Çocuğunuzu sınav sonucuna göre yargılamayın

Güncelleme Tarihi:

Çocuğunuzu sınav sonucuna göre yargılamayın
Oluşturulma Tarihi: Haziran 24, 2019 12:16

Liselere Geçiş Sınavı (LGS) sonuçları açıklandı. Unutmayın, sınav sonuçları sadece akademik başarıyı gösterir. Sınav sonuçları değerlendirilirken çocuğun kişiliğine yönelik övgü ve yergiler, çocuğun kendi değerinin yalnızca sınav sonuçlarına bağlı olduğu inancının gelişmesine sebep olabilir. Bu noktada değerlendirmeler yaparken çocuğun kişiliğinin tamamına yönelik yargılarda bulunmak yerine çocuğun güçlü ve zayıf yönlerinin değerlendirilmesi ileriki yaşamı için çocuğa faydalı olabilir.

Haberin Devamı

Çağdaş eğitim anlayışında öğrenci sürekli gelişim halinde olan bir varlık olarak kabul edilir. Buna göre de öğrencilerin her gelişim döneminde karşılanması gereken gereksinimleri vardır. Buna karşılık öğrencilerin de gelişim sürecinin her aşamasında içinde bulundukları döneme özgü yerine getirmeleri gereken gelişim görevleri bulunur.

Ergenlik döneminde çocuklarımız, cevabını bulmaları gereken çok önemli bir gelişimsel görevle karşı karşıya kalıyor. O da, ‘Ben Kimim?’ sorusuna cevap bulmak. Çocuklarımız bu soruya yanıt ararlarken aslında psiko-sosyal kimliklerini yeniden yapılandırıyor. Ben kimim sorusuna verilecek en önemli yanıtlardan biri de meslek ve kariyerle ilgili olanlar. Bu süreçte anne-baba ve öğretmenlere çok önemli görevler düşüyor. Okulların ve ailelerin sınavın hayati önem taşıdığı doğrultusundaki yoğun baskıları elbette ki sağlıklı değil. Ancak araştırmalar gösteriyor ki öğretmenlerin öğrencilerine ve ailelerin çocuklarına yönelik beklentileri ile öğrenci performansları arasında bir bağlantı var. Çocuğun başarısıyla ilgili düşük beklenti içinde olmak da başarısızlığa neden olabilir.

Haberin Devamı

ERGENLER DIŞARIDAN NASIL GÖRÜNDÜKLERİNE ÖNEM VERİRLER
Diğer yandan ergenler bu kimlik arayışı sürecinde diğer bireylerde nasıl bir izlenim bıraktıklarını da merak eder ve dışarıdan nasıl göründüklerine önem verir. Bu süreçte diğer alanlar göz ardı edilip çocukların yalnızca sınavlardaki başarıları göz önüne alınarak bir değerlendirme yapılması çocuklarda kendi değerlerinin yalnızca girdikleri sınavın sonucuna göre belirleneceği inancını geliştirebilir. Kendi değerinin gireceği sınav sonucunda belirleneceğini düşünen bir çocuğun, sınavla ilgili yüksek kaygı geliştirmesi beklenebilir. Bireylerde bu kaygının nasıl sonuçlanacağı ise kişisel farklılıklara göre şekillenir. Bazı bireyler optimal düzeydeki performanslarını yüksek düzeyde kaygı hissettiklerinde, bazıları orta düzeyde kaygı hissettiklerinde, bazıları ise düşük düzeyde kaygı hissettiklerinde gösterir. Sonuç olarak oluşturulan baskının sonucu bireyin hangi kaygı düzeyinde optimal performansı sergileyeceğine göre değişiyor. Çocuğun hissettiği kaygı düzeyinin ona etkisine göre sonuç çalışma motivasyonunun kaybedilmesi olabileceği gibi çalışma motivasyonunun artması da olabilir. Bu konuda yapılan araştırmalar ise akademik alanda optimal performansın sergilenebilmesi için orta düzeyde bir kaygının işlevsel olduğuna işaret ediyor.

Haberin Devamı

KARİYER HEDEFİNİ BELİRLEYEN SORUMLULUKTAN KAÇINMAZ
Çocukların baskıya gerek kalmadan çalışmalarını sağlamak ise çocuğa kendi kariyer hedefleri ve sorumlulukları hakkında farkındalık kazandırmakla mümkün olabilir. Kariyer hedeflerini sağlıklı bir şekilde belirleyen bir çocuk, belirlediği hedeflere erişmek için sorumluluk almaktan da kaçınmaz. Bu noktada ebeveynlerin kariyer danışmanlığı dalında uzmanlaşmış bir psikolojik danışmandan profesyonel destek almaları çocuklarla hem sınav dönemlerinde hem de sonrasında sağlıklı bir iletişim kurmalarının yolunu açabilir. Aynı zamanda çocukların gittikleri okullardaki rehberlik servisleriyle aile bireylerinin işbirliği faydalı olabilir.

Haberin Devamı

Ebeveynlerin çocukları yalnızca sınavlarda gösterdiği başarıya göre değerlendirmemeleri, çocuğun hayatına karşı bütüncül bir bakış açısı geliştirmeleri de çocukların ruh sağlığı açısından faydalı olacaktır.

Çocukların performanslarının diğer çocuklara dayalı değil kendi performanslarına dayalı yapılması daha faydalı olacaktır. Böylece çocuğun başarısızlık korkusunun yerini ‘Elimden gelenin en iyisini yapmalıyım’ düşüncesi alabilir. Bu düşünce çocuğa işlevsel çalışma becerileri kazandırmanın anahtarı olarak görülebilir.

ÇOCUĞUN KİŞİLİĞİNE YÖNELİK ÖVGÜ VE YERGİ YAPILMAMALI
Sınav sonuçları değerlendirilirken çocuğun kişiliğine yönelik övgü ve yergiler, çocuğun kendi değerinin yalnızca buna bağlı olduğu inancının gelişmesine sebep olabilir. Bu noktada değerlendirmeler yaparken çocuğun kişiliğinin tamamına yönelik yargılarda bulunmak yerine onun güçlü ve zayıf yönlerinin değerlendirilmesi ileriki yaşamı için çocuğa faydalı olabilir. Ayrıca sınavın yalnızca akademik zekayı ölçtüğü göz önünde bulundurulmalı. Zekanın akademik boyutu dışındaki boyutları unutulmamalı. Çocuğun ilgi, yetenek ve değerlerine göre bir alana yönlendirilmesi çocuğun yaşam doyumunu arttırabilir.

Haberin Devamı

VELİLER ÇOCUKLARINA KARİYER HEDEFİNİ BELİRLEMEDE REHBERLİK ETMELİ
İstedikleri liseye yerleşemeyen öğrencilerin eğitim hayatına sağlıklı şekilde devam edebilmesi için ailelere düşen görev, çocuğun kariyer hedeflerini belirginleştirilmesi ve belirlediği hedeflere yönelik sorumluluklar alabilmesi için çocuğa rehberlik etmektir. Kariyerin yalnızca meslek seçiminden ibaret olmayıp yaşam boyu devam ettiği unutulmamalı.

PROF. DR. DEMET EROL ÖNGEN KİMDİR?
Yüksek Lisansını Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitisü, Eğitimde Psikolojik Hizmetler Ana Bilim Dalı’nı tamamlayan Öngen, doktorasını da Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitimde Psikolojik Hizmetler Ana Bilim Dalı’nda yaptı. Öngen’in Eğitimin Psikolojik Temelleri alanında araştırmaları bulunuyor. Prof. Dr. Demet Erol Öngen halen Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü’nde profesör ünvanıyla görev yapıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!