biri yükseköğretimdir. Şimdi buna Çin de eklendi. Yükseköğretim bir ülkenin kalkınması ve geleceğinin inşası ve ulusal entegrasyona katkı konularındaki başlıklarda birinci sırada geliyor. Yükseköğretimin engin kamusal amaçları göz önüne alındığında, doktora eğitiminin önemi de ortaya çıkıyor. Burada üniversitelerde doktora yapan araştırmacıların sayılarındaki artış kadar önemli olan diğer bir konu, standartların yükselmesinin gerektiğini de hissetmemizdir.
27 SAYFALIK TEZ
Doktora yapmak, akademik ve profesyonel fırsatlara kapı açan bir çalışmadır. Doktorantların aldıkları sağlam eğitim, bu esnada kurulan güçlü iletişim ağları, araştırma kültürleri ile, adaylar gelecekte akademide ve endüstride kazançlı kariyer fırsatları yakalayacaklar. Doktora çalışmasının kalitesi tezin uzunluğunda değil, derinliğinde saklı. Nobel ödüllü dünyaca ünlü matematikçi John Nash’ın birçok bilim alanında kullanılan oyun teorisi üzerine yazdığı doktora tezi sadece 27 sayfadır. Akademik hayatın ilk ve en ciddi basamaklarından olan doktora eğitimi sırasında öğrencilerin dikkat etmesi gereken en önemli noktalardan biri sundukları tezlerinin sorumluluğunu alabilmeleridir. Tezin ilgili alanda ciddi bir yenilik getirecek şekilde özgün olması da beklentiler arasındadır.
DOKTORA EĞİTİMİ MODELLERİ
Son on yılda doktora eğitimindeki reformlar, çeşitlendirilmiş doktora programları ortaya çıkarmıştır (Kehm, 2009). Mesleki Doktora (sağlık, iş dünyası, mühendislik gibi), Araştırma Doktorası, Endüstriyel Doktora (araştırmaların şirketler bünyesindeki AR-GE’lerde yürütüldüğü, kıdemli mühendislerin rol aldığı sanayi çalışmaları), Sanat ve Tasarım Doktorası ve Ortak Doktora (aynı ülkeden veya farklı ülkelerden iki veya daha fazla üniversitenin yakın işbirliği ile yürütülen doktora). Doktora eğitim modelleri oluşturulurken 2005, 2010 ve 2016’da yazılmış ve iki kez reformize edilen Salzburg Kriterleri bu konudaki önemli temel çalışmalardan biri. Salzburg Kriterlerinde anahtar kelimeler, orijinal araştırma ile bilimde ilerleme sağlamak ve doktora eğitiminin akademiden daha da geniş bir pazar olan iş dünyasının taleplerini de göz önüne alması gerekliliğidir.
Doktora eğitimindeki ve programlarındaki bu değişiklikler, 2020’den itibaren 16 milyon iş dalının daha nitelikli mezunlara ihtiyaç duyacağı öngörüsü ile yapılan çalışmalardır. 2025’te bugün için, Türk yükseköğretiminde de birçok istihdam odaklı yeni programlar (Yenilenebilir Enerji Teknikerliği, Karbon Yönetimi Teknikerliği, Dijital Tarım Teknolojileri, Tele-Sağlık Teknikerliği, Hassas Tarım ve Tarımsal Robotlar, Doğa Koruma ve Biyoçeşitlilik Yönetimi gibi) açıldı. Bu yeni programlar 2025-2026 akademik yılı için öğrenci kabul etti(YÖK). Bütün bu yeni program alanları bu yeni konuları öğretebilecek yeni nesil doktorantlara ivedilikle ihtiyaç duyuluyor.
YAPAY ZEKANIN ETKİSİ
2025 Haziran ayında İsviçre Lozan Üniversitesinde toplanan EUA-Avrupa Üniversiteler Birliği Avrupa’da Doktora Çalışmaları Konseyi, üç gün boyunca, doktora vizyonunun toplumun gelişen ihtiyaçlarına cevap veren vizyonunu şekillendirmesi yönünde yapılan yeni çalışmalara yoğunlaştı. Bu toplantıda, doktora denetimi, bilgi güvenliği, uluslararasılaşma, ve üniversiteler arası işbirliğinin gücünü gösteren kurumsal vaka çalışmaları ele alınmıştır. Ayrıca araştırma etiği ve araştırma güvenilirliği her zamankinden daha etkin olarak değerlendirmeye tabi tutulmaktadır. OECD raporlarında, bir diğer başlıkta, son yıllarda, araştırma sistemlerinde politika üretenler ve aktörler, yapay zekânın hızla bilimsel üretimde benimsenmesini, hükümetlerin ve yükseköğretim kurumlarının zorlukları çözmek için, yapay zekâyı kullanarak istatistikçiler, matematikçiler, bilgisayar mühendislerini bir araya getiren multidisipliner doktora programlarının açılmaya başlamasını öneriyorlar (AI in Science OECD 2023. Yapay zekânın kazandırdığı yeteneklere dair neredeyse her hafta bir makale yayınlanıyor, ana akım medyada, OECD ülkelerin büyük çoğunluğunda ulusal yapay zekâ stratejik belgelerinin bulunduğunu ve bilimsel araştırma verilerinin hızlandırılması konusunun, yapay zekânın tüm kullanım alanları arasında, ekonomik ve sosyal açıdan en değerlisi olduğunu anlatıyor. Bütün bu değerli çalışmalar ciddi ve yeni araştırma konularının yürütüldüğü doktora eğitimi çalışmalarının da müthiş olumlu olarak etkileyecektir. Çalışmalar hız kazanacak belki doktora eğitimi süreleri yeniden gözden geçirilebilir (AI in PhD Education-Liber Quarterly, 2024).
Araştırma alanında öncü birçok ülkede kamu maliyeti üzerindeki artan baskılara rağmen üniversitelerin AR-GE harcamaları son 20 yılda GSYİH ye kıyasla sabit kalmış veya artmıştır. Artan kamu yatırımları, üniversite araştırmalarının inovasyon ve sosyo-ekoomik kalkınma için önemli bir itici güç olabileceğini yansıtmaktadır (OECD science, technology and innovation association, 2024).
TÜRKİYE’DE YÜKSEKÖĞRETİMDE DOKTORA EĞİTİM
Doktora yapılan yer klasik olarak üniversiteler. Ancak Avrupa’da özellikle Almanya’da ve şimdilerde Çin’de üniversitelerin yanında devlet veya özel sektör tarafından desteklenen güçlü araştırma merkezleri doktora eğitimi veriyor (Max Planck, Robert Koch, Fraunhofer-Gesellschaft, Research Institute of Tsinghua University-RITS, Institute of Scientific Instrumentation-INSCI). Avrupa’da en yaygın doktora örneklerinden biri de Danimarka’daki endüstriyel doktora programları. Burada öğrenciler zamanını, şirket ve üniversite arasında geçiriyor, teorik derslerini ve eğitimlerini üniversitede tamamlanıyor.
Son 5 yıl içinde daha da belirgin olmak üzere son 10 yılda iş dünyası ve iş alanları hızla değişiyor, birçok yeni meslek tanımı akademiye katılıyor. Dolayısıyla, doktora eğitiminde programlarda ve içerikte ana akımların yeniden düzenlemeleri gerekiyor. Bugün doktora mezunlarının en sık çalıştıkları araştırma alanları olarak; yazılım, ilaç sanayi, elektrik-elektronik bölümlerini görüyoruz (The Role of PhDs in the Smart Economy Advisory Council; İş dünyasının doktoraya bakış açısı, Eurobarometer-Forfas).
Türkiye’de 2000-2021 yılları arasında 49 bin 715 erkek 39 bin 901’i kadın olmak üzere toplam 89 bin 616 doktora mezun etmiş bulunuyoruz. 2023 yılında doktora eğitimi veren 166 üniversiteden toplam 13.561 öğrenci doktora derecesinden mezun oldu. Yükseköğretim Kurulu’nun 2024 İzleme ve Değerlendirme Raporunda, en fazla doktora mezunu veren üniversite Ankara Üniversitesi (846 mezun) seçildi, İstanbul Üniversitesi 642 mezun, Gazi Üniversitesi 626 mezun, Marmara Üniversitesi 542 mezun ve Hacettepe 526, İstanbul Teknik Üniversitesi 313 doktorantı mezun etti.
RAKAMLARLA DOKTORA EğİTİMİ
Türkiye’de doktora eğitiminin tamamlanması 33-34 yaşları arasında gerçekleşiyor. Doktora programlarına baktığımızda kayıtlı adaylardan önemli bir sayının eğitim programını tamamlayamadığı ve yarıda bıraktığı gözleniyor. Doktora eğitiminin geç tamamlanması veya yarıda bırakılmasının nedenleri arasında ekonomik nedenler, danışman-öğrenci ilişkilerinin sağlıklı yürümemesi, eğitim süreci içinde daha etkin ve mali olarak daha yüksek başka bir işe geçmeleri gösteriliyor.
2024-2025 akademik yılda 50 bin 644’ü kız, 48 bin 51’i erkek öğrenci olmak üzere toplam 98 bin 695 doktora öğrencisi eğitim görüyor. Bu öğrencilerden 86 bin 270’i devlet üniversitelerinde, 12 bin 425’i vakıf üniversitelerinde doktora yapmaktadırlar(YÖK istatistikleri). Doktora mezunlarının toplam nüfusa oranına göre ülke sıralamasına baktığımızda Güney Kore’de yüzde 5.9, İngiltere’de yüzde 3.81, Almanya’da yüzd 3.4, Fransa’da yüzde 2.05, Türkiye’de ise 0.52, Endonezya’da yüzde 0.13 olarak veriliyor (OECD Eğitim İstatistikleri). Bu konuda daha yol almamız gerekiyor.
25-34 yaş aralığındaki doktora mezunlarının istihdama katılma oranları, OECD ülkelerinde yüzde 93, Türkiye’de yüzde 91 olarak verilmektedir. Üniversitelerimizdeki kariyer merkezleri sektörlere özgü istihdam fırsatlarını, işe alım uygulamalarını daha iyi anlamak ve doktorantlara iletmek için iç ve dış paydaşlarla daha yoğun ilişkiler ve işbirlikleri kurmalı. Avrupa Birliği ülkelerinde ve Çin’de özellikle teknoloji yoğun sektörlerde doktora derecesine sahip kişileri işe alma olasılığının daha yüksek olduğunu literatürden öğreniyoruz. Bu konuda Türkiye’de akademi içinde kültürel bir değişikliğe ihtiyaç olduğunu kabul etmeliyiz.
ASYA VE ÇİN’E KISA BİR BAKIŞ
Sayın Cumhurbaşkanı’mızın, Çin’in Tiencin şehrinde 31 Ağustos-1 Eylül tarihlerinde düzenlenen Şanghay İşbirliği Zirvesi’ne Diyalog Ortağı olarak katılımı dolayısıyla genel olarak Asya ve özelliklede Çin yükseköğretimi ile ilgili bir paragrafı da makaleye eklemek istedim.
Nature Index’in baş editörü Simon Baker “Veriler, küresel araştırmaya genel bakışta derin bir değişim yansıtıyor” diyor. Literatür, Küresel İnovasyon Endeks’inin son sıralamasında küresel çapta önde gelen beş bilim ve teknoloji kümesinin tamamının Doğu Asya’da yer aldığını ve bunlardan üç kümenin de Çin ‘de olduğunu ifade ediyor. 2023’te Nature Index, Araştırma Liderleri listesinde Çin’in ilk kez ABD’yi geride bırakarak zirveye yerleştiğini rapor etti. WIPO (World Intellectual Property Organization) 31 Haziran’da yayınladığı makalesinde Türkiye’yi ilgilendiren güzel haberde; ABD’nin hala “yüksek etki değerli” yayınlarda başı çektiği, ancak Çin, Hindistan, Brezilya, Güney Afrika ve Türkiye’nin 2024 “h-index”lerinde (h-indeks: bir bilim insanının en çok alıntı yapılan makalelerin sayısına dayalı nicel bir değer) belirgin yükselme olduğunu kaydetmiştir. Türkiye’nin ortalama h-indeksi 2016’da 296 iken 2024’te 647’ye yükselmiş ve bu puanla” orta gelir grubu ekonomiler” ülkeleri arasında 7’nci sıradan 5’inci sıraya yükseldi ki bu akademide ve bilimde değerli bir gelişmedir. Kaliteli doktora programları ve doktora eğitimi sırasında yapılan ve yayınlanan inovatif araştırmalar bu sonuçlara ulaşmada önemli rol sahibidir.
Dünyada en çok doktora veren ülkeler arasında Çin ikinci geliyor. ABD, Japonya, Birleşik Krallık, Kanada, Avustralya, Fransa, Kore, Almanya ve Hollanda dünyada en çok doktora öğrencisi yetiştiren ülkelerdir. Çin, uluslararasına en çok öğrenci gönderen ülkedir, ayrıca uluslararası ülkelerden öğrenci kabul eden (host country) 3’üncü ülkedir. Kültürel benzerlik ve sınır yakınlığı gerekçesiyle en çok öğrenciyi Tayland ve Pakistan’dan alıyor. Çin’e gelen uluslararası öğrencilerin yüzde 12.8’ini Çin Hükümeti fonlanıyor, yüzde 87’si kendi fonlarıyla geliyor. SCIE-SSCI’de endekslenen yayınlarda ise Çin, Amerika’nın önündedir.
Çin 1990’dan bu yana PhD’de (doktora) büyük gelişmeler kaydediyor. Çin Hükümetinin 1995’te başlattığı “Ülkeyi Bilim ve Eğitim Yoluyla Canlandırma” stratejisinin akademik ayağı olan Proje 211 Çin Ulusal Eğitim Komisyonu tarafından yaklaşık 100 üniversiteyi 21’nci yüzyıla hazırlama projesi olarak başarıyla sürdürüldü. Proje 985, 1998’de dünya standartlarında yükseköğretim kurumları oluşturmak için Çin Merkezi Hükümetinin seçtiği 39 üniversitede sürdürüldü. Projeler 2016’da geçersiz kılınmasına rağmen bugün için bile Çin’de 985 ve 211 projeleri, hala Çin’deki en iyi üniversiteleri ifade etmek için kullanılmalı. 2015’te bu programların yerini Double World Class Universities (Çift Birinci Sınıf Üniversiteler Yapılanması Projesi) aldı.
Çin Ulusal Kalkınma ve Reform Komisyonu tarafından bu projeye 140 üniversite dâhil edildi. Bugün için Çin’de 100’ü araştırma üniversitesi olmak üzere 2 bin 596 üniversite var. Bu üniversitelerden sekiz Nobel Ödülü kazanıldı. 2024 verilerine göre, 211 bin uluslararası öğrenci Çin’de doktora eğitimlerini tamamladı(China Daily.com.cn 2025).
Türkiye’nin doktora eğitiminde yenilikçi vizyonu benimseyen, etik değerlere bağlı ve küresel ölçekte rekabetçi araştırmalar yürütebilen bir nesil yetiştirmesi, geleceğimizin inşası açısından en önemli bilimsel ve toplumsal çalışmalardan biri olarak değerlendirilebilir.
PROF. DR. SEZER ŞENER KOMSUOĞLU KİMDİR?
Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu, 1949 yılında Trabzon’da doğdu. Tıp Hekimi ve Nöroloji uzmanı. Eğitimini Atatürk, Ankara ve Hacettepe Üniversiteleri’nde tamamladı. İngiltere’de Birmingham Üniversitesi ve Aston Üniversitesi’nde Nörofizyoloji konusunda 3 yıl çalıştı. Türkiye’de Karadeniz Teknik Üniversitesi ve Kocaeli Üniversitesi’nin kuruluşlarında yer aldı. Nörolojik Bilimler alanında ulusal ve uluslararası düzeyde 250’nin üzerinde bilimsel yayını var. 2006-2014 yılları arasında 8 yıl Kocaeli Üniversitesi Rektörlüğü yaptı. Dr. Komsuoğlu, 2015-2022 yılları arasında Yükseköğretim Kurulu Başkan danışmanlığı görevinde bulundu. Bu dönemde yükseköğretimde, Akademide Kadın Çalışmaları Birimini kurdu. Bugün sayıları 117’yi bulan kadın çalışma merkezlerinde akademik ve hizmet odaklı çalışmalar yürüttü. Dr. Komsuoğlu, Avrupa Üniversiteler Birliği’nin (EUA) araştırma ve inovasyon komitesinin seçilmiş 19 üyesinden biri. Oxford Üniversitesi’nce 2015’te yayınlanan Woman Scientist kitabında Türkiye’den seçilen 3 bilim kadınından biri olarak yer alıyor.. 2021’de Türk Nöroloji Derneği’nin, Bilim ve Hizmet ödülü kendisine tevdi edildi. Dr. Komsuoğlu, Prof. Dr. Baki Komsuoğlu’nun eşi, Prof. Dr. Ayşegül K. Çıtıpıtıoğlu ve Prof. Dr. Feride İpek K. Çelikyurt’un annesi.