Otizm ve toplumsal entegrasyon: Her çocuk bir gelecektir

Güncelleme Tarihi:

Otizm ve toplumsal entegrasyon: Her çocuk bir gelecektir
Oluşturulma Tarihi: Mart 31, 2025 09:45

Otizm, bireylerin sosyal iletişim, davranış ve öğrenme süreçlerinde farklılıklar gösterdiği nörogelişimsel bir durum. Her otizmli birey, kendine özgü bir dünyaya sahip ve bu dünya, doğru anlayış ve destekle daha parlak bir geleceğe dönüşebilir. Ancak, toplum olarak otizmli bireylerin potansiyellerini keşfetmek, onları sadece birer “özel bireyler” olarak görmekle sınırlı kalmamalı; aynı zamanda eşit fırsatlar sunarak daha kapsayıcı bir ortam yaratmalıyız. Bu kapsayıcı ortamla birlikte çocuklarımızın bağımsızlaşmasını, iş hayatına entegrasyonunu ve toplumsal kabulünü artırabiliriz.

Haberin Devamı

Otizmli bireylerin hayatlarına dokunan en önemli unsurlardan biri, erken tanı ve doğru eğitimin sağlanması. Erken yaşlarda başlanan eğitimler, otizmli bireylerin gelişimlerini büyük ölçüde hızlandırır ve onları toplumsal hayata daha etkin bir şekilde entegre etmeye yardımcı olur. Ancak, sadece eğitim değil, aynı zamanda toplumun bu bireylere yönelik bakış açısının değiştirilmesi de çok önemlidir. Toplum olarak, otizmli bireyleri kabul etmek, onları sadece farklılıklarıyla değil, aynı zamanda güçlü yönleriyle de değerlendirmek, gerçek bir toplumsal ilerleme sağlar.

UYGUN İŞ ORTAMLARI BULUNMUYOR
İstihdam alanında, otizmli bireylerin yer alması, onların bağımsızlıklarını kazanmasına, özgüvenlerini artırmalarına ve toplumla daha sıkı bağlar kurmalarına yardımcı olur. Ancak, dünya genelinde olduğu gibi, Türkiye’de de otizmli bireylerin istihdam oranı hala oldukça düşük seviyelerde kalıyor. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre “Kurum ve kuruluşlar çalıştırdıkları personele ait kadrolarda yüzde 3 oranında özel gereksinimli birey çalıştırmak zorundadır.” Ek olarak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 30’uncu maddesi temelinde de “İşverenler elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları özel sektör işyerlerinde yüzde 3; kamu işyerlerinde ise yüzde 4 özel gereksinimli birey beden ve ruhi durumlarında uygun işlerde çalıştırmakla yükümlüdürler.” Buna karşılık bu alandaki istatistikler bize Türkiye’de kamuda çalışan toplam engelli sayısının 2023 yılı itibariyle 68 bin 108 olduğunu göstermektedir. Bu istihdam oranı umut verici ancak yetersiz. Bu durumun başlıca nedeni, iş gücü piyasasında yer alan ayrımcılık, toplumda var olan önyargılar ve iş ortamlarının uygun olmaması. Oysa, çeşitli şirketlerin ve sosyal işletmelerin bu alanda gösterdiği olumlu örnekler, otizmli bireylerin de iş hayatına aktif katılımının ne denli mümkün olduğunu göstermektedir. Örneğin, bazı ülkeler, otizmli bireylerin istihdamını teşvik etmek amacıyla çeşitli düzenlemeler ve destek programları sunar. Otizmli bireylerin iş gücüne katılımını artırmak için işyerlerinde eğitim ve farkındalık programlarının düzenlenmesi, bu bireylerin profesyonel hayatlarına ve iş hayatına daha kolay adapte olmalarını sağlar. Benzer şekilde, Türkiye’de de birkaç kurum, otizmli bireylerin işe alım süreçlerine özel hassasiyet göstererek bu konuda önemli adımlar atıyorlar. Ancak bu kurumların sayısı oldukça sınırlıdır ve hızlıca artırmanın yolları aranmalı. Bu alanda yapılan projeler, geleceğin iş gücünde otizmli bireylerin de yer alabileceğini ve toplumsal eşitliğe katkı sağlayacağını ortaya koyuyor.

Haberin Devamı

OTİZMİN NE OLDUĞU ANLATILMALI
Eğitim ve iş fırsatlarının yanı sıra, toplumsal farkındalığın artırılması da çok önemli. Otizmli bireylerin potansiyelleri, ancak toplum olarak onlara yönelik anlayışımızla doğru bir şekilde ortaya çıkabilir. Okullarda, iş yerlerinde kamu kurumlarında ve sosyal medyada otizmin ne olduğunu anlatan eğitim programlarının ve kamu spotlarının artırılması, toplumun bu bireyleri daha iyi anlamasını sağlar. Bu anlamda, devletin ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte çalışarak daha kapsayıcı ve eşitlikçi bir toplum oluşturma yönünde atacağı adımlar, otizmli bireylerin yaşam kalitesini doğrudan etkiler. Dünya geneli düşünüldüğünde otizmli bireylerin yaklaşık yüzde 5’i evlilik gerçekleştirilir ve yirmili yaşlarda tipik gelişim gösteren bireylerin yüzde 28 evlilik oranına karşılık otizmli bireylerde bu oran yüzde 9’dur. 30’lu yaşlarda tipik gelişim gösteren bireyler için evlilik oranı yüzde 65’e çıkarken otizmli bireyler için yüzde 18’e ulaşabiliyor.

Haberin Devamı

BOŞANMA ORANI ÇOK FAZLA
Otizmli kadınların erkeklere göre evlenme oranları daha yüksek olmasına rağmen genel olarak bu bireylerin tipik gelişim gösteren bireyler ile kıyaslandığında evlenme olasılıkları oldukça sınırlı. Özel gereksinimli bireylerin boşanma oranları ise yine tipik gelişim gösteren grupla kıyaslandığında (neredeyse 3 kat) çok daha fazla. Eğitim hayatları düşünüldüğünde ise otizmli bireylerin 2015-2016 öğretim yılı itibariyle kaynaştırmaya katılım oranları okul öncesi dönem için 89, ilkokul dönemi için 1379, ortaokul için 853 ve ortaöğretim için 175 olmak üzere toplam 2 bin 469 olarak kaydedildi. Aradaki bu önemli farkın giderilmesi için daha fazla destek hizmetlere gereksinim var. Bu doğrultuda hazırlık aşaması devam eden otizm eylem planında eğitimin yanı sıra eğitim sonrası yaşamları ile ilgili konulara da (meslek sahibi olma, evlenme, bağımsız şekilde yaşayabilme ve/veya yaşlandıklarında ya da ebeveynlerini kaybettiklerinde yaşamlarını sürdürebilmelerinde) ayrıntılı şekilde yer verilmeli.

Haberin Devamı

Otizmli bireylerin toplumsal entegrasyonu, yalnızca onların haklarına saygı göstermekle kalmaz, aynı zamanda toplumu daha güçlü kılar. Her birey, ne kadar farklı olursa olsun, toplumsal yaşama katkı sağlayabilirler. Otizmli bireylerin gücünü ve potansiyelini görmek, onlara doğru fırsatlar yaratmak, hepimizin ortak sorumluluğu. Her birey eşittir, her hayat değerlidir:
Otizmli bireylerle daha güçlü bir toplum yaratabiliriz!

PROF. DR. SAFİYE SUNAY YILDIRIM DOĞRU KİMDİR?
1992 Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi bölümünden mezun oldu. 1994 yılında Selçuk Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak göreve başladı. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çocuk Gelişimi Bölümü’nde yüksek lisansını, 1999 yılında Anadolu Üniversitesi Özel Eğitim Zihin Engellilerin Eğitimi Bölümü’nde doktorasını tamamladı. Selçuk Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü’nde 2001 yılında Yardımcı Doçent, 2010 yılında Doçent olmuştur. Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü’ne 2011 yılında Doçent olarak göreve başlamıştır. 2016 yılında ise aynı Üniversitede; Profesör kadrosuna atandı. Prof. Dr. S. Sunay Yıldırım Doğru 2000 yılında Almanya Berlin’de Marian Jhon Sonderschule‘da araştırmacı gözlemci olarak yer aldı. Ayrıca 2016 yılında ABD’de Georgia State Üniversitesi’nde Erken Müdahale Konusunda araştırmacı öğretim üyesi olarak, 2018 yılında ise İrlanda Dublin de öğretim üyesi değişimi kapsamında görev aldı. Yazarın uzmanlık alanı özel eğitim ve erken çocuklukta özel eğitim konuları olup yurt içi ve yurtdışında alanı ile ilgili pek çok yayını/atıfı mevcuttur. Yazar Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Rektör Yardımcılığı ve Özel Eğitim Bölüm Başkanlığı gibi idari görevlerde bulunmuştur. Halen Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Profesör olarak görev yapıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!