Güncelleme Tarihi:

Akademisyen Prof. Dr. Adnan Tönel, aynı zamanda bir yönetmen ve fotoğrafçı. Tönel hepimizin üstüne basıp geçtiği, hatta acaba kırık mıdır içine düşer miyim diye korktuğu rögar kapaklarını “bilinmeyen dünyanın kapısı” olarak tanımlıyor. Ona göre, her biri farklı ülke ve kültürlere ait olsa da kapakların altındaki dünya “eşitliği” gösteriyor. Bu bakış açısı, Tönel’in yeni sergisinin de merkezinde yer alıyor. Bu metal plakaların sadece teknik bir işlev görmediğini, aynı zamanda toplumların tarihsel ve kültürel belleğini de yansıttığını vurguluyor.
SINIFSAL VE KÜLTÜREL İZLER
“Rögar kapaklar benim için; alt ve üstün, kayboluşun, pandoranın, ötekinin, geleceğin, büyünün, gizemin geri dönüştürülmüş haldeki kapıları gibi. Bu eserler gerçekten çığır açıcı olabilir. Rögar kapakları yalnızca mühendislik ürünü değil, aynı zamanda toplumların sosyal yapısını da yansıtan objeler. Farklı şehirlerdeki rögar kapaklarının biçimsel çeşitliliğine rağmen “altındaki dünyanın eşit” olduğunu söyleyebiliriz. Kapaklar, üzerindeki semboller, yazılar ve işaretlerle de şehirlerin kimliğini taşıyor.
TÜRKİYE’DE DEĞERSİZ GÖRÜLÜYOR
Mesela Türkiye’de 1930’lardan kalma rögarlar çok değerli. Fransızca ve Arapça yazılı ve süslü olmaları nedeniyle, müzayedelerde satılıyor. Topkapı Sarayı’nda Osmanlı Dönemi’nden kalma örnekler bulunuyor. Günümüzde belli bir standardı ve formu var. Onun dışına pek çıkılmıyor. Türkiye’de rögar kapakları değersiz görülüyor. Oysa yurtdışında bir statü unsuru; Prag’da Saray bölgesindeki rögarla Franz Kafka’nın evinin sokağındaki rögar kapakları aynı değerde ve tasarımda değil. Yani Saray için üretilmiş olanlar aristokrasiyi göstermek adına özenle oluşturulmuş. Kıbrıs’ta çekilen bir fotoğrafın ilgi çekici yönü, Rum tarafında kullanılan kapaklarda Yunan harfleri ve semboller, Türk tarafında ise farklı işaretler bulunması. Bu farklılık, iki toplum arasındaki ayrışmayı simgesel düzeyde gözler önüne seriyor. Ama bu çeşitliliğin altında aynı su, aynı kanalizasyon sistemi bulunuyor.
SAVUNMA AMAÇLI KULLANILDI
Kapakların geçmişi, Antik Yunan’a kadar uzanıyor. Kapaklar yalnızca şehir düzeni için değil, kimi dönemlerde savunma amaçlı da kullanıldı. Fransız Devrimi sırasında barikatlarda ve sokak çatışmalarında rögar kapaklarının birer savunma aracı haline geldiği biliniyor. Bu yönüyle rögar kapakları, gündelik yaşamın yanı sıra siyasi tarih içinde de bir iz bırakıyor.
İLHAM VERİCİ
Kimi kapaklar bir sanat eseri gibi düşünülmüş. Özellikle Avrupa şehirlerinde farklı desenlerle üretilmiş kapakların, şehirlere özgü kimlik kazandırdığı görülüyor. Türkiye’de ise kapakların çoğunda standartlaşma söz konusu. Tabi bu fark benim projem için ayrı bir zenginlik katıyor. Bugün artan metal fiyatları nedeniyle rögar kapaklarını çalıyorlar. Bu durumu “geçmişin estetik izleriyle bugünün ekonomik gerçekleri” arasındaki çelişki olarak değerlendirebilriz. Ama her şeye rağmen rögar kapakları, yazarlara ve yönetmenlere ilham verecek, farklı sanat dallarında yeni eserlerin doğmasına zemin hazırlayacak potansiyele sahip. Rögar kapaklarının, hem geçmişe tanıklık eden hem de günümüzün sıradanlığı içinde gözden kaçan ayrıntılar olduğunu düşünüyorum.”
