Sosyal sorumluluk ve gönüllülük bilinci

Güncelleme Tarihi:

Sosyal sorumluluk ve gönüllülük bilinci
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 13, 2021 10:00

Başkalarının, insan olmayan canlıların, gezegenin meselelerini mesele edinmek doğuştan getirdiğimiz bir duygusal beceri mi yoksa öğretilebilen, deneyimle, görerek geliştirilebilen bir yetkinlik mi? Bana sorarsanız, mesele etmeyi ve bir sonraki aşamaya geçip, bu meselenin çözümüne yönelik aksiyon almayı öğreniyoruz ve başkalarına öğretebiliriz.

Haberin Devamı

Bu yazıda, ağırlıklı olarak çocuklara nasıl yaklaşabileceğimizi anlatacağım ama söyleyeceklerimin büyük bir çoğunluğu ergenler, hatta yetişkinler için de geçerli olacak.

ÇOCUKLAR TAKLİT EDER
Evet, çok büyük meseleleri var gezegenin, açlık, susuzluk, cinsiyet eşitsizliği, eğitime erişimde fırsat eşitsizliği, iklim krizi, plastik kirliliği, yok olan türler, ormanlar, derin yoksulluk... Ancak, biz sosyo-ekonomik durumumuz, statümüz nedeniyle, bunların hiçbirini kendimiz ya da çocuklarımız için tehdit olarak görmeyebiliriz. Gezegenin bir parçası olduğumuzu ve gezegen hastayken, canlılar ölürken, iklim göçleri başlarken refah içinde yaşayamayacağımızı; mutluluğumuzun, huzurumuzun toplumun iyi olma halinden bağımsız düşünülemeyeceğini unutabiliriz. Eğer bizler, ebeveynler, öğretmenler, rol modeller olarak gezegenin sınırlı kaynaklarını sınırsızmışcasına tüketmeye devam edersek, bizlerle, bizi görerek büyüyen çocukların da aynı bakış açısını, davranışları benimseyecektir. Onlarda bilinçlendirmek ve fark yaratabilmeleri için güçlendirmek istiyorsak önce bizler dönüşmeliyiz.
Eğer çocuklar bizden evde atıkların ayrıştırıldığını, gıda atıkları ile kompost yapıldığını, cam şişelerin bazen kilometrelerce bez torbalarda taşınarak geri dönüşüm kutularına atıldığını, onlara tek kullanımlık plastiklerde su satın almak yerine, hep birlikte mataralarımızı doldurarak evden çıktığımızı görürlerse ve bunun neden yaptığımızı, onlara anlayabilecekleri bir dilde, anlatırsak bu davranışları taklit edecek hatta arkadaşlarına anlatacaklardır.

Haberin Devamı

GÖNÜLLÜLÜK İYİLİĞE DÖNÜŞÜR
Biraz daha büyüklere de eşitsizlik ve ayrımcılık kavramını anlatabiliriz. Bazı insanların bizimkinden çok farklı şartlarda yaşamalarının nedeninin onların anne babalarının “tembel” olmalarından değil, fırsat eşitsizliğinden kaynaklandığını konuşmaya başlayabiliriz. Ayrımcı bir dil kullandıklarını fark ettiğimizde bu ifadeleri nereden duyduklarını sorabilir, eğer okul kaynaklı ise yetkililerle konuşabilir, kitap, oyun, çizgi film kaynaklıysa onlara alternatifler sunabiliriz.
Aynı şekilde, bizim eşitsizliklerin azalması, ayrımcılığın ortadan kalkması, herkesin sağlığa, eğitime erişimine yönelik projelere destek verdiğimizi, gördükçe onlar da, bizi taklit etmeyi sevdikleri için, bir yerinden, dahil olmak isteyecektir. O zaman onlara uygun gönüllülük imkanlarını araştırmaya başlayabiliriz. Unutmayın ki, dernek, vakıf kurucularının, sistemleri dönüştüren sosyal girişimcilerin geçmişinde bir yerlerde mutlaka gönüllülük vardır.
Bir örnek vermem gerekirse, Adım Adım‘da etrafındaki herkesin koşarak bağış topladığını görerek büyüyen, anne babalarının bebeklerinde pusetlerinde ittirerek yarışlara katıldığı çocukların 9-10 yaşlarına geldiklerinde koşmak istedikleri sivil toplum kuruluşunu seçmeye başladıklarını ve onlar için bağış topladıklarını görüyoruz. Aralarında “ben bu yıl TEMA’nın ağaç kardeşliği projesi için koşuyorum, sen?” “Ben de çocukluk kanserlerine dikkat çekmek için Gülmek İyileştirir’in steril oyun alanları için koşuyorum” diye konuştuklarına, eriştikleri bağışçı sayıları ve bağış miktarları üzerinden tatlı bir rekabete girdiklerine, harçlıkları ile birbirlerinin kampanyalarına bağış yaptıklarına tanıklık ediyoruz. Yani, bu davranışı, yılda birkaç kez koşarak bağış toplamayı öğreniyorlar.

Haberin Devamı

BİZ DÖNÜŞÜRSEK NORMALLER DE DÖNÜŞÜR
Sorumlu tüketim konusunda bilinçlendirilen, etraflarındaki yetişkinlerin alışveriş davranışları gözlemleyen çocuklar, satın almadan öncesinde “buna ihtiyacım var mı?” diye soruyorlar; yaşları biraz büyüdüğünde ise “Bu ürün adil şartlarda mı üretildi?” “Üretilirken ne kadar su tüketildi?” “Çocuk işçi çalıştırıldı mı?” diye sorguluyorlar.
Eğer hediye alırken adil üreticileri tercih ettiğimizi ya da doğum günlerimizi bağışladığımızı, herkese “lütfen bana hediye almayın, seçtiğim sivil toplum kuruluşuna bağış yapın” dediğimizi duyarlarsa, belki 6-7 yaşında değil ama 10 yaşına geldiklerinde, gururla bu davranışlarımızı da taklit ediyorlar.
Çocuklar bizden öğreniyor. Biz dönüşürsek, ayrımcılık yapmamak, atıkları ayrıştırmak, kompost yapmak, matara kullanmak, geri dönüştürülemeyen atığı çöp kutusuna atmak, gönüllülük, bağışçılık, sorumlu tüketim, sokağa çıkarken yanlarına bez çanta almak bizi görerek büyüyen çocukların normalleri olacak. Yetişkinliklerinde de sosyal girişimci olacaklar, çalıştıkları şirketlerde gönüllülük departmanları kuracaklar, eşitsizlikleri, hak ihlallerini gördüklerinde müdahale edecekler.
.....
KİTAP ÖNERİLERİ
- Tarık ve Beyaz Karga (Feylesof Kitapevi)
- Victor’un Balkabakları (Paraşüt Kitap)
- Pafuduk Kitap Seti (Sabancı Vakfı)
- Tatile Gidiyoruz (TEMA Vakfı Yayınları)
- Ispanaklı Yumurta (Final Kültür Sanat Yayınları)
.......................
DOÇ. DR. ITIR ERHART KİMDİR?
Boğaziçi Üniversitesi’nde İngiliz Dili Edebiyatı ve Felsefe okudu. Cambridge Üniversitesi’nden M.Phil., Boğaziçi Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. 2001 yılından bu yana İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde toplumsal cinsiyet, medya, insan hakları, medya, spor, sivil toplum üzerine dersler vermekte ve araştırma yapıyor. 2014’den bu yana The School of Life İstanbul’un eğitmen kadrosunda yer alıyor. GQ Dergisi’nde ‘modern zamanların etik kodları üzerine yazılar yazdığı bir köşesi var.
Itır 2008 yılında, 5 arkadaşı ile birlikte, bugün 90 bin üyesi olan ve spor aracılığı ile 88 milyon TL kaynak sağlamış Adım Adım’ı kurdu. Şeffaflık platformu Açık Açık’ın ve Açık Açık Sosyal Girişim’in de kurucularındandır. I2014 yılında Ashoka Fellow seçildi. Ayrıca, Ashoka Türkiye Yönetim Kurulu, Tiyatro Kooperatifi Danışma Kurulu, TEGV Mütevelli Heyeti Üyesi’dir.

BAKMADAN GEÇME!