Güncelleme Tarihi:
‘Şiddet Algısı Araştırması’, geçtiğimiz şubat ayında lise 10 ve 11’inci sınıf öğrencileriyle gerçekleştirildi. Araştırma kapsamında Türkiye’nin 26 farklı ilinden 7 bin 511 lise öğrencisine anket uygulandı. Anketten çıkan sonuçlar, lise öğrencilerinin dijital şiddete yönelik algılarının ortaokul öğrencileriyle büyük ölçüde benzerlik taşıdığını gösterdi. Aynı anket geçtiğimiz aralık ayında da ortaokul öğrencilerine uygulanmıştı. Liselilere yönelik son ankette elde edilen verilere dayanan araştırmaya göre, öğrencilerin şiddet olarak algıladığı davranışların başında, özel bilgi ve fotoğrafların internet ortamında paylaşılması ile tehdit edilmek geliyor. Lise öğrencilerinin yüzde 92,3’ü bu durumu şiddet olarak değerlendirirken, ortaokul öğrencilerinde bu oran yüzde 88,5 olarak belirlenmişti.
PAYLAŞIMLARIN BEĞENİLMEMESİ DE ŞİDDET UNSURU
Bunun yanı sıra, sosyal medyada gönderilerin kasten beğenilmemesi, beğenilerin geri çekilmesi ve dijital ortamda gruplara alınmama gibi durumların da öğrenciler tarafından şiddet olarak algılandığı görüldü. Araştırmaya katılan lise öğrencilerinin yüzde 40’ı arkadaşlarının gönderilerini kasten beğenmediklerini; yüzde 29,8’i ise zaman zaman beğenilerini kasten geri çektiklerini belirtti. Yapılan ankette, lise öğrencileri toplumsal yaşamda en fazla şiddet gördükleri yerin dijital ortam olduğunu ifade ettiler.
ÖĞRENCİLERİN YARISINDAN FAZLASI HAKERETE UĞRUYOR
Öte yandan araştırmada, lise öğrencilerinin dijital şiddete maruz kalma ve bu tür davranışları sergileme oranları da incelendi. Katılımcıların yüzde 53’ü en az bir kez sosyal medyada hakaret veya kötü sözlere maruz kaldığını ifade ederken, yüzde 40,8’i ise hayatlarında en az bir kez sosyal medyada hakaret ettiklerini veya kötü sözler kullandıklarını belirtti. Araştırma sonuçları, dijital şiddetin yalnızca mağduriyet boyutuyla sınırlı kalmadığını, öğrencilerin hem mağdur hem tanık hem de uygulayan olarak sürecin içinde yer alabildiğini gösterdi. Özellikle izinsiz bilgi paylaşımı gibi ciddi ihlallerde mağduriyet oranı yüzde 11,1 olarak belirlenirken, sosyal medya etkileşimlerinde ‘mağdur’ ve ‘uygulayan’ oranlarının birbirine yakın olduğu tespit edildi. Bu durum, dijital ortamın çift yönlü bir şiddet alanına dönüştüğünü ortaya koydu.
ETKİLİ BİR ÖNLEM SİSTEMİ GELİŞTİRİLMELİ
Araştırma bulguları, dijital şiddetin yalnızca bireysel bir sorun olmadığını, sosyal ilişkiler ve öğrenilen davranış kalıplarıyla da bağlantılı olduğunu gösterdi. MEB tarafından bu nedenle, gençlerin sosyal duygusal becerilerinin geliştirilmesi ve sistemsel olarak dijital mecralarda kontrol mekanizmalarının güçlendirilmesinin önemine işaret edildi. Gençlerin bilinçli teknoloji kullanımının sağlanması için ailelerin de dijital mecralar konusunda eğitilmesi ve toplum genelinde farkındalık çalışmalarının yaygınlaştırılması gerektiği vurgulandı. Ayrıca Bakanlık, dijital şiddet başta olmak üzere tüm şiddet türlerine karşı koruyucu ve önleyici müdahale sistemlerinin güçlendirilmesi, etkin bir dijital farkındalık ve müdahale stratejisi oluşturulması gerektiğine vurgu yaptı. Bu doğrultuda, kamu kurumları, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve ailelerin iş birliğiyle etkili bir önlem ve tedbir sisteminin geliştirilmesi öneriliyor.
NELERİ ŞİDDET OLARAK GÖRÜYORLAR?
1- Yüzde 92,3, özel bilgi ve fotoğrafların internet ortamında paylaşılması ile tehdit edilmek,
2- Yüzde 73,5, bir paylaşımının ekran görüntüsünün alınarak yayılması,
3- Yüzde 72,8, popüler bir görüşe karşı çıktığı için aşağılanmak
4- Yüzde 61,3, geçmişte yaptığı bir paylaşımın sosyal medyada eleştirilmesi,
5- Yaklaşık yüzde 20, sosyal medyada gönderilerin kasten beğenilmemesi, beğenilerin geri çekilmesi ve gruplara alınmamak.
ÖĞRENCİLER DİJİTAL ŞİDDETE NE KADAR MARUZ KALIYOR?
1- Yüzde 53’ü en az bir kez sosyal medyada hakaret ya da kötü sözlere maruz kaldı.
2- Yüzde 33,5’i en az bir kez sosyal medyada diğerleri gibi davranmadığı için baskı altında hissetti.
3- Yüzde 38’i sosyal medyada popüler bir görüşe karşı çıktığı için aşağılandı.